Oyunlar içinde oyunlar…”Rus bebekleri” gibi, biri birlerinin içinden çıkıyor. Son oyun, yeni “Kürt Oyunu” veya “oyunları”, “lorke, lorke”; Türkiye’yi oynatıyorlar; Amiyane tabiriyle, bize de mi “lolo”!
OYUN BİR!
Brüksel’deki bir işgüzarlar grubu,- “Uluslararası Kriz Gurubu”- “Iraklılar için tek alternatif Musul Eyaleti olarak Türkiye’ye katılmaktır” diye rapor yazmış… Bu “tatlandırıcının” altında, dışardan bölemedikleri ülkemizi, içinden bölmek hesapları var…
Bu sırada, ABD askerleri Irak’tan çekildikten sonra, yapay olarak kurulmuş, Irak Devletinin, kaçınılmaz bölünmesi gerçeği karşısında, Barzani, yeni Anayasasıyla, ”bölgesinin” hudutlarını genişletiyor, 3 Kürt kenti yapıyor! Kerkük dâhil!
GÖZÜ DÖNMÜŞ BIR KADIN
Ve gene, tam bu sırada DTP Eş Başkanı, Emine Ayna adlı bir “milletvekili” daha doğrusu / PKK vekili, göstermelik bir Türk bayrağının (daha küçüğünü bulamamışlar) Kürtçe panoların gölgesinde kaldığı, DTP Kongresinde, “Çinlilerin, Urumçi’de yaptıkları vahşetin çok daha beterini, Türk devletinin,“Kürdistanda”(!) Kürtlere yaptıklarından, bin beter olduğunu söylüyor. Menhus emellerine bizim Uygurları alet ediyor! Bu kadın (başka sıfatını kullanamadığım için üzgünüm) “Mustafa Kemal Kürtleri aldattı, özerklik vaat etmişti sözünden döndü” diyor… Evet, Mustafa Kemal Kürtlerin, Kurtuluş savaşındaki katkılarından dolayı, öyle düşünmüştü. Ama sonra bu güzel ahde ve olması gereken beraberliğe, özellikle İngilizler tarafından satın alınan Kürtler ihanet ettiler… Bir dizi Kürt isyanı, 1926’daki Şeyh Sait isyanı, Kürtlerin, kimliklerini aramaları, "aş- iş" için mi çıkarıldı! Kürt aşiretlerini tahrik eden, altınla satın almak için 1919’da bölgeye gelen İngiliz ajanı Noel, Londra’ya ”Kürtlerde milli hisler yok – milliyetçilik yok, ama biz biraz iteleyerek, bunu yaparız” diye rapor göndermiş. İşte Aynalar… APO’lar, vb o “itelemelerin ” ürünleridir. Kursaklarında, İngiliz altınları var!
Evet, keşke bütün Kürtler ahde sadık kalsalardı. Ve “Ne mutlu Türküm” diyerek bu vatanın parçası olsalardı… Böyle diyen ve devlete sadık kalan çok Kürtler olmuştur ve bütün tahriklere vaatlere ve “Büyük Kürdistan” vaadine rağmen, gene de vardırlar!
KEŞKE
Keşke Kuzey Irak’taki Kürtler de, geçmişteki “Musul Vilayeti” gibi ve bu sefer “Ne Mutlu Türküm” diyerek, Türk Topraklarına katılsalardı. Ama bu Kurtların, içimize, bir de “Truva atı” konması için değil! Bir tehlike daha var; şimdi, Türkiye’nin her yöresine dağılan ve Istabul’da, PKK bayrakları ve “Biji APO” diyerek ve hızla artan nüfuslarıyla, ülkede çoğunluğu oluşturacak ve sonunda da “Türkiye”, “Büyük Kürdistan” olacak!
ZEMİN MÜSAİT
Zaman ve zemin müsait; bu oyunlar, bu gelişmeler, Türk Devletinin en zayıf zamanında, kendimizi kendimizin böldüğü bir ortamda ve vizyonu olmayan bir iktidar varken, Türk Ordusunun, TC korumak ve kollamak görevini, Atatürkçü mücadele ruhunun sarsıldığı bir zamanda oynanıyor ve ne acıdır ki, oyun gerçekleşmekte!
Bu oyunu da tezgâhlayanlar, başta AB ve ABD, bizi hepten budala mı sanıyorlar? Son zamanlarda “tepe sersemi” yapıldığımız muhakkak, aramızda gafiller varsa da aptal değiliz… Ve çıldıra yazdık!
BİZDE “POLİS AKADEMİSİ”!
Televizyonda, Ankara’daki “Polis Akademisinin” Komiser muavini olacak meşumlarının, törenini izledim. Görünüş ve yürüyüşleriyle iftihar ettim. “Polis rejim güvencesidir” diyen Başbakan Erdoğan da oradaydı… Mezunlar “Beraber yürüdük bu yolları” şarksını herhalde Erdoğan’a söylediler!
Ben bu güzel gençlerin, askerlerin, subayların, profesör ve yazarların evlerini basan, onları hoyratça tutuklayan “polisler” olmasından endişe ediyorum…
ALANYADAN HABER
Şimdi yaşadığım Güzel Alanya’nın Belediye Başkanı, çok sevdiğim Hasan Sipahıoğlu ANAP' tan AKP’ye transfer oldu. Hasan Sipahıoğlu, beldeye rahmetli Tokuştan sonra en büyük hizmetleri veren, çok başarılı bir Başkan… Gücenmesin, önce, kendisine oy verenlere azıcık ihanet etmek olmadı mı? Bu vesileyle, eski İngiliz Başbakanı Churchill’in sözlerini hatırladım: “Bazıları düşünceleri gereği, Parti değiştirler… Bazıları da Parti değiştirince, fikirlerini değiştirler”… ***
Alanya'da yerleşik bir yakınım bana yakınıyor: "Ben oy pusulamı, benim arzuedeceğim şekilde, oy sandığının deliğinden soktum, sonuçta ne çıktı !.Attığım oyumun iadesini isterken, senin ilgili mercilere başvurarak, hakkımın aranmasını, bu hususta dava açılmasını, dolandırıldığımın tescilini, bunun karşılığında 100 bin T.L manevi tazminat açılmasını, ayrıca enayi yerine konulduğun için de bir kuruşluk ilave tazminat davasının da açılmasının gereğinisenden istirham ederim" diyor.Sayın arkadaşım: Ben hukuk adamı değilim ki, zaten bu ülkede hukukçu mu kaldı. Sana geçmiş olsun derim.
Edward William Noel adlı anası, babası, tam milliyeti, yaşantısı belli olmayanİngiliz satılmışı, İngilizlerin Irak Komiseri tarafından, 1919-1921 yılları arasında, pekakayı kurmakla görevlendirildi. Bugün ülkemizde, bunun gibi yüzlerce noellervar ve bu noellerle uğraşanları da ne yazık ki, bir uydurma dava nedeniylen içeri tıkıyorlar..