16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Türban Sancağımız...

Önümüzdeki günlerde “türban” konusunun ve bu konuda “yeni” Anayasa taslağında önerilen maddenin, ülkeyi gerginleştireceği ve hatta iplerin kopmasına sebep olacağı anlaşılıyor.

Bu çağda, böyle bir konunun rejimi ve ülkenin geleceğini tehdit etmesi çok düşündürücü! Ama son yıllara kadar kadınlarımızın geleneksel başörtüsü örtmeleri, hiç sorun olmamışken, son yıllarda, yeni icat “türban” meselesini, bu tehlikeli noktaya getirmekten kim kimler sorumlu? Bunu tespit etmek gerek!
“ Başbakan” Recep Tayyip Erdoğan.  bir seçim konuşmasında , "minareler süngü, kubbeler miğfer camiler kışlamız müminler asker” dediği için hapis yattı, bu mısra onu siyasi hayatı boyunca takıp edecek. Ancak şimdi, bu mısraların, onlarca, mantıki devamı, var : “ “türban sancağımız!”’ Çünkü bu konuda, kendisi ve iktidarı “ı, pervasızca, direnmekteler.”Yeni Anayasa’da, türbana imkân ve geçit verecek bir hükmün konacağı aşikâr.

GÜL GİBİ
KKTC ziyaretinde Atatürk’ün makamına be Çankaya’sına otarmakla, onur duyduğunu söyleyen Abdullah Gül, bunu türban konusundaki ısrarıyla nasıl bağdaştırıyor. Cumhurbaşkanı Gül. Gene Kıbrıs’la: Kızların "Okula gitmesi, evde oturmalarından, hayatın dışında kalmalarından iyidir" demiş.

İnsaf , “dinin “yarısı; . Kızlarımızı, hayattan kimler dışlıyor? : Mustafa Kemal ise, kadınların eşit haklara sahip olarak hayata katılabilmeleri için çarşaflarını atmalarımı ve başlarını açmalarını, için istemişti. Evet, şimdi, kadınların okumasına asıl kim engel oluyor? “ Türbanı” zihniyetlerinin simgesi, laik çağdaş Cumhuriyet’e karşı, meydan okumanın “sancağı olarak kullanalar değil mi?

Tarih düşelim: Başörtüsü, “uydurma” bir “Türban” icat edilene kadar, hiç mesele olmamıştı. Benim, kırklı yıllarda. Hukuk Fakültesinde arkadaşım Şükran ve diğerleri başörtülü idiler ve buna kimse karışmazdı. ?

Mustafa Kemal’in başörtüsü takıntısı olmadı. Atatürk kıyafet devriminde kadın kıyafetlerine, başörtülerine vb. karışmamış, “Onlar ne yapacaklarını bilirler” demişti ve gerçekten de, birçokları, bır azınlık, özellikle, kırsal kesimlerde başörtüsü –türban değil – takmıştı. O evimize geldiğinde başörtülü anne annem onu karşılardı.
“Türban sonunu” rejimi Erbakan'ın, yeni icat, kukuleta gibi Türbanı –kanlı mı olacak kansız mı” olacak hareketinin, simgesi yapmasıyla başladı – ve o “sancak” şimdi AKP nin. Erdoğan! ın elinde.

Bu “sancak” yarışı ne kadar devam eder?
Bir tarafın taviz vermesi gerek. Bu protokol takıyelerini dışında bır sorun!
Bakalım bu bilek güresini, laikler ve- Atatürk Cumhuriyetçiler ve açıkçası onların ve Atatürk’ün muhafızları. “vurucu gücü” mü? Yoksa iktidar mı? Kimse Cumhuriyetçilerin. Atatürkçüler ve bunların son sigortası, vurucu gücü olan Ordun en ufak taviz vermesini beklemesin. Çünkü gevşerlerse sebebi mevcudiyetlerin inkâr etmiş olurlar,
Ya öteki taraf? ? Türban onlar için gerçekten ilke ve inanç meselesi değil,- “bir zihniyetin sancağı”!
En acısı, böylelikle “ camilerin, Minarelerin “siyasete” alet edilmesi’ Asıl büyük tehlike şurada; Anayasa’ya istedikleri hüküm konulursa ve bu hüküm de, “gevşek” olursa, türbanlıların ve tesettürlülerin arkasından, takkelikler çember sakallılar poturlular da gelir! .

Merve Kavakçı TBMM ‘ne türbanla geldiği için kovulmuştu, Gül’ün eşi Hayrünnisa hanımın, Çankaya'ya çıkmasıyla bu sorun oldu-bittiye geldi: bu olduktan sonra, neden, devlet dairelerine, üniversitelere, makemelere hatta TSK binalarına, neden girmesinler? Ve göreceksiniz, artık türbancılar çarşaflılar çok artacak… Sakalın üzerinden fare geçti bir kere!  Bu konularda, olan ve insanlarını kadınlarımızı zorlayan bir “mahalle baskısı” artıyor.
Bu baskının sebebi doğrudan, AKP ve iktidarı olmasa bile mümbit zemini onlar hazırladılar ve hazırlıyorlar. Mesele, artık zaman meselesi! İrticanın tohumları, çiçekleri yeşermekte.
Gittikçe artan “ Mahalle despotluğunda” .sanlara türban takmaları tesettürlü olmamaları, oruç yememeleri vb baskılar hissedilir derece artmakta! .

Eşim rahatsızlık geçirdi, kan verilmesi gerekti, Ama kolay bulamadık. Bazılar “kan bağışlamamın, orucu bozacağını iddia ediyorlar. Hatta bu yüzden, bir adam ölümcül hasta kızına kan vermemiş! .Müslümanlık bu mu?
Türkiye’nin geleceğini bır taraftan AB bayrağı diğer taraftan da Erdoğan’ın sancağı altında kaybediyoruz,
Üzerinden “fare” geçen “sakal” daha da büyüyecek mi? Yoksa “sakalı”,sonunda kim kesecek?
Başka bir deyişle yeşil irtica “sancağı”nı, yoksa kırmızı beyaz “Alay sancağı mı” muzaffer olacak?***-

Yayın Tarihi : 20 Eylül 2007 Perşembe 12:31:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
necdeterdinc IP: 81.215.249.xxx Tarih : 21.09.2007 13:03:46

Açıkgöz din simsarları saf vatandaşlarımızı dini vaazları ile kandırarak toplumun içine salıyorlar,zavallı insanlarımızı misyoner olarak kullanırken kendileri karanlık köşelerinde saklanıp tespiklerini çeki sakallarını sıvazlıyarak yarınki hedeflerini nasıl yaptırırz diye düşünürken bazı vatandaşlarımızda dini vecibelerini yaptıklarını sanıyorlar. uyanın dindar vatandaşlarımız! kendinizi kullandırmayın.


osman bulaç IP: 88.234.166.xxx Tarih : 20.09.2007 15:56:16

başörtüsünün TC nin hangi kurumunda olursa olsun %99 müslüman bir ülkede serbest olması kadar normal olan bir şey varmıdır.başarörtüsü bu ülkenin bir gerçeği değilmidir.anormal olan bu ülkede başörtüsü düşmanlığı yapmaktır.oturduğunuz yerden ahkam kesmek kolay.bu ülkenin insanları ile beraber yaşamayı öğreneceksiniz.


ahmet tosun IP: 88.234.166.xxx Tarih : 20.09.2007 16:05:10

yazdığınıza kendiniz inanıyormusunuz.bugüne kadar kimden baskı gördünüz.peki bu güne kadar kimler baskı gördü.yavuz hırsız misali yazılarla bir yere gideceğinizimi sanıyorsunuz.sizden ricam bırakın bu ayakları.