Türban sorunu, geldi dayandı “Kamusal Alan” tartışmasına! “Burası Kamusal alan,burası değil”den, başlayarak,“Kamusal Alan”ın top yekun reddine kadar sonu gelmeyecek tartışmalarla , konu başka taraflara çekiliyor ve yozlaştırılıyor.
TBMM’nin sayın Başkanı Bülent Arınç , daha çiçeği burnunda iken,türbanlı eşini Havaalanına Cumhurbaşkanını geçirmeye , türbanlı eşini de beraberinde götürmüş,-türban konusunu ve “kamusal alan” kavramını denemek istemişti.
Bazı liboş ve sözde Atatürkçü yazarlar, o zaman “Buna alışmamız gerek” demişlerdi ...
Ben ise “alışamam – bu bir meydan okumadır” demiş ve o zaman yazdığım gazeteden ayrılmak zorunda bırakılmıştım.
Arınç şimdi de “Kamusal alan yoktur” diye meydan okumaya devam ediyor. Kısacası, türban konusunu bu kısır tartışmalardan kurtarmak – doğru yerine,Anayasanın ,TC’nin değiştirilemez “laiklik “ ilkesinin savunulması boyutuna oturtmak gerek.
Çünkü şu bağlamda,“Türban” Atatürk’ün kurduğu “laik” devlete meydan okumanın bayrağıdır. Bu kasıtlı bir olaydır.
ANAYASA VE HUKUKTA ...
Burada ,bu tartışmalara girmeden ,”Kamusal Alan”ın Anayasal gerekçelerini kısaca hatırlatayım.
Anayasa Mahkemesinin 1989 ‘da Türban Konusunda aldığı kararda – “laikliğin gereği , devletin, devlete ait iş yerlerinde,devlet hizmeti verilen yerlerde - bu cümleden olarak- Üniversitelerde,yani Kamusal alanlarda , herhangi bir dinin simgelerinin kullanılamayacağı” karara bağlamıştı.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de- Anayasanın değiştirilemez 2. maddesindeki Laiklik ilkesine dayanarak,resmi davetlerine,Barbakan veya Bakan eşleri de olsalar,türbanlı hanımları davet etmiyor. Çok da doğru ve ilkeli davranıyor.
Bu konuda en ufak taviz ve müsamaha,Anayasanın ihlali demek olur ve devletin temellerine dokunur.Tartışılması bile abes, Cumhurbaşkanının forsunun çekildiği her mekan ve alan, hiç şüphesiz “Kamusal Alandır”! i.
Bu böyle iken RADIKAL gazetesinde İsmet Berkan, Cumhurbaşkanı Sezer’in türbanlı hanımları resmi davetlere davet etmemesinin “kişisel tercihi” olduğunu iddia ederek -bu tercihin de nezaketsizlik olduğunu yazıyor ve böylelikle asıl nezaketsizliği kendisi yapıyor.
Tabii, asıl büyük nezaketsizlik- Atatürk’e karşı asıl nezaketsizlik türbanı laik devlete karşı bayrak yapanlarda!
Diğer bir liboş – takkelisi – Taha Akyol da, ukalalığı veçhile, yabancı yazarlardan alıntılar yaparak,türban karşıtlığının, “Kemalizm’in” , vatandaşları aynı kalıba sokmak ve aynılaştırmak gayretinin “ kamusal ifadesi” olduğunu söylüyor.
Başbakan Erdoğan da, herhalde , Akyol’un bu ifadelerinden esinlenerek, “Kamusal Alanın” ” kendisine göre tarifini yaptı; Ona göre “Kamusal Alan” Anayasa Mahkemesinin laiklik ilkesine dayanan tarifi değil - “farklı bireylerin farklı toplumsal kesimlerin farklı fikirlerin ,medeni mı ve demokratik biçimde, bir arada bulunmalarına ve yarışmalarına imkan veren bir alandır v- ve herhalde özellikle Üniversiteler de, böylesine bir alandır” ...
Yani isteyen takkeli de,cüppeli de poturlu da gelir . Bu da RTE’in icabı hale göre ,Demokrasi ve AIHM gibi işine geldiği gibi kullanacağı bir “tramvaydır”
Bir de,yalakalığı boyu kadar uzamış bir başkası var; Mehmet Barlas.
Sıkı durun; “eğer eşlerlinin başı açık olan siyasi ve bürokratik kadrolar- inanılmaz ölçüde başarısız olmasalardı şu anda AKP tek başına iktidarda olmazdı” – yanı AKP başarısını türbana borçlu! Ve “Erdoğanlar- türbana rağmen Bush’larla Karamanlislerle beraber oluyorlar da türban karşıtı Sezerlerle beraber olmuyorlar” diyesi.
Aynı Barlas , dil bilmeyen Erdoğan’ın “vücut diliyle yabancılarla ilişkilerinde daha başarılı olduğunu da yazmıştı! Pes!
Kasımpaşa’da Siirt’te,“Okusford” yoksa ve Sayın Başbakan , aile imkanları,hayat şartları yüzünden İngilizce veya başka bir dil öğrenememişse- onu, bu yüzden eleştirmek ayıptır,haksızlıktır. Biz Ailemizin imkanları sayesinde ,dil öğrenmişsek,ona ve dil bilmeyen diğerlerine üstünlük taslamamız züppelik olur. Kaldı ki,Türk Devlet başkanının veya Başbakanın,muhakkak,başka dil bilmesi de gerekmez.
Ancak Erdoğan bir de yabancı dil bilse idi ,çevirideki nüansları kaçırmaz ve yabancılarla konuşmalarında, daha başarılı olurdu. “Vücut diline ” güvenmesi ise, cesaretten de öte,kabadayılık. Bunu övenlerinki de düpedüz yalakalık!
Lenin ve Stalin “Liberaller bizim işimize yarayan budalalardır” demişlerdi . Bugün de liberal-lıboşlarımız,laiklik karşıtlarının ve AB’nin işlerine yarıyor onlara hizmet ediyorlar.
NEDEN TÜRBAN?
Besbelli; Türbanı bayrak ve simge olarak kullananların asıl maksatları TC’ni “ılımlı İslam Devletine, kendi kadrolarıyla dönüştürmek.
Geleneksel başörtüsü Cumhuriyetten,kıyafet devriminden sonra problem olmamıştı.Atatürk de,“bu sorunu kadınlarımız zamanla,kendileri çözerler” ” demişti ve öyle de oluyordu.1945’de , İstanbul Hukuk’unda okurken sınıfımızda iki üç başörtülü kızımız vardı. Kimse onlara karışmadı. Biri – sonra başörtüsünü kendiliğinden çıkardı.
Ama Erbakan ve şürekası maksatlı olarak o zaman kadar eşi olmayan tarzda bağlanan “türbanı” biç meydan okuma simgesi olarak çıkardılar.
Velhasıl bugün mesele ve tehlike , “Kamusal alan” tartışmalarına indirgenemeyecek kadar aşikar ve o oranda da,tehlikelidir.
Asıl sorun şudur; Laik TC ‘ne bağlı olanlar, “Türbanın” meydan okumasına , çağdaşlığa galebe çalmasına ve sonunda Atatürk’üm kutsal alanı olan Çankaya’ya, Cumhurbaşkanlığının Forsunun dalgalandığı her alana ve mekana- Anayasada tarif edilen “Kamusal Alanlara” bütün Üniversitelere “Türbanın” ve zihniyetinin egemen olmasına razı olacaklar mı?
“2007’de,eğer Cumhurbaşkanlığına,maazallah,eşi türbanlı ve türban zihniyetini temsil eden kişiler, “demokrasi tramvayı”ile çıkarlarsa ve oraya Türbanlılar ve karafatmalar üşüşürse,buna “demokrasi ve liberallik uğruna razı olacaklar mı? Ben ,Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetini emanet ettiği gençleri ,”her ahval ve şeraitte” görevlerinin gereğine yapacakları umudumu muhafaza ediyorum
TRANSFER ve CHP
CHP den istifa ederek AKP ye transfer olanlar konusu siyasetimizin nasıl yozlaştığını gösteriyor ve de CHP de Baykal’a ve milliyetçiliğe karşı kazan kaldırmanın asıl boyutlarından birini!
Churchill’in bir sözü var; “Bazıları ideal ve fikirleri uğruna partilerini değiştirirler..Bazıları da Partilerini değiştirince Fikirlerini de değiştirirler”
Bir de,Atatürk’ün kurduğu CHP’nin Genel Başkanlığına aday Kemal Derviş’ten inci ;“Türbana itirazım yok!”