’(Türk Ordusu) o Kadar da Rahatta Değil!’

“17 ARALIK”, Brüksel’den çıkacak karar , ne olursa olsun, muhakkak ki , Cumhuriyet’in ve AKP ‘nin “seyir defterinde “, çok önemli ” rota değişikliklerine yol açacak , ve “müsademelere” sebep olacaktır. Bır ihtimalle, “bir tarih” verilirse, hatta bu şartlı,şurtlu , ucu sadece açık değil, belirsiz olsa bile- Hükümetin ,şimdiki cart-curtlarına rağmen, bunlara kulp takarak,iktidarını kurtarmak istemesi çok mümkündür .Hatta, şu veya bu şekılde ,Kıbrıs Rumlarını tanımak pahasına!. Bundan sonra da , muhtemelen ,bu “zafere” dayanarak özel gündemini,yani Türkiye’yi kökünden değiştirmek amacını, gerçekleştirmeye çalışacaktır...

Medyadaki yalakalar,”Brüksel-Bizans Çocukları”,şimdi inanılmaz laf cambazlıklarıyla, AB koşullarını tevil etmeye ve takılacak “kulpun” malzemesini, “yapıştırıcılarını”, hazırlamaktadırlar .Hatta “KKTC yi de verelim kurtuluruz” demeye de başlamışlardır. Müzekkerelerin başlaması –zamanı da artık pek önemli değil- onlarca yeter; asıl dayatmalar ve tuzaklar, sonraki on onbeş yılda, TC’ni yok etse bile, bu da AB eyyamcılarının umurunda değil! .

Ama bu “kulpları Türk milleti ve diğer “kurumlar” yutar mı.? Cumhurbaşkanı ve TSK kabullenebilirler mi?

Erdoğan’ın umudu “demokrat” Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök.!

ESAS VAZİYET

Yukarıdaki başlık benim değil.; her fırsatta Türk komutanlarına “işgüzar generaller” sıfatını takan THE ECOMOMIST dergisinin !. Alt başlığı “Laik askerler çok değiştiler, ama hala izliyorlar” olan yazısına göre, geçenlerde bir Türk Hava Kuvvetleri jetinin, Ankara’da Başbakan Erdoğan’ın evinin bulunduğu mahalledeki camiin minaresini sıyırması , “kaza olsa bile ,”son zamanlarda, üniformalılarla, sivil liderler arasındaki ilişkilerin değişimi ve de Türkiye’nin AB’ne üye olmayı ne kadar fazla istediği hususunda, anlamlı bir işaret!”

Yazıdaki diğer “gözlemler” şöyle;

*İslamcı reformcuların liderliğindeki Türk hükümeti, AB’ni ,müzakereleri başlatmaya ikna etmek için, son zamanlarda, bir dizi reformu dayatarak, geçirdi. Ancak AB Türkleri Kürtlere baskı ,insanlara işkence yapılmasından dolayı “azarlamak” dışında, askerlerin siyaseti dikte etmelerine müsaade edildiği için de “azarlamışlardır” .

* Erdoğan, tek başına iktidar olana kadar, ülkeyi yöneten zayıf koalisyonlar , askerlere karşı çıkmaya korkarlardı. Ama Erdoğan öyle değil; AKP nın egemen olduğu Parlamento, geçen Ağustos ayında, eskiden generallerin emirlerini “huşunetle” verdikleri , Milli Güvenlik Kurulu’nun icra yetkilerini kaldırdı,.Gelecek yıldan itibaren Parlamento savunma harcamalarını denetleyecek ve ilk defa olarak eğitime ayrılacak para savunmaya ayrılandan fazla olacak.

* Üniformalıların bu değişiklere razı olmaları dikkate şayan. Bu hususta da, “kredinin” çoğu Genelkurmay Başkanı, Orgeneral Hilmi Özkök’e ait. Özkök, 2002 Ağustosta Genelkurmay Başkanı olduktan sonra, silahlı kuvvetlerin katı hiyerarşik ve ketum yüzünü değiştirmiştir…Generale yakın çevrelere göre, kariyerinin yarısını ülke dışında geçirmiş olan “anglofil” general astlarını “dinler” ,önceki başkanların aksine, fazla baskı yapmanın Islami eğilimli politikacıları , daha da katılaştıracağına inanır ve onlarla işbirliği yapmayı tercih ediyor.. Özkök.askerlerin sivillerden emir almaları gerektiğine de inanıyor ve buna razı olmayan bazı generalleri tasfiye etmiştir.

Özkök Türkiye nın AB’ne katılmasından yanadır.Bunu, sadece inançlı bir demokrat olarak değil Türklerin %70’i ,AB’ne taraftar oldukları için, Ordunun AB yoluna engel olursa halk arasındaki saygınlığını kaybedeceğine ve, TSK’nin , Türkiye’yi modernleştirmek ve batılılaştırmak hususundaki, geleneksel misyonunu , Erdoğan’ın deruhte edeceğine inandığı için ister.

* Artık bir darbe ihtimali çok uzak olsa bile, AB’ne üye olmak içi gene de Ordunun yetkilerinin daha da budanması gerekiyor. Genelkurmay Başkanlığı, hala Milli Savunma Bakanlığının üstünde ve iç hizmet nizamnamesine göre Ordu, hala Türkiye’yi ve TC’ni gerektiğinde, kuvvetle, muğlak bir şekılde ifade edilen, iç ve dış tehditlere karşı savunmakla yetkili sayıyorlar. *

* Askerler, tamamıyla ricat etmemişlerdir ; irtica ve bölücü terör tehlikelerimi , aylık basın brifinglerinde ihtiyatlı dille de olsa, ifade ediyorlar … ve “ solcu muhalefet kendi içinde çekişirken, laik Türkler, bu görüşlerin ifade belirtilmesinden memnunlar.…Ama, bazıları da, generallerin n böylelikle ,eski “işgüzarlıklarına” kaymalarından endişe ediyorlar.Diğer endişe kaynağı da şu; Acaba 2006 Ağustosunda Özkök’ün yerine geçecek olan Orgeneral Özkök kadar makul olacak mı? ( Yazıda bu Orgeneralin adı İlker Başbuğ olarak geçmişti ama dergi bır sonraki sayısında , bunun bir hata olduğunu ,özellikle belirterek, O Orgeneralin Yaşar Büyükanıt Paşa olduğu şeklinde düzeltti) * * Yazının son paragrafı aynen şöyle; “Çok şey AB liderlerinin ,Aralık zirvesinde müzakere tarihi verip vermemelerine bağlı; "İroni" veya paradoks şurada; eğer karar “evet” olarak çıkarsa, bazı çevreler Erdogan, tam iradesini göstermekte serbest olacak….Ama Ordu da ,uslu durması için yapılan acil baskılardan kurtulacağı için, eleştiri seslerini yükseltebilir.!

VE SİVİL-ŞEFFAF MGK

THE ECONOMIST’in bu yazıcısının önemi noktalarını, anlayanlar anlayacaklardır diye yorumsuz olarak verdim
Bu bağlamda- tüm Liboşlar, Brüksel-Bizans Çocukları, ve Türk Generallerine “ makus tarihimizin meşum aktörleri” diyenler, MGK sivilleşti ve şeffaflaştı diye bayram ediyorlar
MGK’nın ilk sivil Genel Sekreteri Yiğit Alpagan, kendisine hükümet ’nın tarafından verilen misyon gereği , MGK nın kapılarını ve tutanakların her çeşitten medya mensuplarına merasimle açtı. MGK bundan sonra Onun deyimiyle “düşünce tankı” olacakmış! Ancak ülkeyi tehditlere, tehlikelere karşı uyarmak işlevini, bu “düşünce tankı” yerine getirebilecek mi?

Ben inanıyorum kı TSK , TC’ni iç ve dış tehditlere karşı kollamak ve korumak görevini bırakamayacak ve bu işlev bünyesinde,Genelkurmay’da , YAŞ’ta, bir şekılde,aksamadan sürdürülecektir…Tabii Sayın Genelkurmay Başkanı uygun görürlerse!
Yazımın başında söylediğim gibi, 17 Aralık’tan sonra çok rotalar değişecek!