18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Tavrı

1919’daki Sevr süreci ile , bugünkü AB sürüngenliği arasındaki benzerlikleri hep dile getirdik… O günlerdeki Osmanlı hükümeti gibi,, bugünkü AKP İktidarının da, kendi amaçlarını yabancıların amaçlarıyla “tevhit ettiklerini” de hep yazdık.


Şimdi –hiç inkar etmesinler- “Başbakanlık” , başlığını taşıyan bir ihanet raporu, bir taraftan ,bununla örtüşen AB İlerleme Raporundaki “ tavsiyeler” diğer taraftan,TC Üniter Milli Devletinin kuyusu elbirliğiyle kazılmakta.Hatta içi uyum yasalarıyla öylesine oyuldu ki, “püf” deseler çökecek.


Başbakan,bakanlar AKP İktidarının ekonomik alandaki başarılarını saya saya bitiremiyorlar, bu, sözde “makro” başarılar, “mikro” düzeye yanı günlük hayata ve mutfaklara yansımıyor, haydi , başarı diyelim ,sonunda “operasyon başarılı oldu ,ama “hasta” , TC Devleti ,ne yazık ki ,öldü” diyecekler. Zaten bazılarının da istedikleri bu; yerine İkinci Cumhuriyeti, güçleri yeterse Ümmet Cumhuriyetini getirecekler.


İktidar ve yalakaları ,17 Aralıkta bir müzakere tarihçiği alabilmek için, Stern Dergisi karikatüründeki gibi, AB’nin, “köpeklere mahsus” deliğinin önünde, heyecanla bekliyorlar. Başbakan meydan okumuş, ”Tarih Temmuz 2005’te olmalıdır” diyor …

Eğer olmazsa, ne yapacağını çok merak ediyorum. Bu tarihin 2006’ya kaydırılması ve önümüze “ başka bır statü” formülünün sürülmesi çok muhtemel. Çünkü bu tarihi AB Anayasasının halkoyu sonrasına bırakmak ihtimali daha ağır basıyor. Türkiye’ye karşı eğilimlerin ne kadar ağır bastığı da , her gün daha çok ortaya çıkıyor. AP ve AB sözcülerin pervasızca - AB yolunun “Diyarbakır’dan geçeneği” ve Diyarbakır’ın, “Kürdistan”ın başkenti olduğunu söylemeleri de caba!


Farz edelim ki ,Temmuz 2005’te bir tarih verdiler, ne ifade eder? AB Genel Sekreterliğini Müsteşar seviyesine çıkarsak ve en mahir müzakereciyi tayin etsek bile, on, on beş yıl sürecek olan sürüngenlikte, AB “müktesebatının” 31 bölümü karşımıza “ ya kabul edersiniz ya da edersiniz” dayatmasıyla önümüze konacak. Hem on muhtemelen 2025 yılına kadar sürecek olan ve sonunda da üyelik garantisi bulunmayan, yürekleri borsaları hoplatıp zıplatacak sinir bozucu sürüngenlik zarfında AB’nin ne şekil alacağı , Türkiye’de neler ne olacağı belli değil- Türkiye’de iktidarın ne olacağı da a belli değil…

Ama AKP “ben günümüzü gün edeyim, iktidarda , AB desteğiyle, kalabildiğim kadar kalayım da ,, benden sonrası tufan” diye gününü gün etmeye kararlı. Ancak bu süreçte TC Devletine yapılacak olan tahribat gelecek kuşaklara miras kalacak’ Hem hep soruyorum,cevabını alamıyorum, bu süreçte be oldukları ne olacakları belli olmayan fakat Türkiye hakkındaki niyetleri belli Avrupalılara Türk milletinin kaderi emanet edilebilir mi?


Gene de farz edelim ki, 2005 Temmuzu için bir tarih verecekler. Erdoğan ve Gül’ün kapalı kapılar arkasında neler söylediklerini tahmin ediyorum; “aman bir tarihçik verin, yoksa iktidarımız tehlikeye düşer!” Avrupalılar Türkiye’deki bu, kendi işlerine yarayan misyonerlerini kaybetmek istemezler! İşte asıl felaket- yeni SEVR süreci, o zaman başlayacak

1919-2004


Bu süreç, bugün birçok bakımlardan farklı ; 1919’da, Türkiye’nin içinde ve karşısında düşman orduları vardı. Bu somut düşmanlara ve onlara işbirliği yapan dahili “bedhahlara”-düşmanlara karşı, ülkenin her yöresinde Müdafaa-ı Hukuk hareketleri , kendiliğinden örgütlenmişti. Bugün, asıl sinsi düşman içimizde ve dışımızda kuyrukları biri birlerine değen fesat ve ihanet yuvaları.
1919’da İşgal İstanbul’unda düşmanla işbirliği yapan Mütareke basını vardı ama bugünkü “Yirmibeşlikler”ve medya “tekelleri” Ali Kemallere, Refik Halitlere,Refii Cevatlara, Alemdar ve Aydede gazetelerine rahmet okutturuyorlar! ..


Halkımız ,medya tekelinin aldatmacalarıyla- suretı haktan görünen “nurlu ufuklar” ,AB pasaportu ve Avrupa’da serbest dolaşım hakkı vaat eden , bu ihanetleri şimdi, ancak fark ediyor ve “uyanıyor” .


Dünle bugün arasında bir tek olumlu fark var;1919 ‘larda ,Türk Ordusunun silahları alınmakta, kaleleri zapt edilmekte idi. Ama bugün, TSK güçlü ve dimdik ayakta. Ve ihanet karışsında , milletin tek umudu. Müdafaa-ı Hukuk gurupları aslanlı kapıdan , Anıtkabirin, aslanlı yolundan ,birlikte yürüyüp ,Atatürk’ün huzurunda, görev andı içmek için bir işaret bekliyorlar. Bu bağlamda, bu işareti verebilecek tek saygın kurum anayasa ve İç hizmet talimatnamesine ve de geleneklerine göre, Türk Silahlı Kuvvetleri!..


ÖZKÖK PAŞAMA MARUZATIM .


Bu noktada ve bağlamda, Ordumuzun Başkomutanı Genelkurmay Başkanımız Hilmi Özkök’e, kendisine olan sevgime-, üniforma ve rütbesine büyük saygım saklı kalmak üzere , bir maruzatta bulunmayı görev sayıyorum. . Özkök Paşanın, beni ,bir çoklarımızı hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim. Acıdır söylemesi , O’nun, bugünkü tavrının TSK’nin tavrıyla aynı olmadığını da düşünmeye başladım. Benim bu kanaatimi paylaşanlar da çok! .


“Umumi vaziyet” şudur; Türkiye Cumhuriyet AB hayalı uğruna ve AB dayatmalarıyla ,gıdım gıdım ,uyum uyum, elden gidiyor. Ama hala “AB’ye a taraftarız” nakaratı tekrarlanıyor, ve uyum yasaları başarı olarak övülüyor…. Bugün asıl tehlikede olan sadece "Laiklik" değildir. Cumhuriyet’in kendisi tehlikededir.


Sayın Sevgili Paşam; daha önce “ Her konuda bizden tavır beklemeyin” , buyurmuştunuz. Biz sizden, Ordunun darbe veya müdahale O9yapmasını istemiyoruz; bu, haddimizi ve maksadımızı aşar.. Ne var ki,, siz isteseniz de ,istemeseniz de ,Türk milleti her konuda ve hele şu sırada, Cumhuriyet’in muhafaza ve müdafaası söz konusu olduğunda, Muhalefet ve politikacılar etkisiz kaldığında , TSK’den ve zat- alilerinden , açık ,seçik bir tavır bekliyor. …

Bu tavır bugün gösterilmez ise Yarın çok geç olacaktır! . Eğer endişeniz, AB sürecine AB’nin “nurlu yoluna” engel olmanın vebali altında kalmaksa, O “yolun” hiç de nurlu olmayacağı, o sürecin de aslında sürüngenlik olduğu, artık ayan, beyan, belli olmuştur. . Asıl vebal bu hususta suskun, hatta uyumlu kalmak olacaktır…. .


ATATÜRK VE ÜNİFORMA


Atatürk’ün ,Antalya’yı isteyen Mussolini’ye gönderdiği mesajı hatırlatmak isterim. Gazi, Çankaya’da, İtalyan Büyük Elçisine sivil kıyafetle kabul eder, birkaç dakika sonra, Cumhuriyetin ilanından sonra sadece iki defa giydiği mareşal üniformasıyla döner…ve “Ekselans, Mussolini hazretlerine benden söyleyin; üniformalar - birkaç dakika içinde kolayca giyilir ,ama bunları taşımak çok güçtür” demiş! (Babamın anılarından) .


Paşam siz de, zamanı geldiğinde, o üniformayı çıkaracaksınız, ama bu şanlı üniforma sırtınızda iken , gereklerini yapmak zorundasınız. Çünkü ,Türk milleti, Müdafaa-ı Hukuk gurupları, TC’ni korumak için, sizden tavır ve işaret bekliyor…Sizin , Cumhurbaşkanı olmanız bizleri çok mutlu edecektir. Ancak, eğer ,Çankaya’ya çıkarsanız , Başkanı olacağınız Cumhuriyet , Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet olarak kalacak mı?


GAZİLERE MÜJDELER OLSUN- Sayın Unakıtan Gazi naaşlarına zam yapmış. %7 … Ben de Kore gazisiyim; ayda 190 milyon alıyorduk, şimdi 210 milyon TL alacakmışız… Bu maaş ham dolsun, benim tek gelirim değil, ama Gazilerin çoğunun tek gelirleri ; bozdurup bozdurup , yerler!

Yayın Tarihi : 25 Ekim 2004 Pazartesi 16:16:33
Güncelleme :25 Ekim 2004 Pazartesi 16:19:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?