23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Türkiye nerede, Türkiye nereye ?

Bir hafta kadar yazı yazamadım, bakın ülkede neler oldu ? Tabii, ben olmadığım için değil; ama ülkeyi, tehdit eden sorunların, bir hafta içinde bile, bu kadar kritik hale gelmesi, Türkiye’deki gerçek durumun şaşaalı açılış merasimleri ve Başbakan’ın, AKP sözcülerinin ekonomik göstergelerle, vaatlerle, anlattıkları gibi, hiç de parlak olmadığını ve de daha iyiye gitmediğini gösteriyor.

Güneşi balçıkla sıvamak mümkün değil; her aklı başında insan “Türkiye nerde, Türkiye nereye?” diye soruyor.Umutsuzluk ve edişe hakim! “Nasılsın?” diye soranlara, “Memleket kadar iyiyim” diyorum da, hemen herkes “ Öyle ise çok fena durumdasın ” diye cevap veriyorlar. Bu bir latife değil!

SATIR BAŞLARI

Geçen bir haftanın,bu havayı yaratan olaylarının satırbaşlarını, ilerde daha fazla yorumlamak üzere vereyim:

ŞEMDİNLİ - Şemdinli’de patlayan bombaların arkasında, bazı resmi kişilerin bulunduğu yani, bir kısım medyanın ve malum liberallerin, malum “kolay etiketçiliği” ile, “Yeni Susurluk” diye hemen “derin devlete” ihale ettiği olaylar, muhakkak açıklığa kavuşturulmalı ve suçluları varsa cezalandırılmalı. Ama, an şart ki, bütün boyutları da aynı dikkatle araştırılsın ve TBMM’ de yapılacak görüşmelerde irdelensin. Mesela, “Kürt sorunu” diye bölücülere adeta işaret ve umut veren hükümetin PKK terörü ile mücadeledeki aczi ve bu aciz karşısında asıl canı yananların çaresizliği… Ve asıl AB den “Jandarmanın yani askerin yetkileri kısıtlansın” ve de daha genel olarak “Ordu da kışlasına çekilsin “ dayatmaları yapıldığı bağlamda, bu olayların patlak vermesindeki “ tesadüf”… İnsanın aklına, “birilerinin” bu olayı, “ askere haddini bildirmek” için vesile olarak kullanmaları ihtimali geliyor!… Hakkari’de, Şemdinli’de, Yüksekova'da ki protestoları yöneten,hem de güya kontrol altına alan “kırmızı” kordelalaların aynı çevreler ve kişiler olması… Devlet kuvvetlerine baş kaldırmalarını, " Biji APO "diye bağırmaları, pankart göstermeleri… Ve Hakkari valisini dediği gibi, göstericilerin artık devletin sesini dinlemeyip DEHAP liderlerine itaat etmeleri!... Çok acıdır; AKP nın egemen olduğu devlet, Valinin gerçekçi feryadına kızıyor ve onu uyarıyor.. Vali de sonra sözlerini tevil etmek zorunda kalkıyor; hükümet kendi valisine sahip çıkmıyor, Koca devlet “aman tahrik olmasın diye bölgede askeri ve jandarmayı kullanmaktan çekiniyor, yerine Çevik Kuvvet göndermek yolunu seçiyor…Yanı baskılara boyun eğiyor. Türkiye semalarında ve bölge üzerinde uçan F16 Türk savaş uçakları, TC kimliğini açıkça ret eden o kalabalık tarafından yuhalanıyor ve “Vallahı de eğitim uçuşu yapıyorlardı” diye, mazeret beyan ediliyor. Bu aciz ve zül değil midir? Güçlü devlet ve güçlü Hükümet böyle mi yapar?


Bu olaylar üzerine , 1926 ‘da Cumhuriyet çok gençken, Şeyh Sait isyanının başladığı haber. karşısında fütursuz davrananlara karşı devletin yumruğunu asilerin üzerine indiren Mustafa Kemal ve İsmet Paşaları andım… Ve de, ellili yıllarda Güneydoğu oy hesaplarıyla, O Şeyh Sait’in torunu Abdülmelik Fırat’ı TBMM’ne sokulmasını, bölücülükle mücadele eden Muğlalı Mustafa Paşanın idama mahkum edilmesi olayını hatırladım; herhalde başka hatırlayanlar da olmuştur!

ULEMA – Geçen haftaya damgasını vuran diğer anlamlı olay da Başbakanın AIHM’nın Türban konusundaki kararı üzerine, AKP'li Bakanların ve asıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gösterdikleri tepki. Bu noktada bir şeyi kişisel açında açıklığa kavuşturmalıyım: Ben, AIHM‘nın ve kararlarının Türk yargısından üstün olmasına,ilke olarak karşıyım. Eğer O Mahkemenin üstünlüğünü tanırsak, APO'nun da yeniden yargılanması ve Türk mahkemelerinin hükümlerini de bozan kararlarını da tanımamız gerekir. TC Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla, 'türban' konusu kapanmıştı. Ancak AIHM'nin diğer kararlarını, mesela Leyla Zana'nın yeniden yargılanması kararına ve APO hakkındaki kararına uymaya hazır olanların - türban konusundaki kararına itiraz etmeye hakları olamaz.

Fakat Başbakan Erdoğan, AIHM'nin "ulemanın bilirkişiliğine" müracaat etmesi gerektiğini söylemekle, asıl kimliğini deşifre etmiş oluyor... Başbakan olmadan Laik Cumhuriyet konusunda söyledikleri unutulmuş olsa bile… Bu sözleri, açık seçik, Anadolu Ajansı bülteninde ve TV görüntülerinde tespit edilmişken, sözcüsü Beki'nin , müsaade ederse "zırvaları" tevil götürmüyor ve hele "Ulemanın lügat manasının "bilgin" kelimesinin çoğulu olduğu ve "katip" kelimesi benzetmeleri de, kimseyi kandırmıyor. Çünkü İmam Hatip okulunda "mürekkep yalamış" Sayın Erdoğan'ın “ulemadan” kimleri kast ettiği de, eskı bir karikatürde olduğu gibi, "ayını" medrese ağzıyla çatlatarak ifade edilen “maalumdan” malum!. Acaba AKP’lilerin,her konurda danıştıkları bir “Ulema Meclisi” de var mı?

SONUÇ- Şu sırada ayrıntılarla uğraşmaktan asıl büyük sorunu “ormanı” göremiyoruz galiba… Durum parlak değil ve hergün daha da kötüye gidecek. Daha önce olmazsa veya bir “mucize” ile önlenmezse,ülkenin altındaki fay hattı 2007’de bu parlamentonun yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmesi üzerene kırılacak. Tarafsız bir Meclis Başkanı değil de , Cumhurbaşkanlığı adaylığına , şimdiden soyunan Sayın Bülent Arınç, gene işaret verdi; “Yeni Cumhurbaşkanı” Türban somununu Çankaya’yı türbanlılara, çarşaflılara ve takkelilere açarak “muhakkak” çözecek! Ama bu ilk işareti değil; ‘2002”de AKP İktidara gelince , Esenboğa Hava alınan Cumhurbaşkanını teşyi etmeye türbanlı eşi ile gitmiş ve ben de bunun ilerisi için vahim bır mesaj olduğunu söylediğim için, o zaman yazdığım TÜRKİYE gazetesinden “ihraç” edilmiştim!

SONUN BAŞLANGICI - Bu durumda, hatayı nerede ,nasıl yaptık diye sorarsanız, önce partilerin gafleti, küçük hesaplarla, AKP ‘nin azınlık oylarıyla iktidara gelmesine imkan veren Seçim Kanunun değiştirememeleri yüzünden geldik. Sonra da asıl büyük hatayı,”yığınakta”” temel stratejimizle, AB'nin oltasına kendi burnumuzu kendimiz takmakla, yaptık. TC'nin ve milletinin gücünü, uyum uyum, harcamakta devam ediyoruz. Devamı var!

Yayın Tarihi : 21 Kasım 2005 Pazartesi 11:59:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İrfan Altıkat IP: 81.215.7.xxx Tarih : 22.11.2005 13:21:23
Değerli Hocam; Siz Diğer yorumculara bakmayınız Babanız Rahmetli Kılıç Aliyi Tarih yazıyor ve Tarihi bilenlerde nasıl bir kahraman olduğunu biliyor.Babanızı Ben Atatürkün Sağ kolu olarak Bilirim. Gelelim Ülke meselelerine Sevri tekrar yaşatmak istiyorlar 1920 lerde İngilizler vardı Şimdi Aynı emellerde ABD var Bu Millet İçinden Yine Bir Mustafa Kemal Çıkartacaktır. Alt Kimlikleri Harekete geçirmeye başladılar Emellerine ulaşıyorlar En büyük tehlike budur.Güney Doğuda Bir Kürt Devleti kurmak için Bütün Küreselciler faaliyeteler. Saygılar Sunarım Konya Şeker Fabrikası Emekli Muhasebe Müdürü İrfan Altıkat

agit yürekyakan. IP: 81.213.156.xxx Tarih : 21.11.2005 18:21:55
AKP'den şikayetçiymiş,pekiAKP'nin bu memlekete kazandırdıklarını babası Kılıç ali kazandırmıştır,Babası ancak gariban insanları idam sehpalarında sallandırareak milliyetçilik yaptığını,vatanı kurtatdığını sanmaktaydı.Geç bunları altemur kılıç,AKP'ye hiç birinizin gücü yetmez,boyu da...