TC Devlet Başkanların Başbakanlarının, Celal Bayar’ın, İsmet İnönü’nün, Bülent Ecevit’in, Nihat Erim’in, Süleyman Demirel’in , . Turgut Özal’ın ve hatta Tansu Çiller’in, Washington’a yaptıkları resmi ziyaretleri ve Başkanlar tarafından karşılanış şekilleri düşünüldüğünde ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Beyaz Saray’da “lütfen” karşılanış şekliyle ve hatta Talabani ve Barzani’nin karşılanmasıyla Kıyaslandığında. Türk –ABD ilişkilerinin, nerden nereye gelindiği, Türkiye’nin, önem ve itibarının şimdi hangi seviyede olduğu, daha iyi anlaşılır.
Önceki ziyaretlere tanıklık etmiş bir kişi olarak, söyleyebilirim ki, bu ziyaret ilişkilerin en düşük seviyede olduğunu gösteren. Bir ziyaret olmuştur. Hatta Erdoğan’ın bundan önceki Washington ziyaret ıle de kıyaslanınca da!
Bır zamanlar, Türkiye’nin, dünyada ve ABD nezdinde bir önemi ve itibarı vardı. Şimdi TC nin Başbakanı Washington’a sanki uydu bir devletin başı gibi. Zorla davet ettirilerek gidiyor ve adeta ABD Başkanı tarafından lütfen, kerhen kabul ediliyor. Acaba, biz mi değiştik.yoksa ABD ‘nin Türkiye'yi. Değerlendirmesi ve algılaması mı değişti? Galiba ikisi birden! Bush’u ve yönetimini, ABD'nin in gücünün şımarttığı ortada. Bu ziyaret, lafın gelişi, Erdoğan’ın, gene Başbakanken, Clinton başkanken yapılsaydı. Herhalde daha fazla zarafet gösterilirdi! Fakat mesele, bizim kendi gücümüzü, ağırlığımızı ne kadar bildiğimizde ve bunu karşı tarafa- taraflara, ne ölçüde yansıttığımızda! Başbakan’ın en yakın danışmanı Washington’da Amerikalılara “TC Başbakanını kullanın- atık su deliğinde aşağıya süpürmeyin” diye yalvar yakarır olursa ve Başbakan da hiç tepki göstermezse…
Gerçek şu: Erdoğan'ın, kendisini, adeta, zorla davet ettirdiği ve adeta kerhen kabul edildiği, bu ziyaretin önemi Başkan Bush’un nezdindekı .”.90 dakikayla” sınırlıydı. Amerikan kamuoyundaki algılanması ve anlam da, mesela New York Tımes ‘da ve ileri gelen gazetelerin arka sayfalarındaki birkaç paragraflık haberlerden belli oldu.
PKK’NIN DA YOK
Erdoğan’ın bu ziyareti, ısrarla, talep etmesinin asıl maksadı, aylardan beri söylendiği gibi, . PKK konusu ve PKK ıle ortak mücadele idi. Ancak, Amerikan ve yabancı basının haberlerinde özelikle vurgulandı ki. eğer Bush ve Erdoğan bu konuya temas etmişlerse bile, sonra,.(bu sefer karşılıklı ayak, ayak üstüne atmayarak) yaptıkları açıklamalarda,PKK konusundan hiç söz etmediler:,
Ama, Başbakan, belki de son zamanlarda, Orta Doğu konusunda Amerikalıları rahatsız eden hareket ve sözlerin, "hesabını" vermiş,., şekerrenkleşen, ilişkileri tamire çalışmıştır. Fakat PKK'dan öne çıkan an konular, ABD nin Türkiyenın AB üyeliğine verdiği destek – Ve ”laf kıtlıgında asmalar budayalım” kabilinden “Dafur” idi. Dafurdakı felaket.t belkı önemli bir insanlık sorunu ama , şu sırada,Türkiye için. ne kadar öncelikli? !
Amerika’nın, AB konusunda “verdiği desteğe” gelince; –destek vermiş vermemiş, ne yazar-.ne yazıyor. Aksine bu” destek” ,Avrupalıları “bizim işimize ABD ne karışır diye işkilleniyorlar. Kısacası ,"90 dakikanın", teşrifat hoşbeşinden sonra, geri kalan kısa zamanda, ancak iki tarafı ilgilendiren bazı konuların satırbaşları ortaya konulmuş ve klasik “yapılacak edilecek”- sözleri söylenmiş. Başbakan da, sonraki Basın toplantısında, bunları tekrarladı, PKK konusunu geçiştirdi. . Beyaz Saray sözcüsünün Türk medyası mensuplarına vereceği brifingde, balkı konuşmanın içeriği hususunda daha somut bir şeyler öğreniriz.
İŞİN ÖZETİ
Başbakan, “ PKK dan dan adıyla sanıyla neden söz edilmedi?” sorusuna, “terör örgütüne propaganda olmasın diye” cevabını vermiş. .Taliban ve El Kaide’den, adıyla sanıyla hep söz eden Başkan Bush PKK konusunda bu itinayı acaba neden gösteriyor? ”
PKK konusu görüşüldü- görülmedi? O kadar önemli ı olan, sorgulanması gereken şudur; : :AKP Hükümeti, PKK ıle mücadeleyi. . Neden ABD koordinasyonuna bırakıyor ve kendi devletimizin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden bu örgütü, ininde,e vurmak için, neden Bush’un huzurlarına gidip Amerika’dan icazet, Talabani ve Barzani’den destek bekliyoruz. ? Asıl acı olan bu!
Yapılacak iş, . “durup dururken operasyon yapılmaz” diye eşkıyayı, adeta muhatap almak değildir.. , Genel Kurmay Başkanı Büyük Anıt Paşa’nın dediği gibi., “Terör örgütü için tek seçenek silahları bırakıp Türk adaletine teslim olmaktır” deyip,bunun gertğini kimseden icazet almadan , yapmaktır.
Yayın Tarihi :
4 Ekim 2006 Çarşamba 18:17:04
Yorumlarınız
salih bozok IP: 86.194.63.xxx Tarih : 5.10.2006 20:04:00
son derece dogru bir tesbit Sayin Altemur Kiliç'in kaygilarini paylasiyor, tesbitlerine katiliyorum. Hele hele bir de Atatürk dönemine gidersek, o dönemde tüm ülke temsilcilerinin yurtdisi ziyaretlerde ülkenin sanina serefine yakisir sekilde karsilandiklari malumdur. O zaman haysiyetli insanlar iktidardaydi.