17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Türkler Aptal mı?

16/17 Aralık Zirvesi arifesinde görünen o ki; , Türkiye’ye “yeşil ışık” yakacaklar ve bır Müzakere tarihi verecekler… Ancak bununla birlikte “nah!-alın size bir tarih” deyip, bir de kol saati verecekler. Ne var ki İktidar ve yalakaları- Brüksel ve Bizans çocukları bir müzakere tarihinin verilmesinin başarı, hatta zafer olacağını telkin ederek , AB afyonunu dozunu artıracaklar ve 17 Araklıktan sonra başlayacak felakete kamuoyunu alıştırmaya çalışacaklar.

BİR KARİKATÜR BİN KELİMEYE BEDEL

CUMHURİYET gazetesinin 14 Aralık sayısında Zafer Temoçin’in nefis karikatürü, bugünkü durum- vazıyetini, bizim aylardır, yıllardır anlatmaya çalıştığımızdan , çok daha iyi ifade ediyor; Karikatürün bir karesinde, 25 yıldızlı AB’li hoplaya zıplaya gelen Başbakan Erdoğan’ı kollarını açarak karşılıyor ama ,diğer taraftan , arkadaki meşum tiplere …Ermeni, Kıbrıs,Kürdistan vb karakterlere de onay veriyor! . Bu nefis karikatürü , Turan Selçuk’ın ve DER SPIEGEL dergisinin Köpek Deliği karikatürleriyle , yan yana, tarihimizin en acı sayfalarına koymalı… Konfüçyüs “Bir resim binlerce kelimeye bedel!” demiş …milletlerin zeka ve akılları espri ve nükte kabiliyetleriyle ölçülür: Ben,milleti milletimin bugün gelinen durum vaziyetini idrak etmeyecek kadar aptal olduğuna inanıyorum.

DAHA BETERİNE HAZIR OLUN!

İlerde, tarih bugünkü rezaletleri, düşürüldüğümüz durumu Sevr, İşgal ve Amerikan Mandası Talepleriyle birlikte yazacak’ Ama o günlerde bile bu kadar Avrupalılarım kaderimiz tayin etmesini böylesine ,yalvararak beklememiştik!

Milletimizin,17 Aralıktan sonra 10 -15 yıl şimdiye kadar AB “sürüngenliğinde” yaşadığımız her gün “ Schroeder, böyle dedi, , Chıirac şöyle dedi , Verhaugen bugün sırıttı” olaylarının, daha çok ağrına , ucu açık “ tarama” arama inceleme döneminde, tahammül edemeyeceğine – ve tahammül etmeye razı olacaklara da artık tahammül edemeyeceğine inanıyorum…Eger ederse, demek bu iktidar gibilerine , layıktır , ama milletimizin onurlu geçmişine , Mustafa Kemal’in kutsal emanetine- artık- layık değildir ve üzerine ölü toprağı serpilmiş demektir.!

İktidar , yalakaları,liboş yazarlar , ya anlamamışlar ya anlamak istemiyorlar; temel mesele, Türkiye’nin reformları değildir,Kriterleri ,yerine getirip getirmemiz de değildir. Kriterleri Türk korkusudur! Maksatları , Türk milletini ve TC Üniter- milli devletini kolay hazmedilebilir duruma getirmektir. Sayın Başbakanın “uygarlıkların çarpışması veya uyuşturulması hakkındaki sözleri şu sırada bu gerçekler karşısında laf-ı ı güzaftır: Bugünkü AB ‘nin çoğu Avrupalıların Türkiye konusundaki , maksatları,düşünceleri peşin hükümleri çok derindir ve kolay değişmez. 17 Aralık’tan sonra, Lozan’ın intikamını yeni bir Sevr’le alacaklardır –almak isteyeceklerdir. Sayın Başbakan ve diğerleri , büyük uçakla Brüksel’e gidip, bu darın fay hattını onaracaklarını mı sanıyorlar! ı Ama, 17 Aralık’tan sonra ya kararı,bir kulp takarak, kabullenecekler, ya da Biz mücadele ettik”, diye “Ankara Kriterlerine” sarılıp , kahramanlık taslayacaklardır. Acaba Atatürk Kriterlerine sarılmayı şimdiye kadar neden düşünmediler?

GÖZLERI BORSALARDA OLANLAR

TV ve gazete haberlerinden ,yorumlarından , AB’den tarih almanın k konusunun borsalarla ne kadar yakından ilgili olduğu ve bazılarının gönüllerinin Türkiye’nin çıkarlarında değil midelerinde, borsa ve faiz hesaplarında olduğu besbelli. Ancak şey var; borsaların ve faizlerin, inmesinin mı yoksa çıkmasının mı, kendilerinin ve holdinglerinin çıkarlarınca daha uygun olduğu en azından değişken, zamana ve koşullara bağlı. . Şimdi milli çıkarları Türkiye’nin kaderini bir takım Avrupalıların keyiflerine ve maksatlarına bağlamak yanlış olduğu kadar ,bu derece değişken bazı faktörlere bağlamak doğru mu?

AB’NE TARAFTAR OLMAK

Bu yazımda bir şeyi tekrar vurgulamak istiyorum; ben ve benim gibi düşünenler, ilkel ,çağdışı Avrupa ve yabancı düşmanları değiliz ; Türkiye’yi ortaçağa ve Orta Doğuya mahkum etmek istemeyiz. AB fikrine ve idealine karşı değiliz. Türkiye’nin yerinin Avrupa ve bire Avrupa Birliği olduğuna yürekten inanıyoruz. Bazı Avrupalıların , kendi bağnazlıkları ve saplantıları yüzünden tarih ve coğrafya gerçeklerini görmezden geldiklerini ve , Türkiye’yi “ kulüplerine” bu gerekçelerle almak istemediklerini, biliyoruz. Kısacası bağnazlık bizlerden kaynaklanmıyor ; Avrupalıların ataerkil ve güncel Türk korkularından, yerleşmiş “Viyana Kuşatması” korkularından geliyor. Bu korkuların, konserler ve kültür gösterileriyle aydınların bildirileriyle, bu günden yarına kadar giderilemeyeceği de ortada. Ve bu saatten sonra da , RTE nin ve Gül’ün -bu korkuları bu tavırları, bir gecede ikna kabiliyetleriyle , yenebileceklerini hiç sanmıyorum. Acıdır söylemesi; sonunda elde edecekleri, kol saati şeklindeki bir teselli mükafatı - ve bundan sonra da Köpek deliği önünde daha büyük onursuzluklarla bekletilmek olacaktır: Bu durumu asla kabul etmeyeceklerini ve TC Devletinin onurunu koruyacaklarına inanmak isterin.

SON SÖZ

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dün TBMM de AB konusunda çok güzel bir konuşma yaptı, Avrupalıların oyunlarını, bunlara karşılık AKP İktidarının tepkilerinin yetersiz kaldığını , delilleriyle ortaya koydu ama bağışlasınlar beni, sonunda bütün bu söylediklerini bir kalemde adeta anlamsız kılan bir şey söyledi; “ Avrupalılar ucu açıklık, Ermeni ve Kürt konular vb. bizi rahatsız eden şartları ortadan kaldırsınlar, bizim sabrımız var, AB üyeliği için on yıl bekleriz” dedi….Farz edelim ki Avrupalılar kurnazlık ettiler bütün bunları kabul ettiler. Bir defa fani olan hiçbir Türk liderinin ve Baykal’ın Avrupalılara on yıl zarfında gelip gidecek Avrupalılar güvenip bu sabır kumarını oynamaya hakkı var mı? Siz önümüzde “akıp gidecek” on yılda ve yıllarda Avrupalıların bu konudaki garantilerine güvenip Türkiye nın geleceğini onlara emanet edebilir misiniz? Sırtlarında yumurta küfesi yok ; bu süreç esnasında onlar veya yerlerine gelenler “vazgeçtik ” derlerse ve haydı bütün koşullar yerine getirildi, Avrupa Halklarının Türkiye’ye hayır demeyeceklerini bugünden taahhüt edebilir misiniz? Bu arada vereceğimiz tavizlerin TC Devletinde yapacağı tahribatın ceremesini kim öder …Ve bu sürüngenliğimizde “hazmedecekleri” Türkiye’den ortada ne kalacağını kim söyleyebilir.?

Bir zamanlar TC nin son güvencesinin TSK olduğuna inanırdık.Ya şimdi? Bakın bır sivilleşme furyasıdır gidiyor..MGK sivilleşti. Şimdi de Türk Hava Kuvvetleriyle birlikte çalışması gereken Türk Hava Kurumu “sivilleşti” diye nerede ise bayram edecekler..Yakında TSK’nin de sivilleştirilmesine teşebbüs edilirse hiç şaşmayın!

Bu konudaki bu son yazımı kayıtlara geçsin diye yazıyorum Biliyorum ki sonunda, gene haklı çıkacağım, ama ne yazık ki, bunu görmeye ve yazmaya ömrüm vefa etmeyecek!

Yayın Tarihi : 15 Aralık 2004 Çarşamba 16:00:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?