16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Türkler çıldırıyor, Tarzan güç durumda

Tarzan güç durumda… Erdoğan’ın aday olmaması için partisi içinden de dışarda da her kesimden baskılar var. 

Ülkenin, Cumhuriyetin kaderinin Erdoğan’ın kaderine bağlı olması – bu duruma gelmiş olmamız çok acı. çek bu; adeta “olacak-olmayacak “ diye, papatya falı açılıyor ve RTE’nin ağzının içine bakılıyor.. Borsalar piyasalar r bu yüzdem kıpır kıpır. O da sanki milletle, adeta, oyun oynuyor. 17 Nisan’da açıklayacakmış….ve şimdiye kadar açıklamasının sebebi de, “ taktikmiş”. Bu işi, galiba futbol sanıyor ve “politik” çalım yapıyor. Ne var ki, şu sıra oynan futbol değil; ülkenin kaderi üzerinden kumar veya Rus ruleti! 

Politikacılar, böyle küçük hesaplar, “taktikler” yaparlar, ama gerçek hükümet ve devlet adamları, bu kadar ciddi ve millet için hayatı bir durumlarda, “taktık” yapmazlar, ülkemin kaderi ıle oynamazlar. 

MEDYA TAKTİĞI 

İktidarın son “ taktik” oyunu medyanın kuşatılması! Eğer bu oyun futbola benzeşirse ,”. Frikikten gol atacak!
Erdoğan, Suriye’ye giderken, uçağındaki “bindirilmiş “bazı gazetecilere, E.Oramiral Özden Örnek’in, sözde “günlüğü” dolayısıyla, adı geçen bazı komutanlar hakkında suç duyurusu yapım iş ve bunun üzerine de, Bakırköy C. Başsavcısı soruşturtmayı başlatmış. Genelkurmay da, kendi içinde, “andıç” ve ”günlük" konusunda tahkikat yapmakta. Umarım, neticede. Bu belgelerin kimler tarafından çalındığı ve “imal “ edildiği ortaya çıkarılır ve TSK’ne karşı “önleyici darbe bombası” ellerinde patlar. 

BÜYÜK MTİNG 

14 Nisan da, Ankara’da, Atatürkçü Düşünce Derneğinin öncülüğünde düzenlene i Büyük Miting de, Erdoğan’ın, “böyle sokak hareketleri önemli değil” demesine rağmen onu çok tedirgin ediyor. İş! Göreceğiz “sokak hareketini” ! 

Atatürkçü “Türkler” “çıldırdıklarını”, 1919’dakı Sultanahmet “kara gün” mitinginde olduğu gibi, göstermek ve bu Cumhuriyeti kuranlara karşı vazifelerini yapmak zorundadırlar. Ben bu yaşımda, sağlığımız elverseydi, eşimle birlikte, Ankara’ya koşardım! 

Milliyetçilikten dönme, Taha Ayol da, bu mitinge karşı, önleyici vuruşa “hınk” diyor, İnönü Üniversitesi, öğlencilerinin Ankara mitingine katılmalarına gelmelerine olanak verilmesini kınıyor ve aslında TSK nin Cumhuriyeti “korumak ve kollamak” görevine, “ dokunduruyor”! 

YENI AB KOMSERI 

Karen Fogg’un. B, Hans Jorg Khretscmer’in halefi AB’nin, Ankara’daki “Yüksek Komiseri”, Fransız asıllı Marc Pierini. “AB nin "kilidinin", 301. madde olduğunu”, yani “ "Tam üyeliğin" yolunun TCK’nin, 301. maddesinden geçtiğini” söylemiş. AB yolları o kadar karıştı ki! Ona sormak isterdim; benzer maddeler, başka ülkelerde varken neden bu maddeye takmışlardır? Yanıtını hemen vereyim: Türklüğe ve değerlerine” “kilit” vurmak için. Türkiye’ye ilk geldiklerinde, Diyarbakır’a gidip tavaf ettikleri, Çerkezler vb. konusunda ve bize “kimliğimizi öğretmek “ için yapılan araştırmaları finanse ettikleri, bir takım aydınlara burslar. Paralar verdikleri aynı nedenle! Ve de, kurulması düşünülen İstinaf Mahkemelerinin ilk binasının Diyarbakır’da yapılması için fon vermeleri de caba! 

MİLLİYETÇİLİK VE ÖMER SEYFETTIN 

Murat Belge’nin “milliyetçiliğe” saldırıları devam ediyor. Sonuncusu; “Milliyetçilik ve İdam”! “Milliyetçilik ve futbolu” yazdılar, “refiki şefikleri” .Hasan Cemal’i bile, Türk-Yunan maçı dolaysıyla , “günü birlik” milliyetçi oldu diye, eleştirdiler. Bakalım n sırada neler var; :Belge, ”milliyetçilik ve Seks” konusunda da yazacak mı? 

MİLLİYETÇİLİK VE ÖMER SEYFETTİN 

Belge daha önce, Gençliğimizin “ milliyetçilik idolü” ,ünlü öykü yazarı, rahmetli Öner Seyfettin’e “faşist” diye saldırdı. Daha önce de, Öner Seyfettin’in “ Faşizan” olduğu konusunda, koca bir makale yazan. Selim İleri’nin n izinden! . 

Evet; Ömer Seyfettin ve öyküleri, kuşağımıza, milliyetçilik, vatanseverlik aşılayanlardandır… Keşke bugünün gençleri bazı “hükmet” adamları da şer de, bu öyküleri okusalar! Mesela s, “Pembe İmcili Kaftan” öyküsünü - Iran Şahı İsmail'e, Osmanlı elçisi olarak giden Muhsin Çelebinin öyküsünü, Şah, onu huzurunda kasten ayakta tutunca, onurlu Muhsin Çelebi kendi parsıyla satın aldığı paha biçilmez, Pembe incili kaftanı yere serer ve üzerine bağdaş kurar Şaha hitap eder… Sonra da, kaftanı yerde bırakıp , , giderken de, ”Şah’ın “Kaftanınızı unuttunuz” demesi üzerine, “, Osmanlı elçisini oturtacak yarı olmayan Şah’a bu kaftan bağışım olsun” der ve arkasına bakmadan, temana etmeden dönüp çıkıp gider! ...Ve bir de, “ “Diyet” öyküsü var: kemdi kolunu kesip diyeti alana, “Al kolunu ver diyetimi” diyen yiğidin hikâyesi... Bu öyküleri, şimdi, AB ve ABD kapılarında, ayakta, şefaat ve icazet bekleyenlere ithaf olunur
Yayın Tarihi : 6 Nisan 2007 Cuma 15:50:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?