15
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Ucuz Kahramanlık – Pahalı Bedel


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki Gazze Gazası -Gaziliği daha çok tartışılacağa benzer. Genel Kanı Erdoğan’ın, Şimon Peres’in, hiddetli sözlerine ve “moderator” İgnatiüs’ün terbiyesizliğine kızması, infial göstermesi haklıydı, ama yöntemi "devlet adamlığına" pek yakışmadı. Eski Başbakanlarımız böyle bir durumla karşılasalar durumda ne yaparlardı? Önce, böyle bir açık tartışma panelini önermezler ve davet edilseler katılmazlardı. Zira bir taraftan çok hassas bir konuda, hem arabuluculuğa talip olacaksınız, hem de, müzakerelerde kapılar arkasında olabilecekleri – şiddetli tartışmaları- hatta kapıyı vurup müzakereleri terk etmeyi böyle dünya âlem önünde aleniyete vuracaksınız! Olmadı! Çünkü evvela, böylelikle, "arabuluculuk" yapmanız imkânı ortadan kalkmış oldu! Oysa diplomatik “monşerlik” teamülünde o kapalı kapılar arkasında, muhataplarınızla, küfürleşseniz bile, müzakerelere avdet mümkün olur! Ya şimdi!

Önceki, Başbakanlar ne yaparlardı? Emimim; mesela, rahmetli Nihat Erim, gereken tepkileri, devlet adamlığı, Süleyman Demirel de bilge ağır başlılığıyla –hepsi de "üslubu beyanlarıyla" muhakkak gösterirlerdi. Ve yakından tanıdığım, yumuşak başlı Bülent Ecevit de kıpkırmızı olur, mükemmel İngilizcesiyle muhataplarının ağzının payını verirdi… Tabii, böyle “düzmece” bir panele katılsalardı!

VE İLK FATURA

Demirel “bunun faturasını çıkarırlar” dedi Ve işte ilk fatura, “Davos Gazası” sonucu, Ermenilerden geldi… Ermenistan, ABD ve AB’deki havanın lehlerine döndüğünü ve özellikle Amerikan Kongresinde “Soykırım Tasarısının” geçmesini şimdiye kadar engelleyen Yahudi Lobisi artık engellemesin, çekeceğini anladı ve dikleniyor!

Ermenistan Devlet Başkanı Serge Sarkisyan, Zürich’te, Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan Erivan ‘da, iyi orkestra edilmiş beyanlarda bulundular. Ezcümle; Türkiye ile diplomatik ilişkilerin ve olası sonuçlarının; mesela aradaki kapının açılmasının 1915 olayları hakkındaki, iddialarının, uluslararası alanda tanınmasına yönelik çabalarını hiçbir biçimde durdurmayacaklarını- açıkça ifade ettiler!

Devlet Başkanı Sarkisyan; “Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kurulması soykırımın unutulması anlamına gelmez. Bizler ülke çıkarlarını belirli amaç için rafa kaldıramayız' …Ankara ile ilişkiler ‘ön koşulsuz! Normalleşmesi' gerekir! Ermenistan'la sorunların çözümünün Türkiye'nin de yararına olur”

ANLAMI

Bunların anlamı şu: Soykırımı yaptığınızı kabul edin, kapıları açın ama biz, hiç karşılığını vermeden, araz ve tazminat taleplerimizi ısrarla, sürdüreceğiz.

Bizim, Türkiye aleyhindeki en ufak haberi manşetlere çıkaran bazı gazetelerin ve özür dileyici liboşların, kedi pisliğini örtercesine, görmezlikten geldikleri bu mevsuk haber ve özellikle Sergosyan'ın “Ermenistan çıkarlarının belirli amaçlar için 'kurban’ edilemeyeceği” demesi, Türkiye’nin milli çıkarlarını, kendilerince ‘mâlum’ amaçlar için harcamaya hazır, Sayın Abdullah Gül’e ve Babacan efendiye, saygıyla duyurulur!

Bizde bu kafa, onlarda bu küstahlık oldukça…

ALTAN’A ÖDÜL

Çetin Altan TC Kültür Bakanlığı’nın (‘Balanın’ okuyun), “2008 Kültür ve Sanat Büyük ödülüne” layık görülmüş ve ödülü Altan’a Başbakan Erdoğan, Aya İrini’de, bizzat vermiş… Hangi “kültür”, hangi “sanat”? Mülahazat hanesi açık!

Ama merak ediyorum: “Nobel Ödülünden” vazgeçtim, Ermeni soykırımı konusunda, mücadele verenlere, mesela Bilal Şimşir’e, Yusuf Hacaloğlu’na, Doğu Perinçek’e, Atatürkçü İlhan Selçuk’a ve Türk Dünyasının kahramanlarından Mustafa Özbek'e kim ödül verecek? Maalesef, bizim taraf, Ölü verir de, ödül vermez! Başbakan ödülleri bizzat verir mi? Verirse, nerede verir? Silivri Cezaevi salonlarında mı?

HATIRLATMA

İkinci Cumhuriyetçilerin babası Çetin Altan’a hak ettiği asıl ”ödülü” Rahmetli Hamit Fendoğlu vermişti – Ankara’da, Meclis salonunda! Hatırlayanlar –hatırlamayanlara anlatsınlar!*****

Yayın Tarihi : 5 Şubat 2009 Perşembe 00:14:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?