3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Uzatma Yılları

Gene bir yılımız bitiyor… 2011’de yeni bir yıl başlayacak. Eski, kaybettiğimiz yılları
kâh hasret, kâh acıyla, hatırlarken ve “keşkeklerle” hayıflanırken, geleceği -2011 yılını- umutlar, fakat daha fazla endişelerle karşılıyorum. Zamanlarım, “deldi geçti”… Zaman kimseyi beklemiyor, -bu dünyada, pek az zamanım kaldı- “uzatmaları oynuyorum.”

Tuhaf, ölümden korkmuyorum ama vatanım için beslediğim, umutların gerçekleşmesini, göremeden, öleceğim -gözüm arkada kalacak- diye, üzülüyorum… Eğer, umutlarım gerçekleseydi, huzur içinde ölebilirdim. Artık umutlar öteki tarafta! Allahın takdiri: Artık, fazla vaktim yok! …Namık Kemal’in dediği gibi “Yazılsın kabir taşıma; vatan mezun- ben mahzun”!

Bu yıl da, “Yılbaşı”, adet yerini olsun diye, sokaklarda Taksim Meydanında, Nişantaşı’nda, Ankara’da, ülkenin her yanında, televizyonlarda, coşkuyla, “kutlanacak” - ama bunlar sanal olacak. Çünkü açık söylemeli; hepimiz, geçen yılın –yılların- acı olaylarını, bir türlü çözülemeyen sorunları, hatırlayarak, yenı yılı da endişe hatta korularla, bekliyoruz!

Geçmişi biz hatırlamazsak unutmaya çalışsak. Sevaplarımızdan az olan hatalarımızı tarihin çöp kutusuna atabilsek ve geleceğe umutla baksak çok daha iyi olacak, ama yapamıyoruz işte! Her ülkenin tarih dolaplarında, “iskeletler” vardır. Ancak bizdeki şeamet –mahşer süvarileri bunları hortlatmaktan zevk alıyorlar. Tarihten ibret almak iyi de, bu organize bir “sektöre” dönüşürse… O acı olaylara takılıp kalırsak, İngiltere’nin “Demir Leydisi” Margaret Thatcher’in dediği gibi, “önümüzü göçermeyiz”. Şimdi de, her konuda da böylesine bir bıçak sırtındayız...

“Atlantik ötesinden" bir yılbaşı vaazı : “Her gün bir kere daha cenneti kazanmalı”. Nerede; adamları sayesinde, cennetimiz cehenneme dönüyor!

Yeni yıl yazılarında adet edinmişimdir, hep İngiliz roman yazarı Charles Dickens’in “İki Şehrin Öyküsü” romanının, Fransız İhtilalinin, başlangıç yıllarını anlatan bölümü: “Zamanların en iyisi idi… zamanların en kötüsüydü… Bilgelik çağı idi… Budalalıklar çağı idi… İnanç dönemiydi… Kuşkular dönemiydi… Aydınlık mevsimiydi… Karanlıklar mevsimiydi… Umutların baharıydı. Umutsuzluğun kışıydı…-önümüzde her şey vardı- önümüzde hiç bir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk-hepimiz aksi yöne gidiyorduk”…

Her ülkeye, her çağda, her yeni yılda, uyan bu sözler, Türkiye’nin, yeni yıla girerkenki halini tasvir ediyor!

Bilmiyorum, dünyada ülkemiz kadar korkuları büyük- sorunları kördüğüm olmuş, bu kadar, huzursuz- gergin başka bir ülke var mı? Olaysız, baskınsız, tutuklamasız, kazasız belasız gün geçmiyor. İnsanlarımzı tutuklanıyorlar ve aylarca ceza evlerinde yatmaktalar…”Cenneti kazanmak” mı dediniz; bizim cehennemimiz, her gün ortaya atılan “dinleme” “gizli tanık” fesatlarıyla , “Korku İmparatorluğu”! İnsanlarımız, ceza evlerinde ve sonu gelmeyecek davalardan tutukluklar- yargılanıyorlar! Gazeteleri okuyunca Televizyonlarda, ahkâm kesenleri dinledikçe, içimiz kararıyor!... Dizilere bakıyoruz: onlarda da, öfke – şiddet hâkim!

Siyaset alanında da, öyle! Her Allahın günü, Muhalefetle, İktidar arasındaki tartışmalarda hiddet ve şiddet var… Bu, “bitmez –hazin- Senfoninin” açış anahtarını, Başbakan Erdoğan verdi: Her konuşmasında öfkeli, şiddetli. Hükümetin başı böyle olunca, muhalefet liderleri de, o seviyeye inmek zorunda kalıyorlar! Kısacası ülkedeki bugünkü gerginliğin, huzursuzluğun “lideri” Erdoğan! İstiklal marşımızı, tarihimize, kültürümüze, mal olmuş mısraları, muhalefete çatmakta kullanıyor!

Hatırlayabildiğim kadar, hiç bir Başbakan, Erdoğan gibi olmamıştı!…Önce ülkemin terbiyesi bozuldu.

Ben de, bunları yazmakla, içinizi kararttım. Umut vermeliyim. Türk tarihinde, karanlık günler olmuş. Ancak sonra, milletimiz, aydınlığa çıkmıştır.

Bu karışık duygular ve düşüncelerle, siz okuyucularımın ve özellikle, Silivri’de, Hasdal’da, ailelerinden uzak, yatan, kardeşlerimin, yeni yıllarını kutlarım. Nasıl bir “kutlama” olacaksa! Ama gene de her şeyin, vatanımız ve onlar işin daha iyi olmasını temenni ediyorum. “Aydınlık günleri”, ben göremezsem de, siz görürsünüz, İnşallah! ***

Yayın Tarihi : 1 Ocak 2011 Cumartesi 00:53:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gönül Aydemir IP: 88.235.238.xxx Tarih : 1.01.2011 23:55:21

Çok Değerli Büyüğüm, Çok az zamanınızın kaldığını ileri sürmüşsünüz,yılbaşı günü bizi  üzdünüz.Ben Atatürk'ün ışığında aydınlanmış Türkiye'nin İran,Malezya olacağını sanmıyorum,çok acı çekeriz ama,geriye dönüşe inanmıyorum.Biz kadınlar buna izin vermeyiz,hiç kuşkunuz olmasın.


gonul-aydemir@hotmail.com IP: 85.102.80.xxx Tarih : 1.01.2011 12:38:25

Değerli Büyüğüm,Yeni yılınızı kutlar;sevdikleriniz ile sağlıklı,mutlu bir yıl geçirmenizi,Mustafa Kemal Atatürk'ten aldığınız ışıkla bizleri aydınlatmayı sürdürmenizi dilerim.