31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Van'da son deprem

Sevgili okuyucularım, bir süredir rahatsızım. Yaşımın fiziki aksaklıklarından başka ve daha fazla ülkemin şu sıradaki durumu beni çok sarsıyor... Doktorlarım bir süre istirahat etmemi tavsiye ettiler. Ben de bugün siz okuyucularımdan bir süre izin isteyeceğim bayramdan sonra buluşmak üzere! Fakat gazeteleri okumamak, televizyonlara bakmamak mümkün mü? Bazı haberleri gördükçe kan başıma çıkıyor. Son bir haber gene beni sarstı...

Genelkurmay, Erdoğan’ın talimatıyla Van’ın Özalp ilçesinde bulunan Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası’nın tabelasındaki adı kaldırmış!..  Bu kışlanın adı, yöredeki halkı, bölücüleri, PKK’yı rahatsız ediyormuş!.. Kışlanın yeni adı Şehit Astsubay Erkan Durukan olmuş...

Mustafa Muğlalı Paşa 1943 yılında koyun hırsızlığı yapan ve herhalde bölücülerin ağababaları olan 33 eşkıyayı kurşuna dizdirmişti. Adı onları hep rahatsız etti!.. 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti’nin bölge oyları için ilk icraatından biri Şeyh Sait’in torunu Abdülmelik’i yaşını büyülterek milletvekili yapmak ve sonra da Mustafa Muğlalı Paşa’yı “idam” istemiyle tutuklamak ve yargılatmak oldu!..
Hem Paşa’nın suçu katmerliydi (!) Menemen’de “şeriat” diye ayaklanıp Yedeksubay Kubilay’ın başını kesen Derviş Mehmed’i ve müritlerini muhakeme eden divanıharbin reisi idi. Netice: Paşa kahrından öldü... Ama gene de bazılarının Mustafa Muğlalı Paşa’ya kinleri hiç mi hiç sönmedi...

Başbakan Erdoğan kışladan Paşa’nın adının kaldırılması için talimat vermişti... Şimdi yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel o emri yerine getirmiş oluyor!.. Ordunun onuru pahasına kendilerini tebrik ederim. Sivil otoriteye saygısından dolayı Paşa Hasdal’a, orada tutuklu bulunan silah arkadaşlarını ziyarete gitmiş!.. Oradaki arkadaşlarıyla ne konuştuğunu ve yüzlerine nasıl bakabildiğini merak ediyorum...

***

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ağustos 2010’da düzenlediği mitingde kışlanın adının değiştirilmesini talep etmişti. Atatürk’ün partisinden de böyle bir talep gelmiş olması çok anlamlıdır...

Asıl PKK ile mücadele edilirken, müzakere uğruna devletin, daha doğrusu hasbelkader devleti temsil eden iktidarın bu hareketi eşkıya tarafından elbette taviz kabul edilecektir...

Kılıçdaroğlu’na tavsiye ederim: Tunceli’de, Dersim ayaklanmasının başı Seyit Rıza’yı aklamak için harekete geçsin ve oradaki heykeline bir de çelenk koysun!..
Sevgili okuyucularım, bu yazımla sizden bir süre için izin istiyorum. Çok yakında, Allahın inayetiyle buluşmak üzere!

***

İyi bayramlar dilerim.

Yayın Tarihi : 5 Kasım 2011 Cumartesi 09:48:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
özdemirin kardeşi fitil osman IP: 78.171.239.xxx Tarih : 9.11.2011 16:51:27

Doğanın yaratacağı depremler hiçbir zaman son olmayacaktır ama, milletimizin temennisi pekakanın gelecekte de yaratacağı depremlerin artık sona ermesidir !


K. Mükremin BARUT IP: 85.104.147.xxx Tarih : 5.11.2011 22:19:33

"Mustafa Muğlalı Paşa 1943 yılında koyun hırsızlığı yapan ve herhalde bölücülerin ağababaları olan 33 eşkıyayı kurşuna dizdirmişti." Cümlelere bakar mısınız. Bu nasıl bir kin? Daha vahimi; bunlar hasta ve yaşlı bir adamın edeceği laflar mı?

Sayın okuyucular. Kurşuna dizilenler kaçakçı köylülerdir. Siyaset ile alakaları yoktur. Hatta içlrtinde bir kadındır ve sınırda bırakılmıştır. 32. kişi ise yaralı olarak kurtulmuş ve olayın sonradan duyulmasını sağlamıştır.  

Muğlalı paşayı aklama adına; "bölücülerin ağababaları olan 33 eşkıyayı.." gibi asılsız bir yakıştırmayla, yalan söylemek vicdani mi?

Olayın olduğu tarihte; Özalp Kaymakamı Hilmi Tuncel bir kısım köylülerle kaçakçılık işlerine bulaşmış idi. Özalp Jandarma Kumandanı yüzbaşı ve Hudut Tabur Kumandanı binbaşı kaymakamla iş birliği içindeydiler.

Arkasını derin devlete dayayan bu çete, sınırın öte tarafında, İran'da, yaşayan ve Mihemede Mısto adlı bir ağanın 2000 baş koyununu çalmışlardı. Mıstonun karşı misilleme yapması ile başlayan olaylarda, içeriden işbirlikçi aranmış, bir arzuhalcinin asılsız ihbarı ile bu 33 köylü kurban seçilmişti. Yalaşananlar 35 kişidir. İki kişi askerden izinle geldiklerinden, karakoldayken bırakılmışlardır.

Devamını yazmaya gerek yok. Artık internetten her bilgiye ulaşılabiliyor. Dileyen detayları ile okuyabilir.

Ama benim üzüldüğüm şey; devlet geleneğinden gelen sayın yazarın, mahkeme edilmeden kurşunu dizilen insanlar ile ilgili düşünceleri. Bu düşünceler özünde; devleti, kanunu ve nizamı red ediyor.

Erdem üstadım, eminim yazım sansür edilecektir. Ama ne olur siz ve Kent Hebere değerli katkıları olan muhterem eşiniz, internette Muğlalı paşa ve 33 Kürt köylüsünün gerçek hikayesine ulaşın.

K. S. Saygılarımla :.

K. Mükremin BARUT