18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

“Vehbi’nin Kerrakkesi”

Bugünkü yazıma iki alıntıyla başlamak istiyorum… Birisi, Siyasetçilere ve de herkese öğüt: “Hiç bir zaman, fevri davranmayın, sonu iyi olmaz ”… İkincisi; Akademyaya, aydınlara dair: “ Diplomatların görevi düşmanları saldırmaya gerek olmadığını ikna etmek; askerlerin görevi, bu çabalara rağmen bu saldırılar olunca ülkeyi savunmak; akademisyenlerin - liberal aydınların da işleri, olup bitenlerden sonra, diplomatların ve askerlerin ‘hatalarının’ düşmanları haklı kıldığı hususunda, fildişi kulelerinden (kürsü ve köşelerinden ) ahkâm kesmektir.”

Birinci alıntı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve tavırlarına denk düşüyor: Erdoğan, kızdıkça, fevri konuşuyor, sola sağa, her kesime saldırıyor ve açıklar veriyor! Hiç temenni etmem- korkarım, ama sonunda öfkesi içinde boğulacak! Muhalefet için, en doğru taktik onu öfkelendirmek!

Önceki günlerde yaşananlar, TBMM’de peygamber benzetmesinden dolayı olanlar üzerine Başbakanın çıkışları, son örnekler…

VEHBİNİN KERRAKESİ

“Gördünüz mü Vehbi’nin kerrakesini” diye bir söz vardır… “Kerrake” bir nevi cübbe…Vehbi “ases”- yani mahalle bekçisi; mahallenin namusu ona emanet… Fakat bir gün şeytana uymuş mahallede bir kadını “ziyarete” gitmiş! Evi mahalleliler tarafından basılınca, Vehbi, kaçarken “kerrakeyi” orada unutmuş… O gün, bugün gerçekler ortaya çıkınca ,“Gördünüz mü Vehbi’nin Kerrakesini?”denir

Teşbihte hata olmaz; Erdoğan son fevri çıkışlarıyla, söyledikleri ve söyleyemedikleriyle, içinin, Ordu konusunda, ne kadar dolu olduğunu, imadan öte ifade etmiş oldu!

Önce, TBMM’deki yumruklaşma olaylarını tetikleyen, eşi Emine Hanımefendinin, başı türbanlı olduğu için, GATA’ YA, Nejat Uygur'u, ziyarete gidemediği şikâyeti… TBMM’deki kavgadan sonra, asabına hâkim olamadan söylediği şu sözler: “Gerekli olanlara, gereken yerlere söyledim… Yaşadığım başka şeyler de var… Söyleyecek çok daha şeyler var ama Ağlatırsam ülke kaldıramaz… Ben ülkemde gerilim istemiyorum. Belki sonra kaleme alacağım.”

Erdoğan’ın içi “İmam hatip lisesi” mezunu olduğu için, Üniversiteye alınmamış olmasından dolayı da doluymuş!

Sayın Başbakan’dan rica ederim; Konuşun- içinizi dökün. Bunları anılarınıza bırakmayın… Ordudan şikâyetlerinizi, açıkça söyleyin ve Başbakan olarak, gerekenleri yapın! Konuşulmadık anlaşılmadık ne kaldı ki? Ama böyle, imalı- cinaslı konuşmalar, muğlâk ifadeler, ülkede gerilimi, büsbütün arttırıyor! Konuşun ki, “Vehbi’nin kerrakesinin” nerede olduğu da anlaşılsın!

TÜRBAN- BAŞÖRTÜSÜ

“Türban” saptırıldı… TSK’nin “türbana” karşı çıkmasının, Ordunun, geleneksel başörtüsüne karşı çıktığı iddiasına –kasten- dönüştürüldü…

Geçen akşam eski MHP milletvekili Dr. Nesrin Ünal, bu konuya açıklık getirdi; Kısacası, kendisi başörtüsüyle GATA’ya başka mekânlara gitmiş, kimse engel olmamış… Ama, Sayın Doktor Ünal, Milletvekili seçilince, kurallara düzene uymak için, Merve Kavakçı gibi şov yapmamış Genel kurula,“kerrakesi- türbanıyla” gelmemiş! Diyor ki: "Başörtüsünün simgesi olmaz. Başını örten herkesin inandığı için başını örttüğünü düşünüyorum.” Simge olan Türban başka – geleneksel başörtüsü başka! İşin aslı, faslı, kısacası, “Vehbi’nin Kerrakesi” de bu!

GENE BIR SUBAY!

Gelelim güncel olaylara ve gerçeklere! Yandaş gazeteler, manşetlerinde haber veriyorlar: “Andıçcı Albay tutuklandı… İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nın işaret fişeğinin atıldığı Erzincan soruşturması ve Ergenekon kapsamında gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Albay Gençoğlu savcılığın itirazı üzerine dün tutuklandı.” Maalesef ilk akla gelen “kimin savcısı”?

Hatırlatalım; Sayın Albay Erzincan'da "İsmailağa Cemaatini" soruşturmuş ve bu, hemen Cemil Çiçek’in tepkisini çekmişti!

Hani, asker kişiler, Sivil yargıya tabi olmayacaklardı? …

Sözde aydınlara: sormalıyım: Ergenekon'daki, açık hukuk ihlalleri, telefon ve ortam dinlemeleri hususunda nedene suskunsunuz? Kürtlerin haklarını Ermenilerin Haklarını vb. savunursunuz, “diplomatların ve askerlerin ‘hatalarının’ düşmanları haklı kıldığını” söyleyip durursunuz da “Türklerin haklarını” neden hiç savunmazsınız… Ve Tekel işçilerinin, hal ve hakları hususunda neden pek yazmaz konuşmazsınız?

Ben söyleyeyim: Çünkü sizler “kerrakeleri”, her alanda, özellikle Orduya düşmanlığınızdan belli, ‘ampulden” ışık alan, “aydınlarsınız”! ***
 

Yayın Tarihi : 5 Şubat 2010 Cuma 11:49:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?