20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Vurun Komutanlara!

Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral İlhamı Erdil’in mahkemede sanık sandalyesindeki fotoğrafını görünce içim kan ağladı. Diğer Komutanların, yüksek rütbeli subayların da yolsuzluk iddiaları, biri bır arkasından gelirken ,son derecede üzülüyorum..Ama görüyorum kı bazıları, ya sansasyon merakında ya kuyruk acısından, ellerini ovuşturarak , seviniyorlar . Aramızdaki fark da bu! Mesela Nazlı Ilıcak hanım , Komutanlar yargılanıyor diye sevincinden neredeyse şıkır, şıkır oynayacak. Babası Muammer Çavuşoglu,. 27 Mayıs darbesinden nasibini almıştı. Yassıada’da aynı koğuşta bulunduk; çok saygın bir kişi idi. Ordusuna asla düşman olmamıştı. Ama kızının kini, nedense, dinmiyor. Şimdi de bu kini kusması için fırsat doğdu!

KAPI AÇILINCA

Şimdi, Komutanlara karşı açık sürek avı mevsimi açılmışa benzer. Bütün asker düşmanlarına ve Orduyu amaçlarına engel görenlere gün doğmuştur; Bazılarının da kuyruk acıları var ve şimdi bu kinleri ,bu son yolsuzluk iddiaları vesilesiyle harekete geçirmek zamanı geldi. Şimdi açılan kapıdan Komutanlara karşı , yolsuzluk iddiaları ve yargısız infaz furyası başlayacak!
Benim endişelerimin, üzüntümün sebebi, bugüne kadar ülkemizin en saygın kurumu olan TSK’ne, bence kasten, gölge düşürülmek istenmesi. ! İsterseniz evham deyin, ama şu sırada, Ora amirallere, Orgenerallere karşı açılan davalar –ve bu davalara bır kısım medyada tutuklan alkışlar, bana özellikle şu bağlamda, Ordu karşıtlığının , bilinçli olarak alevlendirildiği ve bazı Komutanlardan onurlu duruşlarının öcünün alınmak istendiği izlenimini veriyor.
Yanlış anlaşılmasın; ben bu iddiaların ve ihbarların örtbas edilmesinden yana değilim. Örtbas edilselerdi, dedikoduları Orduya daha fazla zarar verirdi. Genelkurmay Başkanı dava aşılmasına izin vermekle doğruyu yapmıştır Gerçekler ortaya çıkmalı- Paşalar ve subaylar, ve Eger hakikaten suçlu iseler cezalandırılmalıdırlar . Ancak - iş böylesine ayaklara düşürülmeden ve Fransızların dediği gibi -bütün oranları muhafaza etmek koşuluyla …Sonra , sanıklar (bu kelimeyi söylemek de bana ağır r geliyor ) inşallah, aklanınca izleri, atılan haksız çamurlar nasıl silinecek, onurları nasıl onarılacak?

Benim bu konuda kişisel bır anım da var; Cumhuriyetin ilk yıllarında Bahriye Vekili “Topçu” Ihsan (Eryavuz) Yüce Divan’da yargılanmış ve ağır hapse mahkum edilmiş ve bu cezayı çekmişti. Ihsan Bey asker kökenli idi ama Bakan olduğunda asker değildi ,TBMM üyesiydi ve İstiklal Mahkemesinde yargıçlık yapmıştı. Babamın da yakın arkadaşıydı. Bence İsmet Paşa ile olan kişisel ihtilafları yüzünden, siyasi bır komploya kurban olmuştu…Tıpkı Rahmetli Muğlalı Mustafa Paşa’nın 1950’den sonra Güneydoğu oylarına kurban edilmesi yargılanması hatta idam cezasına mahkum edilmesi gibi…

Ihsan Beyi hapisten çıktıktan sonra yakından tanıdım ; mert dürüst bır insandı. Hasbelkader eşi Nuriye Hanımefendi de kendisi de benim kollarımda öldü. Son sözleri “Ben masumdum” oldu!

SON SÖZ

Türk Siyasi Kuvvetleriyle ilgili olaylar, sıradan başka kuruluşlarla ilgili olaylarla kıyas edilebilecek olaylar değildir; Türk Silahlı Kuvvetleri TC’nin son emniyet sigortasıdır. Eger saygınlığına gölge düşerse- bu sigorta gevşetilir. Bunu kasten yapmak isteyenler de vardır.
Sonuç olarak Nasrettin Hocanın hikayesinde olduğu gibi, “ fareler sakalın üzerinden geçmeye çalışıyorlar. Ama bu yüzden, bir fare geçti diye sakalımızı kesecek değiliz Asıl- o kanalizasyon farelerini itlaf etmek, lazım!

TSK Hepimizin Ordusu ve Onuru!

NOT – Fehmi Koru Emin Çölaşan’ın Yedek subay Asteğmen Kübilay’ın Menemen’de 23 Aralık 1930’da Derviş Mehmet ve avenesi yobazlar tarafından şehit edilmesini, bu olayın yıldönümünde anmasına “takılmış”. Haberi olsum-haberleri olsun , bizler ellerimiz kalem tuttukça bu meşum olayı ve şehit Kübilay’ı hep inancımızın timsali olarak- hep anacağız.

Yayın Tarihi : 23 Aralık 2004 Perşembe 14:51:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Bekir Akkaya IP: 81.213.253.xxx Tarih : 25.12.2004 05:01:04
Emin Çölaşanla ilgili son yazıyı Sayın Altemur Kılıç yanlış anlamış gibime geldi. Ben o yazıyı şöyle okudum. Üst üste dört yıldır aynı yazı ve aynı kelimelerle yazılacağını bir gün öncesinden Fehmi Koru değil, Taha Kıvanç haber vermiş. Burada takıntı Kubilay değil, sadece yazının her yıl tekrarlanışı. Belki de ben yanlış anladım...Saygılar ve iyi çalışmalar... Bir Okurunuz...