19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Ya Herrü Ya Merrü!

“Ya Herrü, ya merrü” ; yapılacak bir işten önce fazla bir seçeneğin kalmaması durumunda söylenen, Kürtçe olduğunu tahmin ettiğim, ya gelir ya gider, anlamındaki söz...

Öteden beri itiyadımdır, özellikle vatanımla ilgili bir olayla -sorunla- karşılaşınca, önce “Atatürk yaşasaydı ne yapardı?” diye düşünürüm... Sonra da geçmişteki -tarihimizdeki- benzer bir olayla kıyaslar ve ileride insanlar, tarihçiler bu olayı, bu sorunu nasıl değerlendirecekler diye zihin egzersizleri yaparım!
Son zamanlarda, bu “zihin egzersizini” çok yapıyorum! Kısacası, genellikle Mustafa Kemal Atatürk’ü ve gerçek “devlet adamlarını” çok arıyorum, yokluklarını hissediyorum.

Geçmişteki olaylarla kıyaslayınca, bunlardan da umutlanıyorum. “Türkün kaderi” bu... Hep düşmanlarla çevrilmişiz ve galiba da, büyük millet olmanın gereği veya bedeli, içimizdeki sayıları çok hainlerin de katkılarıyla, “bitirilme” durumuna düşürülmüşüz... Ancak, sonunda Turgut Özakman’ın deyimiyle “dibe vurduktan sonra, çıldırmış” , kurtulmuşuz! Hep, güçlü komutanların -liderlerin- öncülüğünde! İşte, şimdi de “zaman” öylesine bir zaman...

GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN NOKTA

Arslan Bulut ne doğru özetlemiş; “Türkiye’de güç odakları arasındaki çatışma, artık geri dönüşü olmayan boyutlara ulaştı. İki taraftan biri diğerini tasfiye edecek” !
Mesela, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi bütün seçenekler umutlar yitirildiğinde “Kaybedeceğimiz ne var; ya herrü ya merrü!”

Önceki yazımda Türkiye’nin bir “şeytan üçgeni girdabında, yutulmakta olduğunu” yazmıştım... Aynen öyle! Ancak, gene geçmişteki olayların sonunda kurtuluşumuzu hatırlayarak, umudumu kaybetmiyorum... Fakat ileride tarihçilerin bu dönem hakkında yazabileceklerini düşünerek, dehşete kapılıyor utanıyorum. T.C. Ordusu içerideki ve dışarıdaki düşmanlar tarafından bitirilirse, bu döneme muhakkak ki “Gaflet ve İhanet Dönemi” diyeceklerdir... En iyi niyetli olanlar, bu Cumhuriyetin geçmişteki başarılarını, menkıbelerini, belki hatırlayacaklar, yazık oldu diyeceklerdir... Ve bu dönemin kalıntıları, Atatürk’ün Anıtkabiri, arkeoloji müzesi, hitabeleri de Göktürk veya Hitit yazıtları olarak duvarlarda kalacak!
Ankara ne olur, bilemem ama ya TBMM?

Osmanlı Mebusan Meclisi’ni ve mekânını şimdi kim hatırlıyor ki?

KÖRDÜĞÜMÜ

Olaylar düğüm olmuştu, son “ortaya çıkarılanlardan” sonra büsbütün kördüğüm
oldu.

Bazı, iyi niyetli arkadaşlarımız, şimdi gerçekten Genelkurmay’da böyle planlar yapılmışsa “felaket” diyorlar ve hemen sorumluların “katli vaciptir” hükmünü veriyorlar. Ama em doğrusunu biri yazmış, “Böyle bir plan varsa da kötü, yoksa da kötü.”

Velhasıl durum -olay- hukuk, etik boyutlarını, diğer son olaylar ve iddialar konusunda olduğu gibi, çoktan aştı. Düğümler koskoca bir “kördüğüm” yumağı; değerlendirmek için Hazreti Süleyman’ın feraseti, kesmek için Büyük İskender’in kılıcı gerek! Ve gene, Atatürk yaşasaydı O ne yapardı? diye düşünmek gerek.

NOT: Bu yazı, TSK’nın, belgenin Genelkurmay belgesi olmadığını belirten açıklamasından önce yazılmıştı. Ben komplocuların değil, Ordumun sesine inanırım. Ordu düşmanları muhakkak dudak bükecekler! Ne var ki, asli görevlerinden biri “T.C.’yi kollamak ve korumak” olan Genelkurmay’da “şimdiki açık tehdit ve tehlikeler” karşısında, ihtimal hesaplarının yapılmış olması mümkün ve meşrudur...

Durum siyasetçilere bırakılamayacak kadar vahim! Ancak, dün yazdığım gibi bu “planın” şu sırada ortalığa düşürülmesi de, komplocuların ortalığı büsbütün karıştırmak için bir “önleyici vuruşları” olabilir!

Şimdi bu konuyu tahkik edip, gerekeni yapacağını söyleyen Başbakan Erdoğan’ın, kesin bir açıklama yapması gerek!

 

Yayın Tarihi : 16 Haziran 2009 Salı 13:40:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Turan IP: 88.231.66.xxx Tarih : 17.06.2009 00:04:35

Orta Asya'dan göçlerinden itibaren, bu günkü ANADOLU'DA  yerleşimlerini sağlayan Türklerin hakimiyetini, geçen binlerce yıl içinde hiçbir kuvvet  yıkamadı.Türkler, manevi birliklerini sağlamak için, İslâmiyet din ve felsefesini kabul etti.Dini, dili ve ırkı ayrı olan bütün halklar  -şeref duyarak-  "Osmanlı-TürkDevletinin" himayesinde yaşamaktan mutluluk duydular.Türk Devletinin devamını sağlamak için, onbinlerce şehit verilenKurtuluş Savaşı sonrası, bugünkü CUMHURİYET TÜRKİYESİ  var oldu.Malum kişilerin bugünkü durumları ve maksatları şunlardır:

1) Halkın inançlarıyla oynayarak ülkeyi bölmek..,

2) Etnik ayrılık ve ortamlar yaratarak, ülkeyi bölmek..,

3)Beyaz eşya dağıtarak, kendi menfaatine oy avcılığı yapmak uğruna,

ülkeyi bölmek..


ElSalud IP: 88.242.250.xxx Tarih : 16.06.2009 19:32:19

Sayın Kılıç, Türk insanı hala tarihini yeterince okumadığından gerçek düşmanlarını ayırt etmekte zorlanmaktadır. Hatta bu özürü nedeniyle, bizzat düşmanları tarafından kolayca manüple edilebilmektedir.İkinci Dünya savaşından bu yana ABD ve İngiltere'nin Dünya'nın dört bir yanındaki ülkelerde kendi çıkarlarını kollayacak yönetimleri iş başına getirmek ve finanse etmek üzere örtülü faaliyetlerde bulundukları bilinen bir gerçektir. 1990'lı yıllarda İtalyan Solunun iktidar şansını azaltmak amacıyla ülke genelinde başlatılan ve sol partilere yüklenen terör olaylarının arkasında İtalyan Gladyosunun bulunduğunun  ve terör olaylarında kullanılan patlayıcıların da ABD ve İngiltere'nin İtalya'ya yönelik örtülü faaliyetleri kapsamında bu ülkede zulalanan silah depolarından çıktığı anlaşıldığında, Avrupa ülkelerinin pek çoğu gizli servislerinin iplerini biraz çekerek arşivlerini incelemeye başlamıştı. Bu araştırmaların sonrasında tarafsız ülke İsviçre ve hiç bir pakta üye olmayan Norveç'de bile güya sosyalistlerin iktidarına engel olmak amacıyla ABD ve İngiltere'nin çıkarlarını korumak üzere bu ülkelerce eğitilen ve silahlandırılan gereğinde düşünmeksizin onlar için direniş ve sabotajlar yapacak yerli paramiliter güçlerin oluşturulduğu ortaya çıkmıştır. Bu güçlerin pek çok ülkede farklı etnik kökenden gelen ya da inaçlarını sosyal hayatlarında da yaşatmak isteyen fanatiklerden seçildiği de bilinen bir gerçektir. Bu kişilerin görev olarak üstlenecekleri eylemlerde kullanacakları silah ve patlayıcılar da ABD ve İngiltere tarafından ülkenin farklı alanlarında zulalandığı görülmüştür.  Silah drepolarına, taçık arazi  veya ormanlık alanların yanı sıra bir kliselerin bodrumunda da rastlanabilmiştir.

Türkiye coğrafi konumu ve yer altı zenginlikleriyle ABD ve İngiltere'nin göz ardı edemeyeceği bir ülkedir. Bu nedenledir ki, sadece Cumhuriyet döneminde 25 defa devletimize başkaldıran etnik bir grup silahlı mücadeleyi bırakmamakta direnmekte ve kendi inanç felsefelerine aykırı buldukları Cumhuriyetimizi geriye götürmek isteyen diğer bir grupta siyasete entegre olmanın avantajıyla sinsi sinsi amacına ulaşma gayretindedir. Türk insanının göz bebeği ise kendi içinden çıkan ve gerektiğinde ülkesini korumak üzere düşünmeden canını verebilen er ve subaylarından oluşan Türk Silahlı Kuvvetleridir. İnsanımızda her zaman en zor koşulda bile olsa ordularının, geçmişte olduğu gibi ülkelerini kimseye teslim etmeyeceği inancı hakimdir. Ancak II. Dünya savaşına katılmadığımız için her kurtuluş tarihinin kan dökülerek yazıldığı gerçeğini hatırlamakta zorlanıyoruz. Sadece son 50-60 yılda dünyanın dört bir yanında yaşanan kanlı entrikalara ve bölgesel savaşlara baktığımızda; kanla yazdığımız bir kurtuluş tarihimizi tekrar yazmak zorunda kalmamak için Şanlı Ordumuza güvenelim ve destek verelim.