3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Ya Zafer Ya Hiç!

Brüksel’deki AB zirvesi, beklenilen –beni de beklediğim “tarihi” kararını verdi; Türkiye ile ucu açık katılım müzakerelerine , 3 Ekim 2005’te başlanacak.
Avrupa Sevdalıları, Brüksel-Bizans Çocukları bir süredir,z irvede bir Müzakere Tarihi almanın yeter, hatta büyük başarı olacağı hususunda kamuoyunu şartlandırıyor, tam anlamıyla “ölümü gösterip sıtmaya alıştırıyorlardı.”
Şimdi bu karar üzerine zafer çığlıkları atıyorlar. Bu netice üzerine Borsa doruğa vardı. Bu “başarıya” kim karşı çıkabilir. Gün uğursuzların!

Malum medya tarafından pompalanmakta olan bu coşku o kadar abartılacak ki, bir önceki yazımda söylediğim gibi; Kırmızı beyaz ,ay yıldızlı Türk bayraklarını naftaline ,İstiklal marşımızı klasikler arasında koleksiyonlara konur,  yerlerine mavi- beyaz 25 yıldızlı AB bayraklarıyla sokaklar donatılır, okul çocuklarına an, AB’nin Beethoven senfonisi öğretilir ve sabahları “ Avrupalıyım” andı söyletilirse hiç şaşmayım.

ERDOĞAN’IN BAŞARISI

“Yiğitlere” hakları vermeli ; Gerek Başbakan gerekse Dışişleri Bakanı bu neticeyi almak için büyük bir mücadele verdiler.Bazı maddelere mesele Kıbrıs konusunda direndiler…Başbakanın “masadan kalkmak” tehdidi etkili oldu…CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Ankara’dan uyarısı da elini kuvvetlendirdi. Avrupalılar Türkiye’yi oltalarının ucundan kaçırmayı, göze alamadılar!.

Bu, Erdoğan’ın meşhur deyimiyle, bir “kazan kazan” durumuydu…Eğer bır noktada masadan kalksaydı, Ankara’ya “kahraman” olarak dönecekti.Şimdi de meydan muharebesi kazanmış bir “ kahraman” olarak dönecek. Ayrıntılarla ,gerçeklerle bu “zaferin” nasıl bir zafer olduğu hususunda kafalarınız yormayın. Artık onu bağlasanız duramaz Çankaya’ya kadar yolu var…Ne var ki şu da var; “Ankara Kriterlerini” unutmuştur!

Eger masadan kalkmış olsaydı gerçekten büyük bir “risk” almış olacaktı Şimdi , özellikle, Kıbrıs Rumlarını tanımak konusunda, Yalım Eralp’ın “diplomatik cambazlık” dediği kelime oyunlarıyla ,muvazaa neticesinde oluşturulan maddeyi kabullenmekle aldığı “risk”in onu ve iktidarını , uzun vadede bile değil 3 Ekime kadar olan sürede rahatsız edeceğe benzer. Zira Erdoğan kelime oyunlardan arındırılarak söylemek gerekirse, aslında AB’ye Rum yönetimini tanıyacağı sözünü vermiştir. Zaten, Rum lideri Papadopulos ta bunu böyle anladığını söylüyor. Zafer coşkusu dinince gerçekler gittikçe ortaya çıkacak!

PİRÜS ZAFERİ

Kayıtlara geçsin için yazıyorum; Bu “zafer” kayıpları kazançlarından çok daha ağır olacak bir “Pirüs Zaferidir, ve aslında Avrupalıların zaferidir ve Türkiye’yi kapanlarına sıkıştırmışlardır. Eger millet uyanmazsa,
TC nin “yavaş ölümü” on –onbeş hatta yirmi yıl sürecek sürüngenlikte olacak!

“Tarihi kararla”, on, onbeş, hatta yirmi yıllık, “ Müzakere sürecinde”, Erdoğan’ın dediği gibi ,sadece “çok zor ve engebeli” bir döneme girmekle
e kalmıyoruz; AB‘nın kapanına düştük. Bu çıkılması güç kapanda önce taramalarla, sonra da müktesebatını, kurallarını değerlerini kökünden değiştirmeye çalışacaklar ve somunda TC Milli Üniter devletine uyum yaslarının yaptığından fazla zarar verecekler. Bu aslinde, müzakere olmayacak- İtiraz hakkımız yok. Müzakerelerin sonu hala “açık”, sonunda da üyeliğimiz garanti değil.

Müzakereler her an kesilebilir ve en sonunda da ,referandumlarla veto edilebiliriz. “İmtiyazlı ortaklık” sözü ortadan kaldırıldı ama müzakereler kesilirse Avrupa’ya bir yerlerinden “iliştirilmemiz” hala gündemde. Bu süreçte uğrayacağımız zararlar da caba!

Hem on onbeş yılda Türklüğüm kaderi hangi Avrupa’da, hangi Avrupalılara emanet edilecek, bu kadere Türkiye’de hangi iktidar sahip çıkacak?

Son yıllarda Verhaugenler vb., her gün bizi, bir böyle bir öyle söyledikleriyle , canımızdan bezdirmişlerdi; şimdi bu Çin işkencesi daha ağır dozlarda devam edecek. Ayrıca bu süreçte Kürt konusunu, Ege Konusunu Azınlıklar Konusunu Ermeni konusunu da önümüze getirecekler ve Kürt bölücüleri- Ermeniler bütün emellerine AB şemsiyesi altında daha kolay ulaşacaklar:

Bu uzun süreç –taramalar ve 31 bölümündekilerin, Türkiye Hukukuna na ve yönetimine uydurulması büyük bir bürokrasi organizasyonunu gerektiriyor. Bu bürokrasiyi konuşlandırmak için Anıtkabirin yerine Ankara’nın- Bakanlıkların tepesine yeni bır Düyun-u Umumiye binası inşa edilebilir. Osmanlının son döneminde ülke o binadan kontrol edilmiş, yönetilmişti. . AB’ciler, o modelden yararlanabilirler!

Bu arada küçücük bir soru bütün bu taramaları ve gereken reformları ,biz kendimiz, başımızda Avrupalı “müfettişler” olmada, kendimiz yapamaz mıydık? O kadar aciz miyiz?

FAYDALARI

Brüksel günlerinin, “şovunun” bır faydası oldu; Önce orada kümelenen Brüksel Çocuklarının, yalakaların, gafillikten çok öte ne kadar iğrenç ve ihanet içinde oldukları, gerçekleri nasıl , göz göre göre , saptırdıkları da , AB nın Avrupalıların ne kadar güvenilemez oldukları da ekranlara yansıdı……Tabii anlayabilenlere!

Bazı konularda en haklı davaların “ davasını” sürdürmek güç oluyor. Şimdi ,bu neticenin üzerine oturanlar keyiflensinler… Biz, kendi inançlarımızın doğrultusunda,- hamdolsun ki , dim dik ayaktayız..dogru bildiğiniz yolda mücadelemize devam edeceğiz ! “Haklı çıktım” diye yazmıştım, şimdi Müzakere Tarihi Zaferi üzerine kanaatimi değiştirmedim; aksine şimdi gene “Haklı Çıktım” ; ve göreceksiniz ki sonunda da gene haklı çıkaracağım
“Haklı çıktım” diye yazmıştım, şimdi Müzakere Tarihi Zaferi üzerine kanaatimi değiştirmedim; aksine şimdi gene “Haklı Çıktım” ; bu yazımı da geçen yazılarını hatırlayarak okuyun.!

AVRUPA MACERAMIZ

Bu neticenin, “Türkiye”nin 41 Yıllık Avrupa macerasında , önemli,olumlu bir merhale olduğu da söyleniyor. Türkiye’nin “Avrupa Macerası” 41 yıllık bır serüven değil..1071’de Malazgirt’te başlayan, 1354’te Süleyman Paşanın Gelibolu da Avrupa’ya çıkması, sonra Avrupa’da 1638’de , Viyana kapılarına kadar devam eden, Avrupalı olmak emeli uğrunda, “Kızıl elma” için şerefli bir yolculuktu. Avrupalıların şuurlarının altında ve şimdi de güncel sebeplerle “Türkler geliyor” diye korkuyorlar. Böylesine bir şerefli ve anlamlı yolculuğa tuzak kuruluyor; her şeyden önce bunu idrak edelim.

Yayın Tarihi : 18 Aralık 2004 Cumartesi 19:56:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?