20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Yalan Dünya

Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, meğer önceki gün Alanya’da imiş... Gazetecilerle yaptığı bu “sohbet kahvaltısında”, özellikle Yargıtay 9. Ağır Ceza Dairesi’nin, tutuklama süresi ve bazı tutukluların salıverilmesi hükmü konusundaki soruları cevaplandırmış!

Ben de Alanya’da mukim, naçizane bir gazeteci-yazarım, fakat haberim olmadı, davet edilmedim. Sebebi mâlum... Davet edilmiş olsaydım giderdim, çünkü Sayın Arınç’a yüz be yüz soracağım “yalaka-çanaka” olmayan çok şey vardı. Tesadüf bu ya, ben o gün eşimle birlikte, Atatürkçü Düşünce Derneği Alanya Şubesi toplantısına katıldım... Mutlu oldum!

Tabii, bu iki toplantıda da başlıca konu, “tutuklamaların salıvermeleri” . ADD toplantısında infial, Arınç “kahvaltısında” ise “tevil” !

Sayın Arınç, hele şükür, hiç olmazsa Yargıtay 9. Dairesi’nin kararını tenkit etmiş, “Tutuklama sürelerinin uzunluğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırıdır... Çünkü, geciken adalet, adalet değildir” diyor, fakat Adalet Bakanı Sadullah Ergin gibi suçu “davaları uzattıkları” için hemen Yargıtay’a, yargıçlara atıyor. Yargıtay’ın, “YARSAV ağzıyla” konuştuğunu, siyaset yaptığını söylüyor.

Sayın Arınç, “kasaba avukatlığından” siyasete atılmış ve maalesef sözlerine hukuk adamı olarak başlıyor, “hukuk ihlallerini” kabul ediyorsa da hemen sonra, “politikacı” ağzıyla “tevil” ediyor!

Sorarlar; AKP, neredeyse 9 yıldır iktidar. Sayın Arınç, birkaç yıl TBMM Başkanlığı yaptı, şimdi de Başbakan Yardımcısı... Başbakan Erdoğan, yardımcıları, Adalet Bakanları, yargıdaki davaların “tutuklulukların” uzamasını “adaletin gecikmesini” kısaca adaletsizlikleri görmediler mi... Gördülerse neden bunca yıl gerekenleri, “reformları” yapmadılar? Yaptıkları “reform” HSYK’nın yapısını ve terkibini değiştirmek ve yargıyı da “bizim-sizin” diye bölmek! Yargıyı hızlandırmak için Yargıtay’ın, yargıçların “insani” gücü yetmiyorsa, daha fazla savcı, yargıç personeli, teçhizatı, güçlü bilgisayarları, sekiz yıl boyunca neden temin etmediler? İdare, bütçe, “üstünlük”, onlarda değil mi? “Geciken adalet, adalet değilse”, “Adalet Mülkün Temeli” ise başka konulardan çok daha öncelikli, “gizli” değil, “açık” gündem bu olmalıydı. Şimdi vurmasınlar “abalılara”!

İSTİNAF MAHKEMELERİ

Şimdi buldukları ve yapıştıkları çare “istinaf” yani, “eyalet” mahkemeleri, “eyalet sisteminin”, “demokratik özerkliğin” alt yapısı! Başbakan bu mahkemeler konusundaki çalışmaların “son safhada” olduğunu söylüyor... Adalet Bakanı ve yardımcıları ABD’ye Federal, yani ‘Eyalet Sistemi’ konusunda kurs görmeye gitmişler... Bu çalışmalar, aslında, ‘istinaf mahkemeleri’ binalarının AB fonlarıyla, inşaatı ile başlamıştı. Galiba da binalar hazır, münasip savcı ve yargıçları bekliyor!...

Sormalı; AB, bu fonları neden temin eder, neden bu mahkemelerin kurulmasını ister? İster, çünkü “dostumuz kurtarıcımız(!)” Avrupa Birliği, yıllardır “demokratik özerklik-eyalet sistemi” kurulmasına çalışır! Sayın Erdoğan, Sayın Arınç bunu fark etmezler ve “istinaf mahkemelerinin” Türkiye’yi “iki dilli hayat” gibi böleceğinin farkında değiller mi?

APO’NUN FERYADI

Acı olmasaydı, çok gülünç bir durum; “İmralı mahkûmu” daha doğrusu, internetli-televizyonlu İmralı konuğu Apo, feryat ediyor. Hizbullahçıların tahliyesine, serte tepki gösteriyor; “katilleri, canileri, vahşice cinayet işleyenleri bırakıyorlar ve halaylarla, kutlama havasında karşılanıyorlar” diye!.. Güler misiniz, ağlar mısınız? Binlerce kişinin katili söylüyor bunları! Yadırganmıyor, çünkü “o konuk” şimdi, TC Devletinin eşit muhatabı. Ama “Sayın” Apo, “muhatabı” TC Hükümetini, “Kürt hareketi” PKK’yı, siyasal İslam’la, Hizbullah’la bitirmek istemekle” suçluyor! Tam, pazarlık yapılırken, hiç olur mu böyle oyunbozanlık?

Aklıma, dudaklarıma, bazı şarkıların sözleri geliyor; “Olur mu, böyle şey olur mu?”, “Yalan dünya”, “Kadere bak” ve de “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?” ***

 

Yayın Tarihi : 11 Ocak 2011 Salı 00:08:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?