23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz

Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle, benim yazacağım hiçbir yazı, aslında klasik, beylik ve adet yerini bulsun, diye yazılmış olamaz…. Cumhuriyet’le, yaşıt, ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yamacında yetişmiş, O’nu tanmış ve düşüncelerini iliklerinde his edecek kadar özümsemiş bir kişi olarak, bu bayram vesilesiyle de yazacağım yazılar, gerçek düşünce ve hislerimi yansıtacaktır.

Mustafa Kemal başka devlet kurucular, bağımsızlık önderleri, kanun koyucular ve siyaset-devlet bilgeleri nevi’nden klasik bir lider değildi; bütün bu vasıfları şahsında toplamış, engin vizyon sahibi ve nev’i şahsına münhasır, olağanüstü bir insan, bir “fenomendi” idi…

28 Ekim 1923 gecesi, Çankaya’da yakın arkadaşlarına “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz beyler!” diyen adamdı O!

Bugün “resmi tarih” dedikleri bu gerçek olayları , bugünkü rahat koltuk ve köşelerinden, sözde “sivil” ,fakat kendi düzmece tarih anlayışlarıyla değiştirmek isteyenler asıl , o günün şartları ve hala Saltanat’tan –Hilafetten medet umanlar karşısındaki bu kararlılığın ruhunu anlamalıdırlar.

Atatürk’ün ölümünden 67 yıl sonra, hala milleti tarafından sevilip aynı sıcaklıkla anılmasının sebebi de ,eseri kadar, düşüncelerinin de canlı kalmış olmasıdır. O’ nun sadece devlet dairelerinde kanun zoruyla değil, evlerde, kahvelerde, iş yerlerinde, duvarlardaki resimlerini yadırgayanlar, AB kriterlerine aykırı bulanlar, bu olguyu ve “ Kemalizmi” yanı Atatürkçü Düşünce'yi anlayamamış olanlardır. Eğer Atatürk’ün resmi olmayan bir ev veya iş yeri görürseniz, bilin ki, sahipleri Cumhuriyet ve laiklik karşıtlarıdır.

HER KONUDA MUSTAFA KEMAL

Mustafa Kemal’in her döneme her mevsime ve her tehlikeye, her muhtemel tehdide karşı uyarıları vardır. Cumhuriyetin ın “ilelebet payidar olacağı“ inancı da, bunlardan biridir. Bu Cumhuriyeti Gençliğe ve Ordusuna emanet etmiş olmasının sebebi de budur. “İlerde dahi kendi amaçlarını yabancıların emelleriyle tevhit etmiş olabilecek iktidar sahiplerine” karşı uyarısı da bugüne denk düşüyor.!

Şimdi, Cumhuriyet’in kuruluşundan 82 yıl, O’nun ölümünden 67 yıl sonra içimizden çatlak seslerin çıkmış olmasını nasıl izah etmeli?… O’na ters düştükleri, inanmadıkları, her konuşmalarından ve yazılarından belli olduğu halde, henüz cesaret edemedikleri için, Atatürk'e ve Atatürkçülüğe söz rüşveti verenlere sormak gerekiyor: Bu gibiler O’ nun yabancıların nasihat ve tavsiyelerine göre hareket etmenin bağımsız bir millete yakışmayacağı gibi sözlerini ve 23 Ekim 1930’daki şu sözlerini, acaba hiç söylenmemiş mi farz ediyorlar?

“Türkiye bir maymun değildir. Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak ne de Batılılaşacaktır… O sadece özleşecektir” Atatürk’ün, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak hedefini AB Kriterlerine uymak sayanlara hatırlatılır! Bazılarının gönüllerinde yatan O’nun Anıtkabir’ini yıkmaktır. Ama buna şimdi cesaret edemezler, fakat,O’nun sözlerini ve uyarırlarını sanki söylenmemiş farz etmek ve umursamamakla, ANITKABİRİ ve kitabelerini de Hitit kalıntıları gibi, arkeolojik bir yapıya çevirmektir asıl gizli emelleri!..

İKİ FATIH

Önceki gün, bir yakınımın cenazesi için Fatih Camii'ne gittim. Yıllar var ki oraya gitmemiştim. Oradaki ortam ve manzaralar, kara çarşaflı vb. kadınlar, çember sakallı takkeli yobazlar işgal etmiş oraları… Daha önceleri, bundan on-onbeş yıl önce, ne o camiin avlusu ne de Fatih semti böyle değildi… Ne oldu, ne olduk da, böyle oldu? Cumhuriyetin 82 yıldönümünde Istan bul’un göbeğinde Ortaçağ manzaraları; dehşete düştüm, acaba bu mücadeleyi kayıp mı ettik diye düşündüm… Fakat hayır; dik durmalıyız ve Mustafa Kemal’in çağdaşlaşma mücadelesini kendi milli çıkar ve değerlerimize göre, yılmadan sürdürmeliyiz.. Ve de ant içmeliyiz; Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet asla, 2. Cumhuriyet veya “Kürt-Türk Demokratik Cumhuriyet”i ve Hilafet Devleti olmayacak,”ilelebet payidar olacaktır” diye!

Yayın Tarihi : 28 Ekim 2005 Cuma 12:24:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?