Yılanların Öcü!

“Darbe” mi dediniz? “Darbe” işte böyle olur. Başta Hava Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Orgeneral Özden Örnek ve l. Ordu, eski Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, ceman 50 kişi gözaltına alındı.

Kendi ordularından düşman ordularından fazla korkanlar, zafer çığlıkları atıyorlar… Biz bu elim manzara ve polislerin komutanları tutuklama görüntüleri karşısında, kahrımızdan karalar bağlıyoruz; İhanetin, alçaklığın, aramızdaki doldurulamaz uçurumun, özetidir bu!

EŞİ GÖRÜLMEDİ

Herhalde dünya tarihinde eşi, ancak Hitler Almanya’sında, “Generaller gecesinde” Sovyet Rusya’da, Stalin’in “ Halk” Mahkemelerinde ve Türkiye’de de, 1960’da, bütün dengeleri alt üst eden ve bugünkü musibetlerin de kaynağı olan 27 Mayıs gerçek darbesinde görüldü…

MASAL

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “olağan şüphelilerin” tutuklandıklarını, Madrit’de bir konuşma yaparken, senaryo icabı, eline tutuşturulan nottan öğrenmiş! …Bu da, gene iyi ayarlanmış bir “mizansen”. Erdoğan: “Yargı istedi – yürütme yaptı… Yargını işine karışamayız “diyor! Böyle büyük bir operasyon yapılacak da, Başbakanın talimatı olmasa da, haberi olmayacak; hiç mümkün mü? Müsaadeleriyle, benim “Mevlevi Külahıma” anlatsınlar! Kendilerinin “Ergenekon fahri savcısı” olduğu mâlum “Erzurum-Erzincan ekseni” de, mâlumdan malum …

Tutuklamaları duyduğumda “bunları, şu sırada kasten yapıyorlar – yarayı kanasın diye kaşıyorlar. Genelkurmayı, askerleri, kasten tahrik ediyorlar” diye düşümdüm!

NORMALLEŞEME

Mâlum Bülent Arınç ve “tecrübeli" yalakalar- Cengiz Çandar ve Hasan Cemal
““Türkiye, sancılı ve sıkıntılı da olsa, demokrasi ve hukuk yolunda, normalleşme süreci yaşıyor” dediler. Cemal daha da açıkladı: “Son defa 28 Şubat’la başladı bu süreç. Post modern darbe ile Erbakan hükümeti devrildi, partisi kapatıldı, Tayyip Erdoğan, hapse atıldı… Çünkü birkaç yıl sonra, 2002 yılı Kasım ayı başında Erdoğan’ın partisi tek başına sandıktan çıktı, hükümet oldu…İnanamadılar, allak bullak oldular”. Dogru “TC Allak bullak” oldu ve olmakta berdevam! Buna karşı en büyük engel de TSK! Ve işte devrimlere karşı da “devrim” operasyonu!

Bu adamlar “normalleşme” diyorlar ama aslında, Türkiye hiç bu ama kadar “anormalleşmemişti”!

Doğru: TSK ve cümle Atatürkçüler AKP’nin iktidarı “demokrasi tramvayı dolusu oylarla” ele geçirmesinden hiç hoşnut olmadık ve haklı çıktık. Anayasa Mahkemesi de, AKP'nin, “laikliğe karşı oylamaların odağı” olduğunu hükme bağladı! …

Şimdiki gelişmeler, “Ergenekon Davalarının” uzantısı; Erdoğan’ın “milletin iradesi” dediği “iktidarını” yerleştirmeye ve bunun karşısındaki güçleri bertaraf etmeye çalışıyor. Cemaatlerin desteğiyle! Son “Generaller-Subaylar” operasyonu da bu planın en önemli parçası!

OLAMAZLAR OLURKEN

Son yıllarda “olamaz – yapılamaz- yapamazlar” dedik durduk: Ama Mustafa Kemal’in “Bir gün dahi“ diye öngördükleri aynen, oldu-oluyor! “Yapılamaz” denileri yapmaktalar! Mustafa Kemal’den Onun Cumhuriyetinden, Türk Ordusundan intikamlarını alıyorlar… Arınç isterse “tu “ desin, bu son olanlar Türk Ordusuna “baskındır! … Arkadan herhalde muvazzaf Orgeneral Saldıray Berk'i de tutuklamaya kalkışacaklar! O zaman Baskın tamam mı olacak? Hayır, baskınlar sürecek! Anayasaya baskın başta!

“Bu gidiş kötü” sözü, artık hafif hatta anlamsız. Kaldı ki bu “gidişin” sonu felakettir!Eğer uyanmazsak, Atatürk Cumhuriyetinin sonudur! O kadar kesin!

Ruhat Mengi “aklınızı saklayın aman kaçmasın” diyor… Bunun için de. Olayları hukuk vb tartışmalarıyla perdelemek, “şeytani” ayrıntılarıyla uğraşmak milletçe aklımızı kaçırmamıza yol açar.

Artık hadiseyi dalgalandırmaya da artık gerek yok; bütün safhalar aşıldı ve “bıçak” Orduya – Cumhuriyetin omurgasına dayatıldı.

Bu durumda, “yargıya saygı “ –“devlet adamlığı adabı” filan, artık anlamsız kalıyor.

Ben şahsen bir Türk milliyetçisi vatandaş- yedek ve çağdışı bırakılmış yedek üsteğmen- olarak bu son olayları kaldıramıyorum… Türk milleti de, Aziz Nesin’in dediği gibi, “aptal değilse, kaldıramaz… Türk Ordusunun mensupları da, kaldıramaz! Özellikle Genelkurmay Başkanının da “kaldırmaması” gerekir. Daha fazla tahribatın önlenmesi için, gerekenin daha fazla vakit kaybedilmeden, ayrıntılar içinde boğulmadan, yapılması gerekiyor!.. O kadar kesin!***