18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Yumurta ve Tekme

Gençlere ne oluyor? İngiltere’de, İtalya’da eğitim şartlarından, Üniversite harçlarının arttırılmasından şikâyetçiler. Sokaklara döküldüler. Yunanistan’da ve başka ülkelerde de, gençler ayakta ve her yerde polisle çatışıyorlar… Türkiye’de gençlerimiz, sokaklarda eylem yapıyor, siyasilere yumurta atıyor, karşılığında tekme ve biber gazı yiyorlar… Bu “dünya çapında” ayaklanmaların zemini “küreselleşme” olabilir – sâri olabilir- ama hiç kuşkusuz. Her ülkede, eş zamanda, aynı olayların cereyan etmesinde, ”anında” iletişimin, internetin ve televizyonun büyük rolü var… Yani, tarzı ve boyutları, tasvip edilemese de, kaçınılmaz, evrensel bir durum.

Başka ülkelerde, gençlerin eylem yapmalarının sebepleri sloganlarından, pankartlarından mâlum 1968 Mayısında Paris’te başlayan gençlik hareketlerinin, gerekçesi de başta aynıydı – sonra, tahriklerle, dallandı budaklandı, bütün dünyaya sirayet etti… Amerika’da 1969’da, ”Woodstock” festivalinde de “cinsel özgürlük” taleplerini tetikledi, o sıraları ünlü müzikalinin tema şarkısında, “Bırakın, güneş ışığı içeriye girsin” diye, seks konusunda, sözde özgürlüğü, fakat aslında, aşırı müsamahakârlığa yol açtı.

Bizde, son günlerde gençlerin, protesto eylemeleri yapmalarını gerektiren birçok faktör var… En başta ülkenin huzursuz ortamı, toplumun bütün kesimler hallerinden şikâyetçi; her kesimin, İktidarın, duyarsız kaldığı, yerine getirmediği talepleri var…

“Ergenekon” kapsamında, telefon dinlemelerinin, bitip tükenmeyen iddiaların, aramaların, fesat ve iftiraların, tutuklamaların yarattığı karanlık bir iklim! Ve AKP iktidarına karşı, gittikçe artan sivil direnç! Başbakanın, her konuşmasındaki, “hiddet ve öfke”, topluma sirayet ediyor, genel zıtlaşmaya yol açıyor… Siz, Başbakan konuşurken, “bindirilmiş” kıtaların , “konserve” alkışlarına bakmayın, toplum rahatsız, bütün Türkiye gergin… Gençler de. Bu iklim ve ortamda, seslerini duyurmak istiyorlar!... Genel ortam böyle olunca, ülkeyi, kendi amaçları için karıştırmak isteyen, “mutat” provokatörlere fırsat çıktı… PKK hiç bu ortamdan yararlanmak istemez mi?

Bu durumun siyaset bilimciler, sosyologlar ve asıl, politikacılar tarafından, doğru – objektif olarak tahlil ve teşhis edilmesi - meşru talep ve huzursuzlukları olan gençleri, “provokatörlerden” ayırmak gerekiyor.

Asıl ayıraç noktası, belki de, Dolmabahçe’de Başbakan Erdoğan Rektörlerle konuşurken, kendilerini de duyurmak isteyen gençlere, polislerin, Başbakanın talimatıyla olmasa da, bilgisi tahtında, gösterdikleri “orantısız” tepki… Oradaki, polis çizmesi altındaki genç kız imajı, hafızalardan kolay silinemeyecek, iktidarı sarsacak ve bundan sonraki eylemlere de odak olacak.

Erdoğan, ne derse desin, bu sahneler, AKP’nin olumsuz hanesine kazınmıştır. 1960’da aynı sahneler, zamanın iktidarının devrilmesine yol açtı…

Son tahlilde, Gençlerin Bakanlara, Başbakanlara, siyasetçilere, yumurta atmaları, polislerin tekme atmalarını mazur görülemeyeceği gibi, asla tasvip edilemez… Yumurta atmak yerine konuşmaları gerekirdi, ama konuşmalarına imkân, fırsat verilmedi, Başbakan, eğer toplantıya, gençlerin temsilcilerini davet etse ve dertlerini dinleseydi, tansiyon düşerdi… Ama Erdoğan hala öyle yapmıyor, aksine, gene öfkeyle konuşuyor, gençleri suçluyor!

BAHÇELİ’NİN TEŞHİSİ

Olaylara en doğru, soğukkanlı teşhisi, MHP Genel Başkanı Bahçeli yapıyor; "Üniversitelerde tırmanan, öğrenci olayları demokratik tepki mi başka bir organizasyon mu?" diye sorduktan sonra, bir takım insanların, 68'deki olaylara benzer olaylar çıkarmaya çalıştıklarına işaret ediyor. Ve Ülkücü gençleri, bu olaylara karışmamaları için ikaz ediyor… Buna rağmen faturayı milliyetçilere çıkaracaklar çok olur!

KİŞİSEL

1968 Mayısı öğrenci olayları patladığında, Paris’te görevliydim. CRS denilen, “çevik kuvvetin”, gençlere attığı “krimojen” bombalarının seslerini, Sorbon’dan uzak bir semtindeki evimizden duyuyorduk… Lisede öğrenci kızımız da, bütün önlemlerimize rağmen, öğrenciler arasına karışıyordu ve biz, her akşam, heyecanla, onun eve dönmesini bekliyorduk… CRS ‘in orantısız harekâtları zamanın Fransız hükümetine pahalıya mal olmuştu… Kriz, sonunda, De Gaulle’ün iradesiyle ve basiretiyle yatıştı!

Fransa’da 68 olaylarında kullanılan bir sembol aklıma geldi:
 
 

 

 

 

 

 
Yani, “gençsin - çeneni kapa”... Ama gençlerin çeneleri kolay, polis gücüyle, kapatılamıyor! ***

Yayın Tarihi : 11 Aralık 2010 Cumartesi 00:45:38
Güncelleme :11 Aralık 2010 Cumartesi 00:50:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?