25
Mayıs
2024
Cumartesi
MEDYA

'Esma Sultan' polemiği

İki Murat’ın Esma Sultan polemiği

Habertürk Gazetesi yazarı Murat Bardakçı’nın isim vermeden fakat unvanlar vererek, Boğaz turunda Esma Sultan’ın çapkınlık hikayesini anlattığını söylediği Taraf Gazetesi yazarı Murat Belge’yi eleştirmesi, iki yazar arasında tartışma konusu oldu.

Bardakçı "Belge, şehir tarihçiliği altında Esma Sultan’ı canavar yaptı" derken, Belge "Bardakçı’nın saldırısı siyasi nefret atmosferinden kaynaklanıyor" dedi.

TARİH yazarı Murat Bardakçı ile yazar Murat Belge’nin Osmanlı hanedanı tartışması bitmek bilmiyor. Murat Bardakçı’nın isim vermeden, Boğaz turunda Esma Sultan’ın seks fantezilerini anlattığını söylediği Taraf Gazetesi yazarı Murat Belge’yi eleştirmesi günlerdir tartışma konusu oldu. Bardakçı, "Şehir tarihçiliği bu mu?" diyerek eleştirdiği Belge’yi tanımlarken, "Hazret entelektüel, yazar, profesör, solcu, kültür adamı, filozof, edebiyatçı, taş plak üstadı, filozof, yakışıklı, aktivist, bilmem neredeki yurttaşlar derneğinin feşmekánı, İstanbul uzmanı, vesaire, vesaire, vesaire" diyerek alaycı bir üslup kullandı. Belge de birkaç gün sonra kaleme aldığı yazıda, "(...) ama ben bu ülkede yaşayan okur-yazarların (veya okumaz-yazmazların) birinci görevinin Osmanlı hanedanına ve uzantılarına finoluk yapmak olduğu kanısında değilim" diyerek ağır bir dille Bardakçı’yı eleştirdi. Murat Bardakçı’nın başlattığı polemiğe, dün Murat Belge ikinci yazısıyla cevap verdi. Belge, Bardakçı için "siyasi nefret atmosferinden destek alıyor" diyerek savunduğu değerleri geçersizleştirmek için saldırıldığını savundu.

Bardakçı ne dedi?

12 Mayıs 2009: Entelektüel, yazar, filolog, tarihçi, barışçı, kültür adamı, filozof, taş plak uzmanı ve daha nice unvanlara sahip olan üstad, Ortaköy’deki yalının sahibesi Esma Sultan’dan bahsederken "Gençlere düşkündü, kahvelerden topladığı gençleri saraya getirir, onlarla uzun uzun seks yapar, posaları çıktığında da çuvala koyup denize attırırdı" demiş. Bahsedilen kişi Birinci Abdülhamid’in kızı olan, 1848’de vefat eden ve Üçüncü Ahmed’in kızı "Büyük" Esma Sultan"dan ayırdedilebilmesi için tarihlere "Küçük Esma Sultan" diye geçen Osmanlı prensesidir. Küçük Esma Sultan, zamanına göre son derece renkli, hattá hızlı bir hayat sürmüştür. Sözünü esirgemez tavırları ve siyasetle de ilgilenmiş olması sebebiyle hakkında söylentiler çıkmış, hattá bu söylentiler Melek Hanım’ın 19’uncu yüzyıl sonlarında Amerika’da yayınladığı "Thirty Years in Harem" isimli kitabına da konu olmuştur. Ama, İstanbul meraklılarına bir padişah kızından bahsederken o sultanın tantanalı hayatını ve umursamazlığını anlatmak başka şeydir; "Kahvelerden topladığı gençleri uzun seks álemlerinde posalarını çıkardıktan sonra çuvallarla denize attırırdı" demek ve işi böylelikle bambaşka bir boyuta taşımak, çok başka bir şey... "Şehir tarihçiliği" adı altında yapılan bu iş, bir Osmanlı prensesini Roma İmparatoru Claudius’un hanımı Messalina benzeri bir canavar yaratmaya çalışmak gibisinden bir tuhaflıktan ibarettir.

Belge ne dedi?

15 Mayıs 2009, Murat Belge: Ben tabii bu saçma hikáyelere hiç inanmadım. Epey bir yıl önce bunlarla hafifçe dalga geçen bir yazı da yayımladım. Boğaz turlarında, vakit bulup bu hikáyeleri sığdırabilirsem, "hakkında böyle söylentiler çıkarmışlardı" dedikten sonra, bunların muhtemelen Ortadoğu kültüründe yetişmiş erkeklerin bilinçaltındaki "iktidar sahibi kadın" korkusunun dile gelmesi olduğunu söylerim. Ayrıca, benzerlerinin Bin Bir Gece Masalları’nda bulunduğunu, 19’uncu yüzyılda İstanbul’un halk edebiyatının popüler hikáyelerinden "Hançerli Hanım" hikáyelerinde de bunlarla örtüşen motifler olduğunu eklerim. Bunu hiçbir zaman inanılası bir hikáye olarak anlatmadım. Murat Bardakçı’nın "arkadaşı", zaten kendisi söylemiş, "turdan hatırında" başka bir şey kalmadığını. Bu "arkadaş"ın aktarımına güvenip kaleme sarılmadan önce, Bardakçı, bilginin doğruluğunu sağlamaya biraz daha özen gösterebilirdi. Esma Sultan üstüne, yaşadığı zamanlarda çıkmış bu efsanelere inanmanın Bardakçı’nın sunduğu tarzda bir "cinayet" olduğunu da düşünmüyorum.

16 Mayıs 2009, Murat Belge Böyle bir yazı yazan adamın "bir dayanağı olmalı" diyorum da bu bir "ilke", sonuç olarak. Dürüst olmakla, hattá "onurlu" olmakla ilgili bir şey. Murat Bardakçı’yı yazdıklarından, şöyle böyle, bilirim. Onun böyle bir yazı yazmasının ardında, "kanıt"tı, "dayanak"tı, böyle şeylerin söz konusu bile olmadığını anlayabiliyorum. Kişisel bir nefretten başka hiçbir şey yok orada. Bunun da bir çaresi, panzehiri filan bulunamaz. Bilemeyeceğim, akıl erdiremeyeceğim birtakım kişisel süreçlerle "doldu ve taştı", anlaşılan. Geçen gün, Türkiye’deki öncelikle siyasi bölünme ve kamplaşmadan, bunun yarattığı akıl ve mantık dışı nefret ortamından söz ediyordum. Murat Bardakçı bu "siyaset"in kısmen içindedir; örneğin Talat Paşa’nın defterini yayımlamaktan kendini alıkoyamaz, ama bununla "Ermeni iddialarının çürütüldüğü"nü de söyler ve içinden, Ermeni Kıyımı’nın doğru ve gerekli olduğuna inanır vb. ama bu saldırısında, onun motivasyonu sanırım "siyasi" değil, öncelikle kişisel. Ama, o "siyasi nefret" atmosferinden destek alıyor."






 

Hürriyet
Yayın Tarihi : 17 Mayıs 2009 Pazar 11:16:59
Güncelleme :17 Mayıs 2009 Pazar 11:30:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?