20
Mayıs
2024
Pazertesi
TURİZM

Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz

Milletin deniz kenarlarında fırında tavuk gibi kendini döndüre döndüre kızarttığı bir mevsimde ben muhakkak surette tersini yapmak zorunda olduğum içün, Türkiye’nin en güzel beş altı kasabasından biri olan Mudurnu’dayım.

Yer gök, köşe bucak Bodrum, Türkbükü, Eda Taşkızartma haberlerinden sonra Anadolumuzun güzel bir kasabası ne kadar ilginizi çeker bilemiyorum ama hava sıcaklığı gündüz 23, gece 15 derece, püfür püfür denirse işte tam öyle. (Sıcaktan hoşlanmayan bir tek ben değilimdir diye umarak, bari onların ilgisini çekeyim diye bilhassa belirttim) An itibarıyla gece yarısını 1 saat 40 dakika geçmiş durumda ve benim üzerimde hırka var. Öyle diyeyim.

Uzun zamandır yapmayı planladığımız gezimize nihayet üstün bir gecikme marifetiyle başlayabildik. Niyet Karadeniz’i baştan uca dolaşmak. Ekibimiz ben, Manita Bey ve İzmirlere kadar gidip düğünlerine alınmadığımız yeni evli güzeller güzeli çiftimiz Ömer ve Nurcan. (Allah tek yastıkta kocatsın...) Ayşe Arman’ın yaptığı Karadeniz gezisindeki gibi yakışıklı “prens ağbi” rehber arkadaşlar da daha sonra aramıza katılır mı bilemem. (Lütfen lütfen lütfen!)

Kafalarımıza “Mudurnu Frayd Çikın” ile kazınmış olan Mudurnu esasen harikulade bir yer. Her ne kadar ilçenin girişinde 8 metrelik bir tavuk heykeli varsa da (evet bildiğin tavuk!) kesinlikle tavuğundan daha çok tanınmayı hak eden bir yer. (Bir gün “memleketin komik heykelleri sergisi” açmazsam ne olayım..)

Kasaba, kıvrım kıvrım yemyeşil nefis bir vadinin içine kurulu. Betonun hakimiyetini henüz kuramamış. Görmeden insanın inanamayacağı güzellikte bir yer. Türkiye’nin bir zamanlar ne kadar güzel bir memleket olduğunun kanıtlarından biri.

Buraya üçüncü kez geliyorum, kışı hariç her mevsimini biliyorum ve her gelişimde açıklayamadığım bir ferahlama yaşıyorum. Belki ormanlardan gelen taze havasından, belki her seferinde tanıştığım güzel insanlarından dolayı seviyorum burayı. Memur olsaydım ve buraya tayinim çıksaydı çok uzun bir süre işimi büyük bir mutlulukla yapardım gibi geliyor. (Memur olmadığı halde “tayin hayalleri” kuran da bir benimdir herhalde...)

Görkemli nefis konakları var. Her biri, artık memlekette zerresi bile kalmayan müthiş bir yaşam zevkini ve sevincini yansıtıyor. İki üç gün evvel yazdığım “biz, bir zamanlar ev yapmasını biliyorduk” yazımın referansı olan binalardan söz ediyorum. Gerçek evlerden. İçinde yaşadığımız acıklı hücreler bütünlerinden değil yani.

Kaldığımız yer işte bu konaklardan biri. Hacı Şakirler Konağı. Müthiş bir sevgi ve tevazu ile ayağa kaldırılmış. Restore edeceğim diye buldozerle girilen, betonlanan yerlerden değil. Yüzyıllık döşemeler, kapılar, kulplar, tavanlar, merdivenler olduğu gibi bırakılmış. İnsanın üzerine gelmeyen, tersine mahcup bir şekilde kucaklayan bir bina. Yorgan yün, yatak kenarı elbette ki kanaviçe. Bahçe ayrı bir güzellik. Kahvaltıda hiçbir yerde yemediğim güzellikte bir gözleme. Salatalık iki adım ötede dalında. Ev sahibi aydın bir Mudurnulu Mehmet Cantürk. Muhteşem bir adam!

***


Gecenin ikisinde el ayak çekilmişken yazıyorum bu yazıyı. Odalardan tatlı tatlı uyuma sesleri geliyor.. Mışıldayanlar, kıpırdayanlar, horuldayanlar, mırıldananlar... Koca bir ailem varmış gibi mutlu hissediyorum.

Mutluluk buralarda. Güvenin bana. Gelin buralara.

(Hacı Şakirler Konağı 0374 421 38 56.)

Kenthaber notu:

Hacı Şakirler Konağı 155 yıllık ve 4 kuşak Hacı Şakirler Evi olarak anılmaktadır. Konağımızın mimari özelliklerinden yapan ustanın Bektaşi olduğu, konağı yaptıran Hacı Şakir Dede’nin Osmanlı Devletinin son döneminde Osmanlı Bankasında çalıştığı ve emekli olduktan sonrada ceviz ağacı ticareti yaptığı anlatılmaktadır. Ayrıca Hacı Şakir Dede’nin İstanbul Beyoğlu’nda bir ofisinin olduğu ve adına özel yapım İngiliz bir fötr şapka yaptırdığı daha doğrusu şapkası ile ünlü bir zat olduğu söylenmektedir. Oldukça entelektüel bir şahıs olan Hacı Şakir Dede’nin Londra’dan el yapımı bu özel şapkası konağımızın kıymetli eşyaları arasında teşhire sunulmuştur. Konağımızda zaman içersinde ipek böceği kozacılığı ve ipek üretiminin yapıldığı bu nedenle bahçesine dut ağaçlarının ekildiği biliniyor. Dut ağaçlarımız hala mevsiminde meyve vermektedir. Altı adet odası olan konağımızın geleneksel türk evi mimari karakterini yansıttığı görülmektedir. Restorasyonu bire bir aslının korunmasına özen gösterilmiştir. Üst kat odalarımız yazlık ev tarzında alt kat ise daha alçak tavanlı yoğun kış şartlarında uygun ısıtma amaçlı olarak yapılmıştır. Bahçemizde Ekolojik sebze üretimi yapılmakta ve konuklarımızın hem yetiştirme hem de mutfağında lezzetli yemeklerle beğenisine sunulmaktadır. Mudurnu ilçesinin en güzel evlerinden biri olan Hacı Şakirler Konağı Kültürel ve Doğal Mirası Koruma Derneği tarafından son derece harap bir şekilde alınarak restore edilmiş ve kültür mirasımıza geri kazandırılmıştır.
Konağımız aynı zamanda evden çıkan eski eşyalar ve çevreden toplanan eski eşyalarla zaman içersinde etnografik bir müze olarak teşhir edilir. Konakta, Eko-Yaşam Doğrultusunda doğaya en az zarar verecek şekilde hizmet verilmektedir. Bu amaçla eğitim ve seminer çalışmaları yapılabilmesi için eskiden evin ahırı olan girişteki bölümlerden biri cep sineması olarak düzenlenmiştir.

Mutlu Tönbekici - Vatan
Yayın Tarihi : 7 Eylül 2008 Pazar 12:56:12
Güncelleme :7 Eylül 2008 Pazar 13:42:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?