22
Mayıs
2024
Çarşamba
TURİZM

Alaçatı başarısı

Alaçatı, rumların dilindeki Alatzata köyünün küllerinden yaratılmış. Burada gizlenen güzelliğin farkına varan bir grup, özverili davranıp sabrederek bu şirin beldeyi dünyaya kabul ettirmişler. Darısı, her yere, her kese diyelim.

Alaçatı, Çeşmeye bağlı küçük bir belde. İzmir'e yaklaşık 70 km’lik bir mesafede. Dünya, bu küçük beldeyi windsurf nedeniyle belki de yerli turizmciden daha önce tanıdı. Ama şimdi artık her kes biliyor bu şirin yeri. Dünyada da, Türkiye’de de.

1850’li yıllardan önce bir bataklığın kenarındaki küçük bir köymüş Alaçatı. Sıtma dolayısıyla ölümler artınca devrin sadrazamına bildirilmiş olay. Sadrazam, bataklığı kurutmaları için adalardan Rum işçiler getirtip çalıştırmaları için emir vermiş. İşte o tarihten sonra Alaçatı’da hemen hemen yurdumuzdaki ilk yap-işlet-devret versiyonu bir hareket başlamış. Rumlar toprakları önce parayla işlemişler, maddi olanakları biraz fazlalaşınca da satın almaya başlamışlar. Alaçatı adını da kendi telafuzlarında Alatzata olarak söylemeye başlamışlar. Aslında, Alaca At’dan gelen bir isimmiş yöreye konulan ad. Şive değişince Alaca At, Alatzata’ya dönüşüp, söylene söylene Alaçatı şeklini almış. 

Bütün Ege kasabaları gibi, rum mimarisinden yansımalar yapıyor Alaçatı. Buradaki farklılık, kullanılan taştan. Balabanbaka köyündeki taş ocaklarından aldıkları açık renkli yumuşak taşları kullanmışlar yapılarında. Mesela, Ayvalık’ta olduğu gibi büyük görkemli yapılar yok burada. Hemen hepsi iki katlı yapılmış. Bahçeleri var. Gördüğüm kadarıyla evlerin içinde sarnıç veya kuyu yapmamışlar. Kuyular bahçelerde. Alt katlar mutlaka taş olarak yapılmış. Ben çok fazla göremedim üst katı ahşap olan bina ama kayıtlarda üst katların taş veya ahşap olarak yapıldığı yazılıyor. Bağcılık ve zeytincilik yapılmış rumlar varken. Sakız Ağacını da ilk onlar getirmişler. Dünyanın en kaliteli şarapları arasında Alaçatı bağlarından alınan şaraplar da varmış. Kuru üzüm de ihraç etmişler Çeşme Limanından. Çünkü toprağın altında asma için uygun olan kireç tabakası var. Çalışkan olmalarından ve uygun yerde uygun iş yapmalarından dolayı müreffeh bir hayat yaşamışlar Alaçatı’lı rumlar. 

1914 Yılında patlak veren Balkan Harbi dolayısıyla göç eden müslümanlar Alaçatı’ya gelip yerleşmişler. Fakat, zaman zaman buraları terk edip Anadolu’nun içlerine gitmek zorunda kalmışlar. Ama giderlerken gönülleri buralarda kalmış hep. Mübadele gerçekleşince de Anadolu’ya giden bir çok aile Alaçatı’ya geri dönmek isteyip dönmüşler. Mübadelede gelenlerle daha önce gelen Balkan muhacirleri yerleşip kaynaşmışlar en sonunda. Çok çalışkan insanlarmış ama ne yazık ki yanlış bir kararla tütün ekmişler bu topraklara. Çünkü geldikleri yerlerde o işi yapıyorlarmış. Fakat, ne toprak uygunmuş tütün için ne de iklim. Dolayısıyla rumların yüksek hayat standartlarından sonra uzunca bir zaman yoksulluk içinde kalmışlar Alaçatı'da ki müslümanlar.

Şimdi onların ve ikinci parti olarak gelen mübadillerin çocukları ve torunları var Alaçatı ve köylerinde. Bir de büyük şehrin karmaşasından kaçıp gelenler, hırçın ve yorgun ruhlarını bu dingin kasabanın taş evlerinde, dar sokaklarında, turkuaz sularında dinlendirince yerleşmişler, birer Alaçatı’lı olmuşlar. Küçük bir belde Alaçatı. Yaklaşık olarak 1000 ile 1300 arasında taş eve sahip. Yurdumuzda sessiz sedasız bir devrim yapmışlar. Alaçatı’nın bozulmasını önleyecek kararlar alıp uygulamaya koymuşlar ve dünya çapında bir tanıtım kampanyası ile rüzgarını satmaya başlamışlar. Önce dernekleşip, Alaçatı’yı Koruma Derneğini kurmuşlar.(2001) 

Alaçatı, küçücük bir belde ama kendisini anlatarak sunabilmeyi başarmış bir küçük belde. Dünyanın en iyi windsurf merkezleri arasında hemen hemen ilk üç arasında. İki tepe arasında kalan korunaklı bir suda yapılıyor surf. Alaçatı merkezine yaklaşık olarak 2,5 / 3 km’lik bir mesafede. Suyun üstünde rüzgara kapılıp özgürlüğe kucak açmaya hevesli bu doğa tutkunlarını sürükleyen rüzgar, Karpatlar’dan eserek Ayvalık üzerinden oluşan bir koridordan akıyor Alaçatı’ya. Bu küçük koyda suyun içinde aktif olmayan bir fay hattı var. Tam ortadan ayırıyor suyu. Bir yanı düşüldüğünde boğulmayacak ve paniklenmeyecek kadar sığ, ince bir kumla kaplı, diğer yanı profesyonelleri zevkle sürükleyecek derinlikte.

Sessiz, sakin bir belde Alaçatı. Son bir-iki yıl içinde lavanta ekimi başlamış. Neden bilmiyorum, ben çok yakıştırdım bu şirin yere lavantayı. Mavi pencereli, beyaz evlere, dar sokaklara serpiştirip durmuşlar güzel kokulu mor lavantaları. Çok da güzel olmuş. Yine yakıştırdığım bir başka şey de merkezde tepe noktası sayılacak bir yerde konumlandırılmış dört adet taş değirmen. Onlar da öylesine güzel bir hava vermiş ki bu şirin beldeye, Alaçatı'ya özgün bir ayrıcalık oluşturmuş değirmenler. Karşı tarafta ise surf merkezinin kıyısından başlayan ve İzmir’e de elektrik üreten rüzgar gülleri var. İki ayrı grup halindeki rüzgar gülleri bir yerde 12 ve diğer yerde 44 olmak üzere toplam 66 adet. 

Alaçatı, kaliteli bir turizm bölgesi olmayı başarmış. Son yıllarda turizm denildiğinde, kızgın güneşin altında minik bikinileriyle kendilerinden geçmiş olarak sürekli sallanan sarışın kızların oluşturduğu görüntüler, her çeşit kalitesiz müziğin adeta bir cıngıl yarattığı gürültülü mekanlar sunuluyor medyada. İşte Alaçatı'da bu yok. Onlar, paparazi turizmine geçit vermemişler bölgelerinde. Sessiz ve nezih bir dinlenme noktası. Gece saat iki sıralarında da dolaştım küçük ana caddesini. Güzel bir canlılık ve sükunet vardı.

Çok iyi restoranlar ve konaklama mekanlarına sahip Alaçatı. Her şeyiyle düzenli bir belde. İyi bir programla çalışıyorlar, her şey dahil veya tam pansiyon bir mekanı yok galiba. Çok temiz ve doğal bir ortamda konaklayıp, iyi bir kahvaltı yapacak, yemeklerinizi de kaliteli restoranlarda veya sevimli kafelerde yiyeceksiniz Alaçatı’ya gittiğinizde. Disiplinli ve kaliteli hizmetlerinden ödün vermiyorlar. Bu gelecek günler için turizm açısından umut vaad ediyor. Alaçatı’da ki uygulama, diğer turizm bölgelerinde de mutlaka örnek alınmalıdır.

Her sene olduğu gibi bu sene de dolu dolu bir yaz programları var. Ama, eminim sonbaharda da güzeldir Alaçatı. Veya kışın sıcak bir şömine başı sohbetinde de unutulmaz anlar yaşanabilir burada diye düşünüyorum. Bu düşüncemi gerçekleştirmek için, artık sanıyorum Eylül sonu Ekim başı veya biraz daha geç bir tarihte yine düşüreceğiz yolumuzu bu küçük beldeye. Fakat siz güzel bir yolculuk sonrasında hoş bir mekanda dinlenmek, ev reçelleriyle zeytinin merkezinde, taş duvarların arasında iyi bir kahvaltı yapmak ve romantik bir ortamda akşam yemeği yiyerek yorgun bedeninizi dinlendirmek istiyorsanız, önce bu mevsimde görmenizi öneririm Alaçatı’yı. Sonrasında düşünürsünüz benim gibi şömine refakatli bir keyif anı yaşamayı.

Alaçatı Otelleri 

TELEFON (232) Taş Otel 7167772
Beyazhan 7168453 Değirmen 7168453 Begonvil 7160422 Ümit Ev Otel 7168133 Sailors 7168765 Manastır 7166696 Adaçatı 7167763 Kirman Babaevi 7166143 Mimas 7166396 Zeytin Konak 7168081 Hire 7160504 Lale Lodge 7167999 Alaçat Kır evi 7166961 Sardunaki 7166878 Sport Otel 7160520 Villa Fora 05333606368 Antik Motel 7166612 Cadde 75 7169303 Sapa Otel 7160328

Hürriyet/ Bilsen Gürer
Yayın Tarihi : 19 Ekim 2007 Cuma 15:41:48
Güncelleme :19 Ekim 2007 Cuma 17:54:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?