22
Mayıs
2024
Çarşamba
TURİZM

Kapadokya'ya Fransız kalamadı

Kapadokya, dünyada bir benzeri daha bulunmayan bir doğa mucizesi...

Dünyadan birçok insanı etkileyen bu büyüye kapılanlardan biri de Fransız mimar Jacques Avizou. 20 yıl önce geldiği Kapadokya’ya ilk görüşte aşık olan Fransız Avizou, bir daha buradan gidememiş. Les Maisons de Cappadoce Oteli’ni kuran Avizou şimdi Kapadokya’ya gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor.

Kendinde farklı bir enerjiyi barındıran Kapadokya, dört mevsim ayrı güzelliğe sahip. Her mevsimde farklı renge bürünen bölgeye gelenler, bir daha ayrılmak istemiyor. Sonbaharın hazanını yansıtan sarı otlarla kaplı yol kenarlarındaki üzüm bağlarının yerini, kışın beyaza bürünen peribacaları alıyor. 1300 metre rakıma sahip olmasına rağmen her mevsim muhteşem geçiyor. Böylece dünyanın birçok bölgesinden buraya gelip hayran kalan insanlar bir başka mevsimde Kapadokya’yı yeniden keşfetmek istiyor. Kapadokya’nın dört mevsimine hayran kalanlardan biri de Jacques Avizou. Fransa’da sahibi olduğu mimarlık bürosunda çalışırken “Mimarsız mimariler” isimli bir kitapta, Kapadokya fotoğraflarını görünce 1987 yılında aniden Türkiye’ye gelmiş. Geldiği anda gördükleri karşısında büyülenmiş: “Kapadokya, dünyada tek. Buranın elektriği hiçbir yerde yok. Burada şimdiye kadar görmediğiniz rüyalar görüyorsunuz” diyor. Fransız mimarın ilk görüşte vurulduğu Kapadokya’da bir ev satın alması bürokratik işlemlerden dolayı iki senesini almış. Fakat Fransa’ya bir daha dönmek istemeyen Avizou, bir mimarlık şirketi kurarak Türkiye’ye yerleşmiş.

Her evin mutfağı ayrı
Semiramis A.Ş’yi kurarak ilk başta restorasyon işleri ile uğraşan Fransız mimar, her yıl bir ev alarak şu anda sahibi olduğu 15 evden oluşan Les Maisons de Cappadoce Otel’i kurmuş. Muhteşem manzaraya sahip evlerin her biri farklı bir uslupla döşenmiş. Kiminde küçük bir bahçe, kiminde yeraltı mahzeni var. İki ile altı kişilik evlerin kendi mutfağı var. Birbirine yakın evlerden oluşan otel adeta bir mahalle havasında. Evlerin hepsinin ortak özelliği ise Kapadokya’nın özgün mimarisine sadık kalınması. İçlerini dekore etmek için ise Avizou, çevreden satın aldığı antikaları ve kilimleri kullanmış. Yörede meşhur olan seramik bir küpün üstünü yıldız şeklinde oyarak lambaya dönüştürmüş... 

Sabahları ister kendi evinizde, isterseniz otelin ana bahçesindeki ahşap masalarda sunulan açık büfe kahvaltıda mükemmel lezzetlerle güne başlıyorsunuz.

Avizou, “Bir Fransız için masada geçirilen dakikalar daima zevktir. Bu yüzden kahvaltılara burada önem veriyoruz” diyor. Reçelleri mevsiminde bahçelerinde yetiştirdikleri meyve ve sebzelerden yapıyor. Yörenin pazarından aldıkları en iyi süzme yoğurdu, zeytinyağını, peynirini sunuyor. Her ülkeden insanın merak ettiği oteli; sinema dünyasından Jean Reno ve Charlize Theron, müzikten ise Laureen McKenneth tercih edenler arasında. Türk kültürüne alıştığını söyleyen Jacques bir de nasihatte bulunuyor: “Biz Avrupalılar, ülkelerimizin gelişmesinde telafisi olmayan çok büyük hatalar işledik. Siz niye bizim bu iyi ya da kötü tecrübelerimizden faydalanmıyorsunuz? Size doğanın özel olarak sunduğu Kapadadokya gibi yerleri koruyun. Şehirleri beton yığınlarına çevirmeyin!”

www.cappadoce.com

Vatan
Yayın Tarihi : 21 Ekim 2007 Pazar 16:10:46
Güncelleme :21 Ekim 2007 Pazar 16:31:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?