14
Haziran
2025
Cumartesi
TURİZM

Turizmciyi korku sardı!

Son iki aydır Avrupa'da farklı ülkelere seyahat ettim. Hiçbirinde domuz gribi nedeniyle bir sorguya muhatap olmadım.

Türkiye'ye girerken ise her seferinde zorunlu olarak bir belge doldurdum. Gittiğim ülkelerde ne televizyonlarda ne gazetelerde domuz gribine özel bir tartışmaya rastladım.

Bu durumda Türkiye'nin Sağlık Bakanlığı vatandaşlarını korumada diğer ülkelere göre daha mı cevval, yoksa gereksiz bir panik mi var?

Toplumda derin bir güvensizlik yaşanıyor. Kimine göre Sağlık Bakanlığı 500 milyon dolar ödenerek alınan aşıyı tüketmek için kimine göre gündem değiştirmek için panik yaratılıyor. Hepimizin büyük bir endişe içinde olduğu ise tartışmasız bir gerçek.

Türkiye'de sözüne güvendiğim, ilaç lobilerinin etkisinde kalmayacağına inandığım doktorlardan biri Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, olayda bir "domuzluk" olduğundan şüpheleniyor. Zaten grip salgınlarından yılda 500 bine yakın insanın öldüğünü hatırlatıyor ve açıkça domuz gribi aşısı olmayacağını da ilan ediyor. Sağlık Bakanı'nın panik yaratıcı ifadelerini de anlamlandıramadığını söyleyerek eleştiriyor.

Sektöre ciddi bir darbe
Sağlık çok önemli ancak olayın bir başka yönü daha var: Turizm.
Domuz gribine karşı yaratılan bu teyakkuz durumu turizmcileri ürkütmeye başlamış durumda.

Eski turizm bakanlarından Bahattin Yücel, turizmdebusabah.com internet sitesinde yazdığı köşesinde salgın söylentilerinin abartılmasını krize rağmen ayakta kalmak için üçte bir fiyat indiren sektöre ciddi bir darbe olarak yorumluyor.
"Çevremizde sıralanan ülkelerde, yönetimlerin bizdeki duyarlıkları taşımadıklarını düşünmek, akıl dışı bir yaklaşım olmaz mı? Üstelik bunlardan ikisi; Romanya'yı da eklersek üçü AB üyesi. Komşularımızda 'domuz gribi'nin görmezden gelindiği, buna karşın Türkiye'yi yönetenlerin, olağanüstü çabalarla bizleri korumayı başardıklarını savunmak, gerçekten komik değil mi?" diyen Yücel'in uyarıları şöyle:
"Siyasal gündemi değiştirmek amacıyla 'domuz gribi salgını'na sarılanlara, bilmeden turizm sektörünün geleceğini kararttıkları, açık bir dille ve kararlı biçimde seslendirilmedikçe, bu oyun sürdürüleceğe benziyor. Siyasal tabloyu düzeltmek uğruna belki de turizm sektörü, farkında olmadan feda ediliyor. Kısa sürede önlem alınmazsa, karşımıza çıkacak tablo bu.

Sektör krize rağmen ayakta kalabilmek için bu yıl fiyatlarını üçte bir oranında indirerek, turist girişini az da olsa artırmayı başardı. Anlaşılan bu gelişme kimilerini rahatsız etmiş. Yoksa önümüzdeki sezonda ciddi ölçülerde olumsuzluk yaratacak olan, salgın hastalık tehlikesi böylesine körüklenmezdi.

Özellikle yılbaşından sonra en yetkili ağızlardan, Avrupa Başkenti seçildiği açıklanan İstanbul'un, bu salgın önleme etkinliğinden ne denli büyük yara alacağını kestirmek, hiç zor değil. Sektörün de ikincil konuları bir yana bırakarak, salgın söylentilerinin abartılmasına karşı çıktığını, yüksek sesle dile getirmesinde ise sayılamayacak kadar çok yarar var."

Jale Özgentürk - Referans
Yayın Tarihi : 29 Ekim 2009 Perşembe 19:00:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?