22
Mayıs
2024
Çarşamba
TURİZM

TÜRSAB 111 Hareketi

TÜRSAB 18.Genel Kurul Başkanlık seçimleri için başkanlığa adaylığını ilk açıklayanlardan olan Aydın Yaylacıklılar; "TÜRSAB 1111 HAREKETİ" ile turizm ve turizmcinin hizmetinde yeni bir dönem başlatacağını bir duyuru ile açıkladı.

Aydın Yaylacıklılar, 11.11.2007 tarihli Genel Kurul Toplantısı'nın sektör için bir dönüm noktası olduğunu belirterek, TÜRSAB 1111 Hareketi'nin yeni bir yapılanmanın başlangıcı olduğunu söyledi ve bu hareketin içinde yer almak isteyen meslektaşlarına çağrı yaptı.Yaylacıklılar'ın "TÜRSAB 1111 HAREKETİ" olarak adlandırdığı duyuru şöyle:


Değerli Dostlarım,

Yaklaşan TÜRSAB Genel Kurul Toplantısı hakkında sürekli yaşadığımız, sürpriz ve sürpriz olmayan gelişmelerden ötürü bu açıklamayı yapma gereği duymaktayız.

Öncelikle herkes tarafından bilinen bir gerçek var ki ben, bugünkü yönetim anlayışını doğru bulmadığım için, beni destekleyen tüm dostlarım ve özellikle büyüklerim ile mutabık kalarak adaylığımı koymuş bulunmaktayım.

Nedir, doğru bulmadığımız yönetim anlayışı?

1.) Bugün TÜRSAB, üyelerinin çok büyük bir kısmına yabancılaşmış, üyelerinin haklarını savunmak yerine, Yasa'nın kendisine vermediği işlerle uğraşır hale gelmiştir,

2.) Yasa'mıza göre TÜRSAB'ın...

Amacı:

Seyahat acentalarının, seyahat acentalığı mesleğinin yurt ekonomisi ve turizmine uygun surette gelişmesini sağlayıcı tedbirleri almak ve meslek ahlak ve tesanüdü korumak olup,

Görevleri ise:

Pazar araştırmaları ve seyahat acentalığı konusunda incelemeler yapmak, birlik üyeleri arasındaki haksız rekabetin önlenmesi hususunda gerekli tedbirleri almak, seyahat acentaları personelinin yetiştirilmesi için kurslar ve seminerler düzenlemek, Bakanlıkça istendiğinde görüş bildirmek, uluslararası kuruluşlarda seyahat acentalarını temsil etmek, kanunda ve 34'üncü maddenin son fıkrasında bahsedilen yönetmelikte belirtilen diğer görevleri ifa etmektir.

Bugün TÜRSAB bu amacın çok uzağında kalmış ve asli görevlerini kesinlikle yerine getirmez, getiremez duruma gelmiştir.

3.) TÜRSAB kurduğu ve ortak olduğu şirketler aracılığı ile ilerisi karanlık bir mecraya doğru yol almaktadır. Her ne kadar yeni Yasa'mız bu şirketleri yasal ortama sokmuş olsa bile ticari risk üzerimizde kalmıştır.

Bugünkü TÜRSAB Yönetimi geçtiğimiz dönemde yetkisi olmadığı halde bazı şirketler kurmuş, gayri menkullerimizi ipotek ederek Formula 1 Otomobil Yarışı biletleri satın almak için krediler temin etmiş, aldığı biletleri satamayarak zarara uğramış, bu zararı karşılamak için Türk Seyahat Acentalarına uyguladığı fiyatlardan bile daha ucuzuna yabancılara bilet satmak zorunda kalmış, ancak bu sayede zararını kamufle edebilmiş olmakla kalmamış, kendi üyesi ile haksız rekabet ortamı yaratmış, daha da kötüsü üyelerini yurt dışı acenteleri nezdinde zor durumlarda bırakmıştır.

TÜRSAB bir Meslek Örgütüdür, ticaret ile uğraşamaz. Ticarette her türlü risk ve sonuç vardır, kazanmak, kaybetmek, mallarını ipotek etmek, rehnetmek, iflas etmek vb…

Özellikle TÜRSAB'ın şirketleri "Limited Şirket" statüsünde olup 6183 sayılı Yasa gereği sahipleri tüm malvarlıkları ile Kamu alacakları karşısında sorumludur.

Kamu alacakları sadece vergi ve sigorta primleri olmayabilir.

Rekabet Kurulu'nun ya da Tüketici Mahkemelerinin, Reklam Kurulu'nun vermesi olası cezalar ve yaptırımlar da Kamu Alacağıdır.

TÜRSAB'ın büyük bir sermayesi, kurumsallaşmış insan kaynakları, birikimli iş deneyimi bulunmamaktadır. TÜRSAB Kadroları "Kamu yararına faaliyet gösteren bir yasal kurumda çalışan" insanlardır, ticari bir müessese çalışanları değildir.

Bu nedenle orta ölçekte bir ekonomik dalgalanmada çöküş kaçınılmazdır. Böyle bir durumda ortaya çıkacak kaosun kim tarafından giderileceği, zararın kim tarafından karşılanacağı meçhuldür.

Yetinmeyip TÜRSAB, fizibiletisi meçhul otel inşaatçılığı ve işletmeciliğine, deniz yolu işletmeciliğine vb soyunarak büsbütün risk altına girmektedir. Bu inşaatların nasıl ve kimler tarafından yapıldığı, hangi ihale ile iş yaptırıldığı, hangi şirketlerin nasıl tercih edildikleri ise apayrı bir sırdır.

TÜRSAB ticari konularda bugüne kadar üyelerini açıklayıcı bilgi vermemiştir. Şirketlerin sahibi olan üyeler, olan biten hakkında hiçbir bilgiye sahip değillerdir. Şirketlerin Ortaklar Genel Kurul sonuçları dahi açıklanmamıştır.

4.) TÜRSAB Yönetimi Hac ve Umre Ziyaretleri hususunda bil-fiil taraf haline gelmiş ve büyük bir rantın paylaştırıcısı olmuştur. Hatta Hac yolculuğu uçak biletlerinin büyük bölümü bizzat kendileri tarafından düzenlenir ve pazarlanır haldedir. Halbuki TÜRSAB'ın özellikle akçeli konularda son derece titiz, şeffaf ve tüm üyelerinin haklarını savunucu olması gerekirdi, üyeleriyle rakip olmak değil.

5.) Kaçak seyahat acenteliği faaliyeti hakkında hemen hiçbir ciddi girişimde bulunmaz hale gelmiş, üyelerinin uğradığı haksız rekabete kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır. Bankalardan geçtik, pazarcı esnafının uçak bileti satması ya da komşu teyzenin kaçak tur düzenlemesi hususunda dahi kılını kıpırdatmaz olmuştur.

6.) 1618 sayılı Yasa'da değişiklik yapılırken haklarımızı hiç savunmamış, korumamış ve olağanüstü zor şartlara sürüklenmemizde başrol oynamıştır. Yasa'nın lehimize getirdiği hiçbir hüküm olmamasına rağmen, sadece yönetimin kendisini aklayacak maddelerin geçmesi karşılığında suskun kalmıştır. Yasa bu haliyle başımızın üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanırken, yüzlerce, binlerce acente kapanma tehlikesi, tehdidi altında bulunurken, Bakanlık nezdinde hiçbir iyileştirici girişimde bulunmamış, hatta üzerinden 9 ay geçmiş olmasına rağmen Yönetmeliğin dahi hazırlanmasını sağlayamamıştır.

7.) Getirilen Zorunlu Sigorta kavramını dahi açıklayamamış, bu konuda düzgün bir poliçe hazırlayamamış, hazırlatamamış, Yasa'ya kesinlikle uygun olmayan bir sigortayı üyelere yutturmaya çalışmakta bir sakınca görmemiştir.

8.) TÜRSAB üyelerden kopuk, uzak, haklarını savunamaz, kendilerine hiçbir katkıda bulunamaz, yarar sağlayamaz hale gelmiş olmasına rağmen, sadece iktidarda kalma uğruna bugünkü yönetim, sayısız entrika içinde bulunmakta beis görmemektedir.

9.) Yılbaşından itibaren TÜRSAB'ın yıllık aidatı üye başına YTL 1,000.- 'e yükseltilecek olup, diğer rutin gelirlerin yanısıra, sadece bu meblağ dahi TÜRSAB'ın beklenen işleyişine yeterli bir gelir oluşturacaktır. Böyle olunca, ne diye sayısız risk altına sokuluyor TÜRSAB, anlamak mümkün değildir. Son Genel Kurul'da laf kalabalığına getirilip okutulmayan Faaliyet Raporu ve geçtiğimiz dönemin hesapları incelendiğinde, "Yağma Hasan'ın böreği" anlayışıyla, har vurup harman savurarak yapılan harcamaların dahi toplamda ?'si sadece üye aidatları ile karşılanabilir hale gelmektedir. Tabii acentelerin yarısı önümüzdeki dönemde telef olmazlarsa.

Bütün bunlar bizim TÜRSAB Yönetimine adaylığımız kararında etkili olmuştur.

Biz tüm bu olumsuzlukların üstesinden gelmek için aday olduk; biz bize yakışır TÜRSAB'a hep birlikte sahip olabilmek için aday olduk; biz mesleğimizi gurur ve saygınlık içinde sürdürebilme çalışmalarını yapabilmek için aday olduk ve halen adaylığımız aynı şevk ve inanç ile sürmektedir.

Adaylığımız sadece mesleğimize ve birliğimize görev ve hizmet içindir.

Son günlerdeki gelişmelere rağmen, bizim cephemizde değişen hiçbir şey yoktur.

Genel kanıya göre, bu yılın başlarında Sayın Başkan artık siyaset kulvarında yol alabileceği inancıyla, TÜRSAB'ta göreve talip olmayacağını açıklamıştı. Ne var ki bu beklentisi gerçekleşmemesi üzerine ve aynı zamanda kendi politikalarını aynen sürdüreceği inacıyla adaylığı ilan edilen Sayın Rıza Epikmen arkadaşımızın da bu yolda fazla etkili olamayacağını gördüğü için, usta bir manevra ile geri dönüş olanaklarını araştırdı ve herkesin bildiği gibi, kendi bilgi ve kontrolü dahilinde bazı değerli Bölge Yürütme Kurul Başkanları aracılığı ile kendisi için "Geri Dön" kampanyası düzenledi.

Geçtiğimiz gün Yönetim Kurulu Üyelerinin yaptığı duyuruda bildirilen sonuç, bizce gerçekleri yansıtmamaktadır. Zira hangi arkadaş ile görüştüysek, "Başkan çok rica etti ve imzayı attım, ama kendisine de söyledim, benden oy bekleme," şeklinde bize açıklama yaptı.

Bu arada sürekli olarak, adayların bugünkü TÜRSAB'ı yönetecek bilgi ve deneyimde olmadıkları konusu işlenmekte, sanki kendileri dışında bir adayın kazanması durumunda işlerin duracağı endişesi pompalanmaktadır.


Değerli Arkadaşlarım,

Yukarıda da geniş bir şekilde açıkladığımız üzere, biz bugünkü TÜRSAB'ın işleyiş anlayışına karşı olduğumuz için aday olduk.

Bugün TÜRSAB'ın içine sokulduğu girift ilişkileri, akçeli konularda bizzat müdahil olduğu iş ilişkilerini, son derece çetrefil çıkar ilişkilerini, bölüşme, üleşme taktiklerini, gereksiz ticari faaliyetleri, hiç gereksiz ve başımıza büyük dertler açacak yatırımları vb sonlandırıp, sadece ve sadece TÜRSAB'ın Yasa ile kendisine çizilen amaç doğrultusunda, Yasa ile kendisine verilen görevlerini yerine getirmeye söz vererek adaylığa talip olduk.

TÜRSAB eğer bir ticari faaliyet yürütmesi gerekiyorsa, bu tüm üyelerinin onayı alınarak ve ne TÜRSAB'a, ne üyelere hiçbir maddi külfet ve risk getirmeyecek tarzda ve sadece üyelerinin ticari faaliyetlerini kolaylaştırma amacıyla yapılabilir. Sigorta acentacılığı, risk taşımayacak muhtelif organizasyonlar için ya da müze, ören yeri giriş bileti satışları gibi... Bunun dışında kapalı kapılar ardında sürdürülen tüm ticari faaliyete karşıyız. Bu durumun düzeltilmesini en ön planda tutacağımıza söz vererek aday olduk.

Eğer tercihinizi bizden yana kullanacak olursanız, bilmenizi dileriz ki en kısa zamanda TÜRSAB sadece ve bütünüyle üyelerinin hak ve yararlarını koruyan, savunan, üyeleri ve mesleğimiz için çalışan bir Birlik haline gelecektir. Yukarıda saydığım olumsuzlukları çıkardığınızda TÜRSAB Yönetimi için sadece özveri, dürüstlük, çok ve bilinçli çalışma gerekmekte olduğunu göreceksiniz ki bu bizde, hepimizde fazlasıyla mevcuttur.

Kim seçilirse, seçilsin bilinmelidir ki TÜRSAB'ta hiç bir iş durmaz, hiçbir iç aksamaz...

Hiç kimsenin bu konuda bir endişesi olmasın!

Hareketimiz TÜRSAB içindir. Yepyeni, pırıl, pırıl, tertemiz, her türlü şaibeden uzak, şeffaf, sadece üyeleri ve meslek için çaba gösterecek TÜRSAB için...

Bugünkü Yönetim, Genel Kurul'da Anadolu'dan gelecek delegelerin konaklama ve ulaşım giderlerinin karşılanmayacağını söylemektedir. Bu son derece hatalı kararı yeniden gözden geçirmelerini öneririz. Zira geçen Genel Kurul'da kabul edilen dönem bütçesi içinde Genel Kurul Toplantı Giderlerine ayrılan fasıl YTL 1,000,000.- dir, yani BİR TRİLYON TL... Bu meblağın yaklaşık yüzde 15 tutarı otel konaklamaları için ayrılmaktadır ve ayrılmalıdır.

Bir yönetimin en önemli görevlerinden biri de Genel Kurul'u, vaktinde, birlik ve meslek onuruna layık bir şekilde ve mümkün olabilecek en üst seviyede katılım sağlayarak düzenlemesidir. Halbuki bizimki tam tersini yapmakta, üyelerinin mümkün mertebe Genel Kurul'a katılmamalarını sağlamak için her yolu denemektedirler.

Değerli Arkadaşlarım,

Sizlerden çok önemli ricamız bugün başlatmış olduğumuz bu harekete katılmanız ve kendinizi bize tanıtmanızdır. Hiçbir şekilde izniniz olmadan, hiçbir yerde yayınlanmayacak olan kişisel mesajlarınızı doğrudan aşağıda vermekte olduğum özel e-mail adresime veya yine aşağıda belirtilen linkte bulunan online form aracılığı ile yapabilirsiniz. Bu sayede hem sizlerden gelecek talep ve önerileri değerlendirmiş olacak, hem yolumuzu, yönümüzü çok daha sağlıklı bir şekilde çizmiş olacağız.

Hareketimize tam destek veren başta değerli büyüklerimiz, mesleğimizin duayenleri olmak üzere tüm dostlarımıza, tüm meslektaşlarımıza sonsuz teşekkür, saygı ve sevgilerimizle hepinizi en içten dileklerle selamlıyoruz...

Aydın Yaylacıklılar
0 532 426 26 30

turizmdosyası
Yayın Tarihi : 3 Ekim 2007 Çarşamba 13:54:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?