2
Mayıs
2024
Perşembe
ADANA

Çiftçinin yüzü 2004 yılında gülmedi

Çukurova’da üreticinin 2004 yılında da ektiği her üründen zarar ettiği belirtildi. Önce pamukta beyaz sinek, sonra yüksek maliyet, buğdayda kuraklık ve düşük fiyat, mısırda ithalat korkusu, karpuz, soğan, patates, soya ve yerfıstığında pazar ve fiyat sorunları yüzünden bir türlü umduğunu bulamayan üreticiler adeta canından bezdi.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, 14 bin 30 kilometrekarelik toprağı, 1 milyon 693 bin 332 kişilik nüfusuyla Türkiye’nin en büyük ilk 5 şehri arasında yeralan Adana’nın, Çukurova’nın hem ekonomik, hem kentsel merkezi konumunda olmasına rağmen hakettiği yerde olmadığını belirtti.

Adana’da nüfus artış hızının Güneydoğu’dan gelen fakir göçü yüzünden ülke ortalamasının çok üstünde olduğunu, nüfusun yüzde 25’inin de tarımla uğraştığını belirten ZMO Şube Başkanı Ayhan Barut, şehirde faaliyet gösteren 75 bin 572 tarımsal işletmenin yüzde 61’inin de 50 dekardan küçük işletmeler olduğunu ifade etti.

YÜKSEK MALİYET, DÜŞÜK FİYAT BIKTIRDI

Türkiye’nin tarımsal üretiminin yüzde 7.8’inin Adana’dan karşılandığını, ekilebilir 1 milyon 725 bin hektarın yüzde 38’inin de tarım arazisi olduğuna işaret eden Başkan Ayhan Barut, bu arazilerde yetişen ürünlerin başında buğday başta olmak üzere pamuk, soya, mısır, karpuz, arpa ve turunçgillerin geldiğini belirterek, şöyle devam etti:

"1950’lere kadar ilin ekonomik yapısına egemen olan pamuk ve buğday üretimi ile pazarlaması, bu tarihten başlayarak, yeni pamuk türlerinin ekilmesi, makineleşme, sulama ve gübreleme yoluyla üretimin artmasına ve kentin Türkiye’nin ilk sanayileşen bölgelerinden biri olmasını sağlamıştır. 1970’li yıllarda 300 bin hektara kadar çıkan pamuk ekim alanları, 1999 yılında 46 bin 375 hektara kadar inmiş ve 129 bin 120 ton verim elde edilmiştir. 2003 yılında ise yanlış ve yanlı devlet politikaları yüzünden 38 bin 717 hektar alana pamuk ekilmiş ve 168 bin 578 ton verim elde edilmiştir. 2003’te pamukta kaliteye göre teşvik primi uygulanmış, son 4-5 yıl öncesine kadar 30 bin hektara düşen pamuğa alternatif olarak mısır, soya, ayçiçeği, narenciye ve karpuz ekimi artmıştır. Ancak her üründe ayrı bir sorun yaşandığı için alternatif ürünler de çiftçiyi mutlu etmemiştir. Yeniden arayışa giren üreticiler eski dost pamuğa sarılmıştır. Ne var ki, yanlış tarım politikaları pamuk ekimini de olumsuz etkiledi. Pamukta kullanılan girdilerin aşırı yükselmesi, hasat zamanında ürünün maliyetinin altında satılması ve GAP’ın devreye girmesi ile işçi problemi yaşanması üreticiyi pamuktan da hızla uzaklaştırdı"

BEYAZ SİNEK PAMUĞU DA, SOYAYI DA BİTİRDİ

1973-74 yıllarında beyaz sineğin Çukurova bölgesinde ana ürün olan pamuğa zarar vermeye başlamasının verimi önemli ölçüde düşürdüğünü, bunun sonucu olarak buğday ekiminin ağırlık kazandığını, ardından da çiftçilerin ikinci ürün olarak soya ve mısıra yöneldiğini anlatan ZMO Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, "1975 yılında Tarım Bakanlığı tarafından Çukurova’da ikinci ürün soya üretimi geliştirme projesi başlatıldı. Soyanın üreticiler için yeni bir bitki olması, getirilen soya çeşitlerinin beyaz sinekten etkilenmeleri üzerine bu üründen beklenen verim alınamadı. Aynı yıl Çukurova Üniversitesi beyaz sineğe dayanıklı soya çeşitleri geliştirdi. Ancak üründen soğuyan üretici bir daha soya ekmeğe yanaşmadı. Bugün sadece Adana, Osmaniye ve Samsun’da soya tarımı yapılmaktadır. Dünyada 62 milyon 821 bin 382 hektarda soya ekilip, 129 milyon 703 bin 240 ton verim alınırken, Türkiye’de toplam üretim 60 bin tondur. Bölgemiz, soya üretiminde birinci sırada yer almakta ve üretim payı yüzde 82.3’tür"diye konuştu.

BUĞDAYI ÖNCE KURAKLIK, SONRA DON VURDU

Hububatın ülkemiz ekonomisinde önemli bir yer tuttuğunu ve Adana’nın bütün ilçelerinde de tarımı yapıldığına işaret eden Başkan Barut, 2000 yılında 346 bin 841 hektar alanda yapılan ekime karşılık 1 milyon 824 bin verim elde edildiğini, bunun 1 milyon 300 bin tonunun da buğday olduğunu ifade etti. Hububat ekiminde geçen yıllara oranla üretimde gerileme görüldüğünü belirten, 2004 yılında ise 300 bin hektar alana buğday ekimi yapıldığına dikkat çeken Barut, "Aynı yıl 1 milyon 300 bin ton rekolte beklenirken, aşırı soğuk, kuraklık ve dolu yağışından dolayı yüzde 40 verim kaybı olmuş ve buğday üretimi 900 bin ton dolayında kalmıştır. Bölgemizde buğday üretimindeki bu gerilemeye ilaveten 2004 yılı buğday taban fiyatının açıklanmasındaki gecikmeler, devletin düşük taban fiyatı uygulaması çiftçiyi perişan etmiştir. Buda yetmezmiş gibi Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu yıl alımda 352 bin lira fiyat açıklayarak, geçen yıl piyasada 400 bin liradan alıcı bulan kırmızı yarı-sert Adana buğdayının fiyatının 280 bin liraya kadar inmesine neden olmuştur. Bir anlamda sahip çıkılmayan üretici tüccara teslim edilmiştir. Küçük üretici borcu yüzünden elindeki ürünü hasat döneminde satarak büyük mağduriyet yaşamıştır" dedi.

Önümüzdeki yıllarda uygulanan bu yanlış tarım politikalarının devamı halinde buğday üretiminin gerileyerek açığın daha da büyüyeceğini ve aradaki farkın ithal edileceğini kaydeden Barut, bunun neticesinde ülkenin birkaç yıl sonra açlıkla karşı karşıya kalacağını iddia etti. Şube Başkanı Ayhan Barut, bölgede yaygın olarak ekimi yapılan karpuzun para etmesi için sınır ticaretinin mutlak önlenmesini, buradan kazanılan paranın da pamuk, mısır ve narenciyeye yapılacak masraflara katkı sağlayacağını ve üreticiyi rahatlatacağını belirtti.

MISIR ÜRETİCİSİNİN KORKUSU İTHALAT

Dünyada yaklaşık 141 milyon hektar alanda yılda ortalama 590 milyon ton mısır üretildiğini, bunun yaklaşık 2-2.3 milyon tonunun da Türkiye’de üretildiğine işaret eden Başkan Ayhan Barut, ülkenin ihtiyacı olan 3-3.5 milyon ton mısırdaki 1.5 milyon tonluk açığın da ithal edildiğine dikkat çekerek, devlet teşvikleriyle bu açığın yerli üretimle karşılanabileceğini söyledi. Mısır ithalatının ovadaki ekim alanlarını sürekli azalttığını ve ekim alanlarının geçen yıla oranla yüzde 50 azalarak 128 bin hektardan, 68 bin hektara indiğini ifade eden Barut, "Bugün tarımsal açıdan yalnız Çukurova’nın gözden çıkarıldığını söylemek doğru olmaz. Asıl gözden çıkarılan bir bütün olarak Tarım Sektörü’dür. Tarımda temel sorun IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası sermayenin temsilcilerinin dayattığı politikalarla, tarımın desteksiz, örgütsüz, ülke çıkarına dönük politikalardan yoksun bırakılmasıdır. Tarım emekçileri için tek çıkar yol, toplumsal-ekonomik çıkarlarına hizmet edecek güçlü bir örgütlenmeyi oluşturmak ve örgütlü mücadeleyi başlatabilmektir" şeklinde konuştu.

adana
Yayın Tarihi : 16 Kasım 2004 Salı 12:08:13
Güncelleme :16 Kasım 2004 Salı 16:44:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?