BİR ADANA EFSANESİ
ŞAHMERAN VE LOKMAN HEKİM EFSANESİ
Vaktiyle, binlerce yılanın yaşadığı bir mağaraya yanlışlıkla giren bir adam, yılanlar tarafından padişahları Şahmeran'a götürülür. Şahmeran adama canını bağışlayacağını ancak kendisini misafir etmek zorunda olduğunu söyler. Yerini bilen birini serbest bırakarak kendi hayatını tehlikeye atmak istememektedir. Şahmeran ona çok iyi davranır. Adam bir dediği iki edilmeden bütün ihtiyaçları sağlanarak yaşamakta, günlerinin büyük bölümünü Şahmeran'la sohbet ederek geçirmektedir. Ne kadar rahat da olsa, gerçek dünyadan uzak bir mağarada süren bu hayattan sıkılan adam, bir gün yeryüzüne dönmek için Şahmeran'dan izin ister.
Şahmeran adama güveninin tam olduğunu, yerini kimseye söylemeyeceğine inandığını belirterek gitmesine izin verir. Ancak kendisini gördüğü için vücudunun pul pul olacağını, bu yüzden vücudunu kimseye göstermemesi gerektiğini de tembih eder.
Yeryüzünde normal hayatına dönen adam, Şah-meran'ı gördüğünü hiç kimseye söylemez. Bu arada padişahın kızı hasta olmuş, tedavisi için bütün ülke seferber edilmiştir. Kızın iyileşmesini en çok isteyenlerden biri de vezirdir. Gerçek amacı kızla evlenip oğlu olmayan padişahın yerine ülke yönetimini ele geçirmek olan vezir, bütün büyücüleri toplayarak, bu hastalığa çare bulmalarını ister. Büyücülerden birisi, Şahmeran'm bulunup öldürülmesi ve vücudundan alınacak bazı parçaların kaynatılıp içirilmesi durumunda kızın iyi olacağını söyler. Şahmeran'ı bulabilmek için de vücudu pullu kişilerin aranması gerektiğini ekler. Vezir ülkedeki herkesi zorunlu olarak hamama götürüp soydurarak, Şahmeran'ı gören kişiyi bulur. Adam, Şahmeran'ı öldüreceğini vaat ederek mağaraya gider. Şahmeran'a bütün gerçekleri anlattıktan sonra, ne yapması gerektiğini sorar. Şahmeran: "Ölümümün senin elinden olacağını zaten biliyordum" diyerek kendisini öldürmesini, ancak bunun gizli tutulmasını ister. Çünkü öldüğü duyulursa, dünyadaki bütün yılanlar, insanlardan öç almaya kalkacaklardır. Daha sonra: "Kuyruğumun suyunu kaynat ve vezire içir ki kısa zamanda ölsün. Gövdemin suyunu kaynat ve kıza içir ki iyileşsin. iç ki Lokman Hekim olasın" diye ekler. Adam biraz da buruk bir şekilde bunları dinler. Şahmeran yılanlara, adamın misafiri olarak gideceğini, çok uzun yıllar dönmeyeceğini, kendisini merak etmemelerini söyler ve yeryüzüne çıkarlar. Adam Şahmeran'm dediklerini yapar. Vezir ölür, kız iyileşir, kendisi de Lokman Hekim olur
KAYNAK:Yrd.Doç.D r. Refıye Şenesen
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi.
GÜLEK BOĞAZI'NDAKİ EJDERHA İLE KRAL KIZININ EFSANESİ
Toros Dağlan'nda bulunan Gülek Geçidi'nde, bir kızla ejderhaya benzetilen şekillerle ilgili olarak şu efsane anlatılır:
Çok eski çağlarda Toros Dağları'nın tepesinde bir kral kızı yaşarmış. Dağların çevresi çok sık bir ormanla çevrili olduğu için buralarda dolaşmak tehlikeliymiş. Çünkü ormanda büyük bir ejderhanın yaşadığı söylenirmiş. Kral da kızma sık sık çevreyi tek başına dolaşmamasını söylermiş. Günlerden bir gün, kızın canı çok sıkılmış ve ormanda dolaşmaya karar vermiş. Bir süre gezdikten sonra dik ve sarp bir kayalığın üzerine oturarak Gülek Boğazı'nı seyretmeye başlamış. Birden büyük bir gürültü duymuş. Aşağı baktığında kayalıklardan ejderhanın geldiğini görmüş. Ne yapacağını şaşırmış. Kurtulamayacağını anlayınca: "Allah'ım, beni ejderhaya yem
yapacağına burada taş yap daha iyi." diyerek Tanrıya dua etmiş. Kızın
duasını kabul eden Tanrı hem kızı hem ejderhayı orada taşa çevirmiş.
KAYNAK:Yrd.Doç.D r. Refıye Şenesen
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi.
TAŞKÖPRÜ'NÜN KURULUŞ EFSANESİ
Adana'da, Seyhan Nehri üzerinde bulunan tarihi Taşköprü'nün kurulması ile ilgili olarak birçok söylenti vardır. Bunlardan bir tanesi de şöyledir:
Adana'da bir padişah yaşarmış. Padişahın kızı bir yılanın ölümüne sebep olmuş. Bu yılanın eşi, kızı öldürmek için peşine düşmüş. Padişah bunun farkına varmış. Kızını tanıdığı birisinin evine saklamış. Evden çıkması yasak olan kız, bir gün dayanamayarak bahçeye çıkmış ve elma toplamaya başlamış. Bunu gören yılan, kızı sokarak öldürmüş. Padişah da kızının anısına Taşköprü'yü yaptırmış. Halk bugün bile padişahın, yıkıldığında yeniden yaptırılabilsin diye köprünün altına para ve altın koyduğuna inanır
KAYNAK:Yrd. Doç. Dr. Refiye Şenesen
Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. TDE Bölümü
ULUCAMİ EFSANESİ
Adana'nın tarihi camilerinden Ulucami, Ramazanoğulları tarafından yaptırılmıştır. Caminin yapımı ile ilgili olarak şöyle bir efsane anlatılır:
Ramazanoğlu'na bir gece düşünde, cami yaptırmasını söylerler. O da bu günkü Ulucami'yi yaptırmaya karar verir. Caminin temeli atılır. Bir gece yine düş görür. Kendisinden çocuğunun kanını caminin temeline akıtması istenir. Ramazanoğlu'nun bir tek erkek çocuğu vardır ama, "Allah bir tane daha verir." Diyerek O'nu kurban etmeye karar verir. Temeli atan ustalara:
"Çocuğumun kanını temele akıtın ama ben görmeyeyim. Kanlı gömleğini getirin yeter" der. Ustalar "Bey'in bir tane çocuğu var o da kesilmez" diyerek, yoldan geçen garip, bir çocuğu keserler. Kanlı gömleğini Bey'e götürürler.
Aradan zaman geçer. Bey, çocuğunun ölmediğini anlar. Temel atan ustaları çağırır ve hangi çocuğun kanını akıttıklarını sorar. Oradan geçen garip bir çocuğun kesildiğini öğrenince ustalara kızar.