4
Mayıs
2024
Cumartesi
ADANA

'Güney'in mektuplarını askerler aldı'

Adana'da Yılmaz Güney ile 10 yaşındayken "Umut" filminin setinde tanışan ve ona benzerliği ile dikkat çeken Yusuf Coşkun, Güney'in kendisine cezaevinden gönderdiği ve 12 Eylül askeri darbesinin ardından el konulan mektupların iade edilmesini istiyor.

Yılmaz Güney ile Adana'da Bit Pazarı'nda çekimleri yapılan "Umut" filminin setinde 10 yaşında tanışan esnaf Yusuf Coşkun, "Çirkin Kral" lakaplı sanatçıyı unutamıyor. Umut filminde Güney ile tanıştıktan sonra Nur Sineması'ndaki film galalarına da katılarak Güney ile ağabey-kardeş kadar yakın olmaya başlayan Coşkun, Yılmaz Güney'in 1976 yılında Adana'nın Yumurtalık ilçesinde "Endişe" filmini çekerken cinayet suçuyla tutuklandığını ve 18 yıl hapse mahkum edilerek Kayseri Cezaevi'ne konulduğunu, bu dönemde de görüşmelerinin devam ettiğini söyledi.

Yılmaz Güney ile tanıştığı gün çok heyecanlandığını anlatan Coşkun, "O günden sonra Güney'in oynadığı ve yönetmenliğini yaptığı bütün filmleri seyrettim. Daha sonra Güney ile yine film galalarında yanına gittim, aramızda bir bağ oluştu. Yılmaz Güney hayranlığım 10 yaşından bu yana devam ediyor. Bu hayranlık hiçbir zamanda bitmeyecek" dedi.

Güney'i son olarak Yumurtalık'ta çekimleri yapılan "Endişe" filminde gördüğünü ve orada kendisiyle sohbet ettiğini söyleyen Coşkun, "Güney ile Yumurtalık'ta çok uzun süre sohbet etme imkanım oldu. Burada Güney bana beni çok sevdiğini söyleyerek, benim kendisinin yerini alacağımı söyledi. Bana söz vermişti, ben ilerde onun hayatını oynayacaktım ama Güney elim bir cinayet sonrası cezaevine girmek zorunda kaldı" diye konuştu.

Cezaevine girdikten sonra Yılmaz Güney ile sürekli mektuplaştığını ve kendisine yaklaşık 80 mektup gönderdiğini ifade eden Coşkun, o mektupların hiçbirinin elinde olmadığını belirtti. Coşkun, "1984 yılında Paris'te hayatını kaybeden Yılmaz Güney'den bende kalan tek hatırası kitapları ve mektuplarıydı. Ancak o mektupların ve kitapların hiçbiri benim elimde değil. Bende sadece eşiyle birlikte çektirmiş olduğu bir fotoğraf kaldı. Onu da yatakların altına saklayarak kurtarabildim. 12 Eylül askeri darbesinde askerler ve polisler evde arama yaparak Güney'in bana gönderdiği mektupları ve kitapları aldılar. Geri kalan mektup ve kitapları da yakmak zorunda kaldım. Ben mektupları yakmasam onlar beni yakacaktı" dedi.

Yılmaz Güney ile anılarını da anlatan Coşkun, şunları söyledi: "Ona gününün nasıl geçtiğini sorardım. O da bana daktiloda senaryo, öykü yazarak geçirdiğini bildirirdi. Nitekim cezaevindeyken hapiste olduğu süre içinde Zeki Ökten'in yönettiği 'Sürü' ve 'Düşman', Erden Kıral'ın başlayıp Şerif Gören'in tamamladığı 'Yol' filmlerinin senaryolarını yazdı. Bu filmlerle ödül aldı. Ayrıca ona mektuplarda soru sorardım. Mesela birinde kaç yaşındasınız diye sordum. O da 36 dedi, ama yalan söylüyordu. Kendi yaşını hep 3 yaş küçük söylerdi. Dünyada en çok sevdiğiniz 3 şey nedir dedim. Bana cevap olarak dünyada hiçbir şey tek başına sevilmez dedi. Bu günleri hiç unutamıyorum. Ancak o mektuplar şimdi yok bende. Bu mektupları geri istiyorum. Vermeyeceklerini biliyorum ama yine de istiyorum. Mektuplarım kimdeyse getirip versinler."

iha
Yayın Tarihi : 15 Şubat 2009 Pazar 12:17:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?