4
Mayıs
2024
Cumartesi
ADANA

'İşsizlik ve kriz şiddeti arttırdı'

Adana Barosu Başkanı Aziz Erbek, ekonomik krizle birlikte Türkiye'de şiddet olaylarının toplu katliamlara dönüştüğünü söyledi.

Erbek, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dört bir yanında yaşanan şiddet olaylarının toplu katliamlara dönüşürken, olaylarının artmasının nedeninin işsizlik ve ekonomik kriz olduğunun vurgulandığını ifade ederek, ekonomik krizle birlikte ruhsal bunalıma giren kişi sayısının da arttığının gözlendiğini belirtti.

Erbek, "17 yaşındaki Münevver Karabulut'un vahşice öldürülmesi hafızalardaki yerini korurken, Mardin'in Bilge Köyü'nde adeta katliam yaşandı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 44 kişi, amca çocukları tarafından öldürüldü. Türkiye son birkaç gündür Adana'da yaşanan olaylarla sarsıldı. Bir apartman dairesinde aynı aileden üçü kadın, ikisi erkek 8 kişinin parasal sıkıntılar nedeniyle cinnet getiren Murat Yüksel tarafından başlarından vurularak öldürülmesi ve son olarak 11 yaşındaki R.A.'nın annesini 'SBS'ye girmesine izin vermediği' iddiasıyla tabancayla öldürmesiyle artan aile içi şiddet olaylarında, 'Türkiye nereye gidiyor?' sorusunu gündeme getirdi" dedi.

Ekonomik krizle birlikte her yerde benzer durumlar ortaya çıkınca şiddet eğilimlerinin de buna paralel olarak arttığını belirten Erbek, şöyle devam etti:
"Hayatlarını sürdürmekte çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bunlar ruhsal bunalıma yol açıyor. Yapılan araştırmalarda bunu doğruluyor. Psikiyatristlerin görüşüne göre, her 7 kişiden bir kişi ciddi bir ruhsal bunalıma girerken, son dönemde her 4 kişiden bir kişinin ruhsal bunalıma girdiği verileri var. Bu durum endişe verici boyuta ulaştı. İnsanlar konuşmak yerine şiddete başvurarak birbirlerini ikna etmeye çalışıyor."

Kamu yöneticisi konumundaki yetkililerin hiçbir veri veya delile dayanmadan açıklama yapmasının yanlış olduğuna dikkat çeken Erbek, "Türkiye'de, hep kavgalarla, gürültülerle, sert tartışmalarla gündemi sürekli meşgul eden yönetici anlayışı hakim hale gelmiştir. Şiddet eksenli programlarda çocuk ve gençlere olumsuz rol modelleri sunulurken, bunun toplumda ve özellikle okullarda şiddet olaylarının artmasında etkin bir biçimde görülüyor. Örneğin televizyon dizileri aracılığıyla kişisel güç, hukukun yerine ikame ediliyor. Böyle programlarla ailede ve toplumda şiddet kullanımı adeta teşvik ediliyor. Şiddet eksenli programların, çocuklarla gençlere başta kimlik gelişimi olmak üzere bütün yönleriyle olumsuz etki yapabiliyor. Televizyonlarda yayınlanan silah ve kan sahnelerinin bol miktarda olduğu dizilerin yanı sıra bunları birer reyting malzemesi olarak kullanan bazı medya kuruluşlarına da bu konuda önemli sorumluluk ve görev düşmektedir" diye konuştu.

Türkiye'de toplum merkezleri olarak hizmet veren çok az kuruluş bulunduğunu, bu gibi faaliyetlerin genelde gönüllü kuruluşlar tarafından yürütüldüğünü söyleyen Erbek, "Toplum merkezleri özellikle büyük kentlerde yaygınlaştırılmalıdır. Bu merkezlerde sosyologlar ve sosyal hizmet uzmanları çalıştırılmalıdır. Hatta daha küçük yaşlardan itibaren çocukların sosyalleşme sürecinde sokağa düşmesini önleyecek birimlerin oluşturulması gerekir. Aile içi sorunların çözülmesi için bu kurumların acilen faaliyete geçmesi gerekir. Hukuki yönden ise kişi suçluluğu kanıtlanmadan medyada mağdur edilmemeli" şeklinde konuştu.
 

İHA
Yayın Tarihi : 10 Haziran 2009 Çarşamba 15:00:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?