3
Mayıs
2024
Cuma
ADANA

Kızlar artık çeyizsiz evleniyor!

Anadolu'da yüzyıllardır devam eden çeyiz ve sandık geleneği son yıllarda özellikle şehirlerde yok olmaya başladı.

15-20 yıl öncesine kadar evlilik hazırlığı yapan genç kızlar evlerini süsleyecek çeyizleri yapmak için birbiriyle yarışırken şimdi her şeyin hazırını alma telaşı başladı.

Yıllar önce bir genç kızın en büyük hayali, iğne oyalı yazma, kanaviçe, ve dantelden oluşan çeyiz yapmaktı.

Ancak artık genç kızlar, evin bir köşesine özenle yerleştirilmiş sandıkların içine el emeği göz nuru dökülen çeyizlerle doldurmak istemiyor. Yani bir zamanlar değerlerini yaptıkları çeyizle ortaya koyan genç kızlar bu geleneği
yavaş yavaş terk ediyor.

Günümüzde evlenecek kızlar için mikrodalga fırın, iğne oyalı bir yazmadan daha önemli. Ama söz annelere gelince onlar kızlarıyla aynı fikirde değil. "Kız beşiğe, çeyiz sandığa" sözü ile büyüyen anneler, kızlarının çeyiz yapmamalarına ses çıkarmasalar da onları çeyizsiz gelin etmeye razı değiller. Durum böyle olunca bir zamanlar genç kızların elinden düşmeyen kanaviçeler, danteller, iğne oyaları şimdi annelerin hamaratlı ellerinde şekilleniyor.

Kızını bu yaz evlendiren anne Ayşe Serttaş, günümüzde çeyizin giderek önemini yitirdiğini belirterek, "Modernleşme her alanda olduğu gibi çeyiz geleneğinde de değişimlere ve yeniliklere yol açtı. Günümüzde çeyiz, kişilerin geleneksel ve modern yaşam tarzlarına yakınlık ve uzaklığına göre değişiyor. Farklı sosyal gruplar arasında çeyizin anlamı, hazırlanışı ve seçimi çeşitlilik gösteriyor. Köylüler çeyizi geleneksel anlamına en yakın şekilde uygulamaya devam ederken, gecekondu sakinleri ve şehirli orta-üst sınıflarda genel olarak çeyiz geleneği değişiyor. Köylerden şehirlere gittikçe çeyiz adetlerinin yeni yorumlara açıldığı görülüyor. Bunda hem kadınların daha uzun süre eğitim alması ve ev dışında çalışması, hem de piyasa faktörlerinin etkisi bulunuyor" dedi.

Kızı Pınar Serttaş'ın evlenmeden önce kendisine çeyiz ya da sandık istemediğini artık arkadaşlarının hiçbirinin ne çeyiz ne de sandık kullanmadıkların söylediğini belirten Serttaş şöyle devam etti:

"Kızım arkadaşlarını örnek aldı. Benim el emeği göz nuru ile yaptığım çeyizi almadı bile. Biz yıllar önce bütün eşyaların üzerine gece-gündüz işlediğimiz dantelleri örterdik. Ama şimdi bu gelenek yok oldu. Bunun yanı sıra yazmalarımız, kanaviçelerimiz ve daha birçok çeyizimiz genç kızlar tarafından kullanılmıyor. Doğal olarak bunları koyduğumuz sandıkta artık bir eşya olarak alınmıyor. Çünkü sandığa koyacak çeyiz yok. Bir kız Anadolu'da sandıksız gelin olmaz ama yeni kızlar sandık almıyor. Bu nedenle kız tarafının düğün sırasında sandık üzerine oturarak para isteme geleneği, gelini vermeme geleneği de yok oldu."

Pınar Serttaş ise ihtiyaçların sürekli değiştiğini vurgulayarak, "Ben evimde koca bir sandığın olmasını istemem. Üstelik annemler gibi her eşyanın üzerinde dantel olmasını da istemem. Bunun yanı sıra kanaviçeyi kullanmıyorum. Havlumun kenarına dantel yapmıyorum. Bunlar artık geride kaldı. Bu gelenekler annemin genç kızlık döneminde kaldı. Artık hiçbir evde ne dantel, ne kanaviçe ne de sandık var. Mağazalarda her şey var. Masa örtüsünü mağazadan alabiliyorsun. Dizüstü bilgisayar, dijital fotoğraf makinesi, mikrodalga fırın ya da basıncı yüksek iyi bir ütü benim için kadife bir bohçadan çok daha değerli" diye konuştu.

Anadolu kültürünün parçası olan, geleneksel Türk el sanatı ürünü süslemelerle bezeli çeyiz sandıklarını, dünya evine girecek genç kızlar artık tercih etmese de İsmail Tepesöyler usta 40 yıldır sandık yapmaya devam ediyor.

Sandık ustası İsmail Tepesöyler, Adana'daki Kazancılar Çarşısı'nda, babadan kalma mesleğini 40 yıldır sürdürdüğünü söyledi. Sandık üretiminin Osmanlı'dan gelen önemli bir Türk geleneği olduğunu ve sandıksız bir evin düşünülemeyeceğini ifade eden Tepeoğlu, "Çeyiz sandığı birçok gelenek ve görenek gibi giderek unutulmaya başlasa da Anadolu köylerinde halen genç kızlarımız tarafından yaşatılıyor. Evlenme çağına gelen genç kızlar, çeyizlerini sandıklarında biriktiriyor. Kentlerde ise çeyiz biriktirme için kullanılmasa da evlerde aksesuar ve değişik amaçlı değerlendiriliyor" dedi.

Çeyiz sandığının beraberinde pek çok geleneği de yaşattığını ifade eden Tepesöyler, şunları söyledi:

"Kızlar, çocukluktan itibaren çeyizleri için danteller yaparlar, örgüler örerler, örtüler biriktirirler ve yıllar içerisinde çeyizlerini oluştururlar. Çeyiz sandığı gelinin mahremiyetidir ve izinsiz açılıp bakılamaz. Genç kız gelin olarak evden ayrıldığında, sandık evine götürülmeden önce ailesinden ya da yakın akrabalarından birisi sandığın üzerine oturup damadın yakınlarından 'sandık bahşişi' ister. Eğer bahşiş yetersiz gelirse 'sandık ağır, yerinden kalkmıyor' deyip, daha fazlasını ister. Ancak
günümüzde hem bu gelenek hem de sandık geleneği şehirlerde yok olmaya yüz tuttu. Genç kızlar artık evlenirken ne çeyiz yapıyor ne de sandık alıyor"

İsmail Tepesöyler, sandıkların üzerindeki oyma ve süslerin de başlı başına bir Türk el sanatı olduğunu, oymacılığın yıllarca süren eğitimle çıraklara aktarıldığını kaydetti.
Çeyiz sandıklarının tamamlayıcısının, "tülbentlik" olarak kullanılan camekan sandıklar ve mücevherlikler olduğunu ifade eden Tepesöyler, "Mücevher sandıklarının ise 'üstten güllü', 'çift güllü', 'kızaklı', 'önden düğmeli' ve 'üstten bombeli' gibi türleri bulunuyor. Sandıkların fiyatlar anı sıra yazmalarımız, kaı 70 YTL'den 150 YTL'ye kadar çıkıyor" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 28 Eylül 2008 Pazar 11:17:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?