4
Mayıs
2024
Cumartesi
ADANA

Krizden çıkışın reçetesi ticaret

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, krizden çıkışın reçetesinin ticaret olduğunu belirterek, "Artık krizi anlatmayı bırakıp işimize bakmalıyız" dedi.

Özince, Adana Ticaret Odası (ATO) tarafından HiltonSA Oteli'nde düzenlenen 3. Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın büyük bir bunalım içerisinde olduğunu, herkesin bu krizin nasıl aşılabileceği düşüncesi ve çabası içerisinde olduğunu söyledi.

Bunalımı dile getirme noktasında bütün uluslararası örgütlerin adeta yarış içerisinde olduğunu vurgulayan Özince, "Dün basında Avrupa Merkez Bankası ve Türk Merkez Bankası başkanları, krizin sonunun gelmediğine dair açıklamalar yaptılar, bunlar çok önemli belirlemeler. ABD'deki resesyon resmi ilanından sonra Avrupa ve dünyada büyümenin çok yavaşlayacağı kesin. Neredeyse yarı nispetinde azalacağı beklentisi büyük. 'Kriz, gelişmiş ülkeler sıkıntısı' diye düşünülüyordu, 'gelişmekte olan ülkeler kendisini ayrıştırabilir mi?' düşüncesi vardı, bunun da pek mümkün olmayacağı konuşuluyor" diye konuştu.

Gelişmekte olan ülkelerde de kriz olursa bunun tüm dünyayı ilgilendireceğini, tüm dünyayı çarpan etkisiyle ilgilendireceğini belirten Özince, şunları söyledi:
"Küçük küremizde yapmamız gereken en önemli konu; gelişme potansiyeli olanları geliştirip, ticaretimizi, üretimimizi ve dünya refahını artırmak. Dolayısıyla dünyada büyümede, üretimde bütün olumsuz koşulları gelişmekte olan ülkeleri kullanarak aşmaya çalışabiliriz. Yani bu ayrışma tezi güçlü bir şekilde sarılmamız gereken bir tez. Bütün dünyanın sarılması gerektiği kanaatindeyim."

Şu ana kadar tüm ülkelerin kendi parasal tedbirlerini aldıklarını, kendi ekonomilerini kurtarmaya çalıştıklarını ifade eden Özince, "Dünya ticaretini eşgüdüm içerisinde nasıl etkin hale getirebiliriz, krizin etkilerini aza indirebiliriz, dünyanın büyüme hızının artmasını nasıl sağlayabiliriz bunu düşünmeliyiz. Düşünmekle kalmayıp, sadece iç ticareti değil, uluslararası ticareti de daha etkin kullanmalıyız. Özellikle gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeler zararına, en basiti kendi komşu ülkeleri
zararına hiçbir mali politikayı geliştirmemesi ve uygulamamasının uygun olacağı kanaatindeyim. Keza kendi yöresinde çok ciddi ticari ve sınai etkinliği olan Türkiye'nin de uluslararası işbirliği olanaklarını azami kullanarak mutlaka kendi çözümlerini yöresel, yani çevresel, kendi etrafında olan ülkelerle eşgüdüm içerisinde değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu pekala mümkündür. Bir an önce kafamızı kaldırıp sorunlarımızı ortak paydada değerlendirirsek kalıcı çözümler bulmamız ve kendi bölgesel sorunlarımıza çözüm bulmamız daha kolay olacak. Aksi halde herkes birbirine krizin etkilerini anlatacak olursa daha bunu uzun yıllar anlatma imkanımız olacak. Anlatmadan çok biz işimize bakmalıyız diye düşünüyorum" dedi.

Türkiye'nin 2001 krizinden sonra bankacılık alanında çok önemli reformlar gerçekleştirdiğinin altını çizen Özince, "80'in üzerinde banka varken, yarıya indirilmiştir. Bugünkü banka kurtarma operasyonlarını pek tercih etmedik, yarısı kadarını tasfiye ettik. Geri kalan yarısıyla şunu elde ettik; yaklaşık 55 milyar dolar seviyesinde bir bankacılık sektörü sermayesi oluşturduk. Bu sermaye sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin değil, uluslararası serbest piyasanın en büyük mali sektör sermayesidir. Bu yalnız Türk işadamlarına değil, dünyanın her yerinden iş yapacak işadamlarına daha fazla finans hizmeti sunulmasını sağlayacaktır" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin hem Ortadoğu hem Hazar Havzası, hem AB hem de Rusya Federasyonu ülkeleri açısından ticari yönden çok taahhütkar bir ülke olduğunu belirten Özince, "Potansiyelden hep bahsedilir, ama Türkiye'nin çok niyetli, sermaye birikimi olduğunu söyleyebilirim. Bu sorunlardan ticaret yapmakla, ticareti global anlamda, ondan önce de yöresel anlamda artırabilmekle kurtulabiliriz. Krizden çıkışın reçetesi ticarettir" diye konuştu.

"2009 KIŞI SERT GEÇECEK"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, bugün dünya ekonomisinin 1929'daki büyük buhrandan sonraki en sıkıntılı dönemi yaşadığını ifade ederek, "Açıkçası 2008 sonbaharı, küresel krizin rüzgarlarını sert bir şekilde hissettirmeye başladığı bir dönem olmuştur. Öyle gözüküyor ki 2009'un kışı da bir hayli sert geçecektir. 2009'da dünyadaki genel büyüme ortalamasının yüzde 3'e, gelişmiş ülkelerdeyse sıfıra gerilemesi ve hatta eksiye dönmesi öngörülüyor. Küresel ekonominin önemli bir parçası haline gelmiş olan ülkemizin de bu krizden etkilenmesi kaçınılmazdır. Evet, biz ülke olarak krizlere yabancı değiliz. Ancak Türkiye, bu krize güçlü bir kamu maliyesi, sağlıklı bir bankacılık sektörü ve etkin bir kurumsal denetim-düzenleme çerçevesiyle yakalanmıştır. Bu sayede 1994 ve 2001'de yaşadığımız gibi bir olumsuz durum ortaya çıkmamıştır" dedi.

Bugün karşı karşıya olunan krizin, küresel mali sistemin mimarisindeki çürüklüklerden kaynaklı yapısal bir kriz olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Eski ölüyor, eski can çekişiyor. Yeni bir küresel düzenin şafağı söküyor. Önemli olan, krizlerin ardından ortaya çıkan yeni koşullara uyum sağlayabilmektir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan uluslararası sistem, bugünkü dünyanın ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Dolayısıyla ekonomik sistemin yeniden inşası, küresel krizle birlikte öncelikli hale geldi."

Dünya ekonomisinin lokomotifi rolünü Türkiye'nin de içinde bulunduğu yükselen piyasa ekonomilerinin üstlenmeye başladığını belirten Hisarcıklıoğlu, "Bugün Türkiye, 27 mal kaleminde en az 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıyor. Bugün Türkiye, 32 ayrı ülkeye 1 milyar doların üzerinde mal satabiliyor. Türkiye, ihracatının yarısını en rekabetçi piyasalar olan Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarına yapıyor. Öte yandan son 5 yılda yaptığımız reformlarla yabancı sermaye çekme konusunda olumlu gelişmeler yaşadık. Türkiye yabancı yatırımcı için cazip bir yatırım ortamı sunmaya başladı ve sadece son 3 yılda 55 milyar doların üzerinde yabancı girişi oldu. Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı şirket sayısı 20 bine yaklaştı" diye konuştu.
Türkiye'nin kısa zaman içinde dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içerisinde yerini alacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Bu itibarla, yerli ve yabancı tüm yatırımcıları bu başarı hikayesi içerisinde yer almaya davet ediyorum. Türkiye olarak önümüzdeki 15 yıl içinde 500 milyar dolar ihracat yapan, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alan bir ülke olmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede de sizlerle daha fazla ticaret, daha fazla yatırım yapmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

"TEK ÇÖZÜM BERABER ÇALIŞMAK, VAZGEÇMEMEK"
Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (Eurochambres) Başkanı Pierre Simon ise, dünyanın çok önemli bir kriz döneminden geçtiğinin altını çizerek, "Tek çözüm; beraber çalışmak ve vazgeçmemek" dedi.

Ekonomik yavaşlamanın yaklaşık 1 yıl önce başladığını ifade eden Simon, bankacılık sektörünün tamamen çöktüğünü, bunun da şirketler için finansman açısından önemli sıkıntılara yol açtığını belirterek, "Özellikle KOBİ'ler çok etkilendiler, etkilenmeye de devam edecekler. Onların ayakta kalması, tüm dünya ekonomisi için hayati önem arzediyor. Bizler odalar olarak KOBİ'lere destek vermek zorundayız" şeklinde konuştu.

Simon, Türkiye'nin geleceği umut vaat eden bir ülke olduğunu da sözlerine ekledi.
3. Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu'na ev sahipliği yapan ATO Başkanı Şaban Baş, bu forumun bölgede şimdiye kadar gerçekleştirilen en kapsamlı uluslararası organizasyon olduğunu vurguladı. Baş, uluslararası ticaretin geliştirilebilmesi için etkin bir tanıtım ve destek mekanizmasının oluşturulması gerçeğinden yola çıkan bu forumun, işletmelerin uluslararası alandaki işbirliğini ve rekabet gücünü artırmayı amaçladığını kaydetti.

"TÜRKİYE'NİN AVRUPA'NIN YILDIZI OLDUĞUNU İSPAT EDECEĞİZ"
Son olarak söz alan Adana Valisi İlhan Atış da, Avrupa Birliği'ni (AB) eleştirerek, "Avrupalı'nın Türk konusunu iyi görmesini istiyoruz. Türkiye hala AB kapısında bekliyor. Ama eski komünist ülkeler bile girdi. Fazla naz aşık usandırabilir. Aslına bakarsanız zaten AB'deyiz. Türkiye'nin Avrupa'nın yıldızı olduğunu ispat edeceğiz" dedi.

Atış, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son yıllarda yüzde 44'lük büyüme sağladık. Biz dünyanın 15. büyük ekonomisiyiz. 7. en büyük otomotiv üreticisiyiz. Türkiye bu noktaya geldiyse, işadamları ve sanayicileri ile geldi. Türkiye'ye güveniyorum. Adana sanayi kültürünün yeşerdiği ilk yerdir. Sanayi yatırımları, Ceyhan enerji bölgesiyle yeni bir ivme kazanacak. Sadece sanayi ve ticarette değil, kültür ve sanat olarak da, yaşam kültürüyle de potansiyeli yüksek bir kent. Adana, yerli ve yabancı işadamları için gözde bir merkez. Yerli ve yabancı yatırımcıları bölgemize davet ediyoruz."

3. Adana Uluslararası Ekonomik İşbirliği Forumu'na; Adanalı sanayici ve işadamlarının yanı sıra ABD, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya, Hırvatistan, Suriye, Ürdün, Kamerun, Nijerya, Senegal ve Lübnan'dan yatırımcılar katıldı. Yarın da devam edecek forumda Türk ve yabancı sanayici ve işadamları arasında ikili işbirliği görüşmeleri yapılacak.

iha
Yayın Tarihi : 12 Ocak 2009 Pazartesi 15:11:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?