29
Nisan
2024
Pazertesi
ADANA

Yağlı tohumlarda destekleme primi

Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, yağlı tohumlardan elde edilen ürünlerin artırılması ve ülke ihtiyacını karşılaması için destekleme primlerinin üretimle bağlantılı olması gerektiğini belirterek, "Aksi takdirde milyarlarca dolar döviz ülkemizden uçup gidecektir" dedi.

Barut, yaptığı açıklamada, ürün bazında destekleme teşvik primi uygulamasının ilk defa 1993 yılında yağlı tohumlardan olan pamukta başladığını, daha sonra bu prim uygulamalarının ağırlıklı olarak arz açığı bulunan yağlı tohumlardan zeytinyağı, soya fasulyesi, yağlık ayçiçeği, dane mısır, kanola ve aspirdede destekleme prim uygulamalarının ise farklı yıllarda başlatıldığını ancak IMF ve Dünya Bankası ile 2000 yılından beri uygulanan ekonomik program kapsamında tarımdaki birçok desteğin ya kaldırıldığını ya da miktarlarının düşürüldüğünü söyledi.

Tarımsal destekler içerisinde hem tarım sektörüne nefes aldıracak hem de ihtiyaç olan yağlı tohumların ekim alanını artıracak bir tek, ürün teşvik bazında uygulanan destekleme primi kaldığını ifade eden Barut, şöyle devam etti:
"Tarım ve Köyişleri Bakanlığı şimdi bu destekleme primini düşürecek ve üretimle bağını kopartacak bir çalışma içerisindedir. Yani ürün bazında destek yerine alan üzerinden dekar başına destek ödenmesine geçiliyor. Oysaki ürün bazında verilen destekleme teşvik primleri ihtiyacımız olan ürünleri artırmak ve kaliteli ürün yetiştirmek açısından olduğu gibi bu modelle bu sektördeki kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmış oluyordu. Aynı zamanda ihracatçıda piyasa koşullarında ürün alarak rekabet gücünü artırıyordu.Yeni uygulamada üretime değil de dekar başına uygulanacak prim uygulamasının Doğrudan Gelir Desteği'nden (DGD) bir farkı kalmayacak. Çünkü DGD modelinin yıllardır çeşitli örgütler tarafından yanlışlığı vurgulandı. Bu model ile ilgili şikayetler hat safhaya ulaştı."
59. Hükümet döneminde çıkarılan Tarım Yasası ile DGD'nin genel destekler içerisindeki payının yüzde 85'ten yüzde 45'e indirildiğini zaman içerisinde bu rakamın sıfırlanıp üretimle ilişkilendirileceğini belirten Barut, "DGD'den tarımcılar şikayet ederken hükümetler bile bu sistemden şikayetçiydi. Ancak yeni uygulamada tıpkı DGD de olduğu gibi üretime, verimliliğe ve kaliteye bakılmadan destekleme primi dekar başına ödenecek. Aynı zamanda arazi sahibi ile araziyi kiraya işleyen arasında çeşitli sorunlar baş gösterecektir" dedi.

Destekleme primlerinde uygulanacak olan bu radikal değişiklik yürürlüğe girdiği zaman pamukta 2006 yılında 1 kilogram kütlü pamuk priminin 34.8 YKr'den dekara 600 kilogram hesaplandığında dekar başına 209 YTL olarak ödendiğini, yeni uygulama ile dekar başına verimin 407 kilograma düşürülmek istendiğini savunan Barut, "Prim rakamları aynı kalsa bile 2007'de dekar başına yaklaşık 142 YTL olarak görülmektedir. Burada ciddi kayıp söz konusudur. Aynı zamanda hazineye ait arazilerin Milli Emlak'tan kiralanarak yani ecri-misillerini yatırıp orada elde edilen ürünlere alan bazında ya da ürün bazında teşvik primi ödenmemesi ileriki yıllarda pamuk ekim alanlarını daha da azaltacaktır" diye konuştu.

Avrupa Birliği'ne bağlı ülkelerde ve ABD'de bu tür destek ve diğer tarımsal desteklerin yüksek miktarda uygulandığını, bundaki amacın ise bu ülkelerin kendi üreticilerini korumak için üretim maliyeti ve üretici karı ile satılmak istenen fiyat ile dünya fiyatı arasındaki farkı prim olarak sektöre ödüyor ve uluslar arası rekabeti sağlaması olduğunu ifade eden Barut, "Milyarlarca dolar dövizin bu ülkede kalması ve ülke tarımına yatırım olması, yağlı tohumlardan elde edilen ürünlerin artırılması ve ülke ihtiyacını karşılaması için destekleme primlerinin üretimle bağlantılı olması gerekmektedir. Aksi takdirde milyarlarca dolar döviz ülkemizden uçup gidecektir" dedi.

 

iha
Yayın Tarihi : 13 Eylül 2007 Perşembe 13:35:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?