Opr. Dr. H. Nusret Baş, 40 yaşından sonra ortaya çıkan yakın görme güçlüğünün bir yaşlanma belirtisi olduğunu belirterek, "Göz merceğinin sertleşerek uyumda zorlanmaya başlaması ile ortaya çıkan presbiyopi, tedavi edilemiyor. Ancak telafisi mümkün" dedi.

Türkiye Gazetesi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. H.Nusret Baş, 40 yaşından sonra ortaya çıkan yakın görme güçlüğüne Latince adıyla 'Presbiyopi' denildiğini, herhangi bir göz kusuru olmayan bütün insanların 40 yaşını geçtikten sonra önce akşamları küçük yazıların karıştığı ve gözün çabuk yorulduğunu ifade ettiklerini söyledi.

Baş, "Bu şikayetler yaş ilerledikçe artmakta, hatta kollarını ileriye uzatarak uzaktan okumaya çalışmaktadırlar. Bunun sebebine yönelik muhtelif teoriler varsa da esas neden gözün yaşlanmasıdır. Bu bir yaşlanma belirtisidir. Göz içinde bulunan ve uyum yaparak yakın görmemizi sağlayan göz merceği sertleşir ve uyum yapmakta zorlanmaya başlar. 60 yaşından sonra ise uyum kabiliyeti tamamen kaybolur" şeklinde konuştu.

Ortalama yaşın arttığı dünyamızda yakın görme zorluğunun önemli bir problem oluşturduğunu ve göz hekimlerini bu problemin önlenmesi veya tedavisinde önemli çalışmalara sevk ettiğini söyleyen Opr. Dr. H. Nusret Baş, "Gerçekten 40-50 yaş arası aktif bir insanın saatini, cep telefonunu, kapı zilini, markette bir etiketi okuyamaması oldukça can sıkıcı bir durumdur. Yakın okuma güçlüğü bugün için tedavi edilemez, ancak telafi edilebilir" diye konuştu.

Yakın okuma güçlüğünü telafi etmede en çok yakın okuma gözlüklerinin kullanıldığını kaydeden Baş, bu gözlüğü taşımanın ve ihtiyaç halinde kullanmanın birçok insan için zorluklar gösterdiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Gözlüğünü yanına almamış bir kimse yakını göremez, bu istenmeyen bir durumdur. Bazen unutulmasın diye boyuna iple takılır. Birçok insan bundan hem estetik olarak hem de fonksiyonel olarak rahatsız olmaktadır. Buna ilave olarak yakın görmeyi sağlayan katarakt lensler vardır. Sabah takılıp akşam çıkarılan lensler yakın görmeyi sağlamakta birlikte kullanma güçlüklerini de beraber getirmektedir. Bu klasik telafi edici yöntemlerin dışında refraktif cerrahinin gelişmesiyle muhtelif tedavi yöntemleri

geliştirilmiştir. Özellikle bir ok lazerin göz tedavisinde kullanılmaya başlaması ile klasik yakın görme tefafisi için kullanılan yakın okuma gözlüğüne alternatif birçok tedavi yöntemi vardır. Hastaya yapılacak yöntem iyi seçilir ve iyi uygulanırsa hasta memnuniyeti çok yüksek olmakta ve gözlüksüz yakını görmek mümkün olmaktadır."

20 BİN AMELİYAT

Türkiye Hastanesi Göz Lazer Merkezi; dünyadaki tıbbi ve teknolojik gelişmeleri eş zamanlı olarak takip edebilen, göz hastalıkları ve cerrahisinde erken teşhis ve modern tedavi imkanlarının kullanıldığı ilk komple göz lazer merkezi olma özelliğini taşıyor. Açıldığı günden beri 20 bin göze ameliyat yapılan merkezdeki 6 tam teşekküllü muayene ünitesinde poliklinik hizmeti veriliyor. Şimdiye kadar 100 binin üzerinde gözün excimer lazer ile gözlükten kurtarıldığı merkezde üniversite, eğitim hastaneleri ve

çevre illerden hekimler de hastaları için kliniğin modern teknolojik imkanlarından faydalanabiliyor. Hastanede ayrıca kornea nakli ve ışığa hasret gözler için vitrektomi operasyonları da başarı ile gerçekleştiriliyor. Ekibin doktorları, her yıl yapılan Ulusal Oftalmoloji sempozyumları ve kongrelerine eğitici olarak katılıyor. Ayrıca dünya göz hekimlerinin arenası olan "American Academy" toplantılarında da sundukları tebliğlerle dünya literatürüne girerek ilgi topluyor.

İHA

Yayın Tarihi : 10 Temmuz 2010 Cumartesi 10:39:01

Güncelleme :10 Temmuz 2010 Cumartesi 12:40:46