2
Mayıs
2024
Perşembe
BİNGÖL

Hiç bir şey değişmeyecek

HİÇ BİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK

“Ölen öldü kalan sağlar –ölünceye kadar- bizimdir.”

Küçük çocuğunu son bir gayretle bahçeye fırlatarak hayatta kalmasını sağlayan babanın hikayesinden yarına hiçbir şey kalmayacak.

İki çocuğunu kucağında sarıp sarmalayarak üzerlerine düşen binlerce ton ağırlığındaki ölümden korumaya çalışan annenin hikayesi de bedeni ile birlikte gömülecek mezara.

Başka yerlerde başka binalar yıkılacak, başka canlar ölecek ama biz aynı sloganı tekrar etmeye devam edeceğiz. “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir”

Çünkü kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın, kim ne yaparsa yapsın biliyoruz ki bir şey değişmeyecek.

Neden değişmeyecek;

Körfez depreminde Kocaeli’nde binlerce insanın öldüğü binalarla ilgili olarak tam 921 ceza davası açıldığını ve tümünün sonuçlandığını; “ceza alan müteahhit sayısının 0 (SIFIR)“ olduğunu öğrendiğim için hiç bi şey değişmez diyorum.

Sadece bu olsa; Adapazarı’nda aynı şekilde 685 ceza davası açılmış. Tüm müteahhitler suçsuz bulunmuş. Bir kişi ceza almış. “O da kendi köy evini yapmış olan bir gariban.”

Yetmediyse devam edelim;

Yalova Adapazarı ve Kocaeline göre müteahhitlere karşı daha acımasız davranmış. 20 kişinin öldüğü pelin sitesinin müteahhidin tamı tamına 40.000.000 (KIRKMİLYON TL) AĞIR PARA CEZASI verilmiş. Müteahhit bu ağır para cezasını hala taksitler halinde ödemeye devam ediyormuş!

Gelelim Bingöl’e

Durum farklı mı sanıyorsunuz? Değil elbette. Tutuklu hiç kimse kalmadı bizde de. Bi tek depremin tüm günahlarını omuzlarına vurduğumuz BOZKUŞ kaldı. O da gıyabi tevkifli, yani damda değil dışarıda. “Yakalanmış olsa çoktan o da çıkmıştı.”

Bunlar sadece işin ceza bölümleriydi.

Bide ödülü var depremlerin akıllara ziyan.

Yalova’da aranmakta olan bir müteahhidin firması aslan gibi bir iş kapmıştı. “8 bin hasarlı binanın onarım işi”. Oh yeme de yanında yat.

Bizde de durum farklı değil.

Doğruyum, çalışkanım, yasam diye diye yetiştirdiğimiz eğri, tembel ve sahtekarların yaptığı binaların hiçbir suçu yoktu onlar sadece kendilerini yapanların karakterlerini yansıtıyordu. “Çürük karakter çürük bina üretmiş çürük bina ağır hasar görmüştü”. Ama çürük karakter yine devreye girip ağır hasarı ortaya çevirmeyi başarmıştı. “Yaptıkları yapacaklarının teminatıydı”. Yaptılar. Kendi yaptıkları kamu binalarında meydana gelen hasarların onarımlarını yine kendileri aldılar.

“Takdir etmemek mümkün değildi biz de takdir ettik elbette.”

İngiltere’de 2001 yılında çöken binanın hikayesinin altından çıkan türk kardeşimi de takdir ediyorum.” Londra’da bulunan bu binanın alt katında kendisine ait iki dükkanın kolonlarını keserek süpermarket yapmaya çalışan bu kardeşimiz eğer enkazın altında ölmeseydi İngilizlerin terminolojisine de çöken bina kavramını yerleştirdiği için ne kadar gururlanırdı kimbilir..

Velhasıl hayatı akıntıya karşı yüzmek olarak algılayan bir garip neslin ürünü olup çıktık. Yapana, çalana, kontrol etmeyene, denetlemeyene kızarken, yıkılıyorum diye günler öncesinden bas bas bağıran binanın sesini duymayan kendimize bir şey demiyoruz. Çünkü zaten böcekler gibi ezilerek ölmüşüz bide ne diyelim kendimize diye düşünüyoruz.  “Oysa biz böcek değiliz kaldı ki böcekler bile kendi yaptıkları ağırlıkların atında ezilerek ölmezler.” B.k böceğinin taşıdığı b.k topunun altında kalarak can verdiğini duyan var mı?

Doğa kendi kuralları ile dalga geçenlere karşı acımasız davranıyor.  Şemsiyesiz çıkanı ıslatıyor, ayakkabısız paltosuz çıkanı donduruyor, kumdan kaleleri içindekilerin başına yıkıyor.

Deprem öldürmez bina öldürür diyerek “kendimizi kandırıyor” depremin ve doğanın gücünü hafife alıyoruz.  Sel baskınında “sel öldürmez dere öldürür” filan diyormuyuz. Ya da “çığ öldürmez eğitim şart” diyen var mı?

Deprem öldürür kardeşim. Adam olmazsak doğanın kurallarını anlayıp ona göre davranmazsak depremde öldürür sel’de çığ’da kar’da kış’ta öldürür.  Daha komik olanı ölmek için bizde bunların hiç birine gerek yok. “Bir binada yaşıyor olmak başlı başına bir ölüm nedeni iken bu ülkede bir şeylerin değişeceğine kim inanır.”

Bu ülkede hiçbir şey değişmeyecek.

Fahri Alimoğlu
Yayın Tarihi : 10 Şubat 2004 Salı 13:19:02
Güncelleme :10 Şubat 2004 Salı 14:14:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?