3
Mayıs
2024
Cuma
ELAZIĞ

Köy isimlerinin değiştirilmesi

Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Tuncel, ülkemizdeki yer değiştirilmesi işleminin sadece köy isimlerini kapsamadığını belirterek, doğal yer adları ve köylere bağlı yerleşim birimlerinin değiştirilmesinin de söz konusu olduğunu söyledi.


Prof. Dr. Harun Tuncel köy isimlerini değiştirilmesinin Cumhuriyet öncesinde yapıldığına işaret ederek, "Ülkemiz açısından düşünülürse 1940'lı yıllarda İçişleri Bakanlığı çalışmalarıyla başlıyor. Bu dönemde Dünya Savaşı nedeniyle bir duraksama yaşanıyor. Bunun ardından 1949'da kanuni bir zemine kavuşuyor ihtisas kurulu kuruluyor. Bu ihtisas kurulu pek çok yer adını 70-75 bin yer adını toparlıyor. Bunları incelemeye başlıyor. Bunlar içinde köyleri esas alırsak, köylerin yüzde 35 kadarının ismini değiştiriyor.

Bu değişiklikler nerelerde yapılmıştır diye düşünürsek, bu değişiklikler Türkiye'nin her tarafında yapılmıştır. Sadece Karadeniz'de Doğu Anadolu'da veya Ege'de değildir. Türkiye'nin her tarafında değişiklik yapılmıştır. Komisyonun bir takım kuralları var. O kurallar çerçevesinde değişiklik yapmıştır. Çoğunluk nerede derseniz Batı Karadeniz'de, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu ve Güneydoğu'da isim değişikliği gerçekleştirilmiştir. Birbirinden farklı köy isimlerinde değişiklik yapılmıştır.


Bunların bir kısmı Türkçe olmadığı gerekçesiyle değiştirilmiş, bir kısmı yöre halkını rencide eden inciten üzen alaya alan isimler olması sebebiyle değiştirilmiş. Hiç kimse 'Deliler' isimli köyde yaşamayı arzu etmez. İsmi değişen köyler de yöre halkının doğrudan isteğiyle dilekçesi ve başvurusuyla yapılmış, bir kısmı da söylediğim gibi İçişleri Bakanlığı Komisyonu yapmıştır" diye konuştu.

28 BİN KÖY VE MEZRA İSMİ DEĞİŞTİRİLDİ
Prof. Dr. Tuncel, 12 bin köy isminin değişikliği yapıldığına işaret ederek, toplam mahalle mezra isimleri ile birlikte 28 bine çıktığını söyledi. Tuncel, "Doğal yer adlarında isim değişikliği yapılmış. Bunlar gizli saklı da yapılmamıştır. Bunların tümü İçişleri Bakanlığı'nın yayınlarında ve kayıtlarında mevcuttur. Devlet istatistik Enstitüsünün kayıtlarında bile köy ve mezra isimleri verilirken eski isimlerde köylerin veriliyor. Bu bir bardak suda fırtına koparılacak bir konuda değil" dedi.
"Değiştirilen köy isimleri için dilekçe verilerek, yeniden eski ismini kullanmak istemediklerini beyan edenler var" diyen Tuncel, "İsmi değişen köyler mezralar genel olarak düşünüldüğünde bunların içinde Türkçe olanlarda var. Sadece yabancı dilden geldiği düşünülenler değil. Türkçe isimlerde değiştirilmiş. İsimler değiştirilirken bir takım hatalar da yapılmış. Eski ismi hatırlatacak, ona çok benzeyen isimlerin verildiğini de görüyoruz. İşte mesela Rize'de Şehşiva isimli köy Şenyuva yapılmış.

Bazı köy isimleri tamamıyla tercüme edilerek verilmiş. Urfa, Diyarbakır ve Mardin'deki bazı yerlerde bazı Arapça köy isimleri tamamıyla Türkçeleştirilerek, Türkçe isimler verilmiş. Bir bölümü de başka isimlerle değiştirilmiş, tamamıyla anlamı korunmadan, belirgin olarak çiftlik, mezra, kilise, çan, kızıl gibi kelimeleri bünyesinde barındıran isimler köy isimleri değiştirilmiş. Bir de alaya yol açabilecek, orada yaşayan insanları küçük duruma düşürebilecek köy isimleri değiştirilmiş" dedi.


Harun Tuncel, 1940'lı yıllarda bir genelgeyle isim değiştirme işleminin başladığını belirterek, "8589 sayılı genelge de ifade şu, anlaşılmasında güçlük olan ve Türkçe olmayan kelimelerin yer adlarının köy isimlerinin Türkçeleştirilmesi. Bu komisyon çalışmaya başladıktan sonra pek çok yer adı değiştiriliyor. Bu süreç içerisinde Türkçe olmadığı düşünülen veya Türkçe olup da,anlamsız gelen isimler değiştiriliyor. Bu süreç de değiştirilen isimler içerisinde pek çok dilden isim olması doğaldır.

Çünkü, ülkemizde pek çok uygarlık geçmişten günümüze varlığını sürdürmüştür. Haliyle izler bırakmışlardır yaşadıkları yörelerde bölgelerde. Doğal olarak da, o süreç içerisinde günümüze gelinceye kadar kendiliğinden değişikliğe uğramış olanlar veya varlığını muhafaza edenler ama, bunların hangisinin anlamı nedir? Ancak etiminolojik araştırma ile ortaya çıkar. Yoksa bu isim şuna benziyor şu Rumca, şu Ermenice'dir, veya bu Türkçe'dir demek yanlış olabilir. Benim tahminin şu dur ki ülkemizde ölmüş veya varlığı tamamıyla ortadan kalkmış bir takım nüfus gruplarının da dil anlamında düşünecek olursak izlerini bulmak mümkün.

İşte Hititlerin, Sümerlerin, Akatların, Asurilerin gibi pek çok gurubun yer adlarını bulmak mümkün. Nasıl ki, Ege'de ki bazı yer adları Rumca ise veya Trabzon çevresinde bunlara rastlayabiliyorsak, bu tür isimlere rastlamak bulmak mümkün. Bunda gocunacak da hiçbir şey yoktur. Aynı oranda Türkçe isimlerde vardır. Kullanan kişi o yörede yaşayan kişi, hem yaşadığı yere hem de çevresindeki, doğal unsurları tarif edebilmek için, haşatını kolaylaştırmak için kullanacağı isimleri vermiştir" diye konuştu.
 

İha
Yayın Tarihi : 14 Mayıs 2009 Perşembe 11:47:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?