4
Mayıs
2024
Cumartesi
ELAZIĞ

MÜSİAD Turizm'i masaya yatırıldı

MÜSİAD tarafından Elazığ'da gerçekleştirilen Genel İdare Kurulu (GİK) Toplantısı'nın ikinci oturumunda Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı İsmet Yılmaz, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan ve 28 şube başkanının katılımıyla, "Türkiye'nin Turizm Potansiyeli" masaya yatırıldı. Bölgelerden gelen raporlar ve Genel Merkez'in görüşleri doğrultusunda, toplantının ardından bir Sonuç Bildirisi yayınlandı.

MÜSİAD tarafından Elazığ'da gerçekleştirilen GİK toplantısının ardından bir bildiri yayınlandı. Bildiride, "Tarihi ve kültürel zenginlikleri ile de tam bir turizm cenneti olan Türkiye'nin sektöre 'Milli Öncelikli Sektörler' bağlamında yaklaşması şarttır" vurgusu yapılırken, "Son yıllarda Türkiye'de artan oranlarda bir cari açık sorunu yaşanmaktadır. Cari açığın, zor bir yapısal dönüşüm sürecinden geçen sanayi sektörü üzerinden kapatılması pek mümkün gözükmemektedir. Bu şartlar altında Türkiye'nin cari açığını kapatması için ağırlığını bir yandan da turizme vermesi şarttır. Zira ihracat kalemleri içinde ithalat payının en düşük olduğu sektör hiç kuşkusuz turizmdir. Türkiye'nin, 50 milyar dolarlık bir turizm geliri elde etmesi durumunda, cari açık sorunu büyük bir tehdit olmaktan çıkabilecektir" denildi.

Son 50 yılın en önemli sektörlerinden biri haline gelen turizmin, Türkiye'nin uzun yıllar güneş, deniz, kum, doğal güzellikler gibi kaynakları kullanma ve teknolojisi basit bir iktisadi faaliyet olarak görülmesinin yanlışlığına dikkat çekilen bildiride, "Turizm potansiyelini çok iyi kullanan ülkeler, büyük bir döviz girdisi sağlayarak dış açıkların giderilmesinde, işsizliğin azaltılmasında ve ülke ekonomisine olumlu katkılar sağlamayı başarmıştır. Ülkemizin ise turizm gelirlerinden yeterince yararlanamadığı açıkça görülmektedir. Dünya turizminin odak noktalarından birini oluşturan Türkiye, gelen turist sayısı ve turizm gelirleri bakımından da Avrupa ile boy ölçüşebilecek durumda değildir. Sahip olduğumuz tarihi ve kültürel değerlere, dünyada yaşanan bazı siyasal gelişmelere paralel olarak gelinen noktada Türkiye'nin yükselen bir trend olmasına, kış, doğa, gıda ve din gibi alternatif birçok farklı turizm potansiyele karşın, dünya genelinde ve özellikle de Akdeniz bölgesindeki pazar payımız halen oldukça düşüktür. Alternatif turizm imkanları iyi belirlemeli, bölgelerimizin potansiyel tarihi, coğrafi ve kültürel değerlerini gün ışığına çıkaracak bir anlayışla meseleye yaklaşılmalıdır. Turizme bakış açımızı deniz, kum ve dinlenme olmaktan çıkarmalı, bu konuda tarihi anlamda bir turizm markası haline gelen şehirleri iyi tahlil etmeliyiz'' denildi.

MÜSİAD bildirisinde şu ifadeler yer aldı:

''Türkiye iklimiyle, bozulmamış toprak yapısıyla ve birçok çeşitliliğe sahip bölgesel özellikleriyle ihtisas turizminin ve özellikle gıda turizminin gelişmesine oldukça müsaittir. Turizm Bakanlığı'nın ve belediyelerin gıda turizmine yönelik düzenlemeler yapması ve sivil kuruluşların ve teşebbüslerin bu düzenlemeleri destekleyeceği aktivitelerde bulunması şarttır. Çeşitli festival ve panayırlarla yörelerin meşhur ürünlerini ön plana çıkartıp sergilemek suretiyle tanıtımlar yapılabilir. Yayınlanacak bölgesel gıda haritalarıyla turizmin hizmetine sunulabilir.''

MÜSİAD GİK toplantısının ikinci oturumunda açıklanan sonuç bildirgesinde şunlar dile getirildi:

1. Turizm Yüksek Kurulu oluşturulmalıdır: Turizm ve hizmet sektörü payımızı artırmak için gerekli altyapı çalışmalarını yapmak ve her duruma hazırlıklı olmak gerekmektedir. Bu çerçevede Türk turizmi bir 'Kurul' çatısı altında toplanmalı ve turizm yasası bir an önce çıkartılmalıdır. Türk turizmi konaklama etkisinden turistik işletme belgeli restoranlara kadar bu kurul tarafından denetlenmeli, bu kurulun ortaya koyacağı prensipler ve turizm yasası çerçevesinde Türk turizmi yoluna devam etmelidir. TURSAB'da olduğu gibi, tesis edilecek bu kurulun bölge yürütme kurulları oluşturulmalı ve destinasyonlar kendi yönetimlerini ve denetimlerini kendi içlerinde yapmalıdırlar.

2. Yabancı sermaye girişi için çaba gösterilmeli: Turizm sektöründe son derece kısıtlı olan yabancı sermaye girişlerinin arttırılması için de gerekli çaba gösterilmelidir. Yatırımlar için gerekli olan fonların azlığı, kitle turizminde tecrübe sahibi kurumlardan yararlanma gereksinimi, risk paylaşımını sağlama ihtiyacı gibi nedenlerle turizmde yabancı sermaye konusunun kritik bir önemi vardır.

3. Tanıtım faaliyetlerinin arttırılması ve turizm ürünlerinin çeşitlendirilmesi şarttır: Ülkemizin tarihi ve kültürel zenginlikleri ve çeşitliliği düşünüldüğünde kültür turizmi açısından büyük bir potansiyelin mevcut olduğu aşikardır. Bu potansiyelin yeterince kullanılamıyor olması, tanıtımdaki yetersizliğe ve dünyada ve özellikle Avrupa'da var olan bozuk imajımıza dayanmaktadır. Bu konuda devlete olduğu kadar sektörde faaliyet gösteren kuruluşlara da görevler düşmektedir. Zira, ülkemizde konaklayan turistlere gösterilen muamele ve verilen hizmetin kalitesi, imajımızı etkileyen önemli bir faktördür. Kültür turizminin yanı sıra eğlence, spor, sağlık, dağ ve yayla turizmi gibi farklı alanlara ilişkin çalışmalar da yaygınlaştırılmalıdır.

4. Turizmin 12 aya yayılması sağlanmalıdır: Türkiye'de turizmin 12 aya yayılamamış olması kış aylarında turizm sektörünün ciddi sıkıntılar içine girmesine neden olmaktadır. Birçok konaklama tesisi kış aylarında ya kapısına kilit vurmakta ya da personelinin önemli bir kısmını ücretsiz izine çıkarmaktadır. Bu durum turizm sektöründe sağlıklı bir eleman yapılanmasının da önüne geçmektedir. Turizmden umduğunu bulamayan ve geçimini sağlamakta zorlanan birçok çalışan, sektör değiştirmektedir. Bu amaçla turizm sektöründe çalışanların SSK verg 'fdkarmalı, bu konuda tarihi anileri kış aylarında düşürülmelidir.

5. Turizm destekleri gözden geçirilmesi gerekir: Terör, orman yangınları gibi olumsuz durumlarda turizmin sıkıntıya girmesi halinde Türk turizmcisine destek verilmelidir. Nasıl ki kurak mevsimlerde çiftçinin borçları erteleniyorsa böyle durumlarda da turizmcinin borçları ertelenmeli, düşük maliyetli krediler sağlanmalıdır.

6. Her şey dahil sisteminin israf ve savurganlığı arttırmasına izin verilmemeli: 'Her şey dahil' uygulaması ile ortaya çıkan fiyat uygulamaları nedeniyle turizm gelirleri istenilen seviyede artmazken, ülkeye gelmesi muhtemel turistlerin genellikle düşük gelir düzeyinde olmasına da sebep olmaktadır. Ayrıca, her şey dahil uygulaması ile çok ciddi bir israf ve savurganlık kültürü yerleşmektedir. Bu nedenle turist sayısını arttırmak için 'Her şey dahil' gibi uygulamalar yerine hizmet niteliğini arttırmak ve gelir düzeyi yüksek turistlerin ülkemize çekilmesi hedeflenmelidir.''

İHA
Yayın Tarihi : 10 Ağustos 2008 Pazar 18:10:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?