9
Mayıs
2024
Perşembe
MUŞ

Bakan Yılmaz Muş'ta

BAKAN YILMAZ MUŞ'TA

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Muş'ta katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, 2002 yılında yapılan seçimleri "sivil bir ihtilal" olarak değerlendirdi.

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, partisinin il başkanlığı tarafından düzenlenen 'Türkiye Buluşmaları' toplantısına katılmak üzere Muş'a geldi. THY'nin tarifeli uçağıyla Muş'a gelen Bakan Cevdet Yılmaz'ı, Muş Havaalanı'nda Vali Ali Çınar, AK Parti Muş milletvekilleri Medeni Yılmaz ve Seracettin Karayağız, Belediye Başkanı Necmettin Dede ile kamu kurum amirleri ve partililer karşıladı. Havaalanı VIP Salonu'nda gazetecilere açıklamalarda bulunan Bakan Yılmaz, Türkiye'nin geçmişte çok sayıda depremin yaşandığı

bir coğrafyada olduğunu ifade etti. Yapı stokunun nitelikli hale getirilmesi gerektiğini söyleyen Bakan Yılmaz, dünyada hiç dikkate alınmayan şiddette bir deprem yaşandığını dile getirerek, "Yapı stokunun daha nitelikli hale getirilmesi gerekir. Aslında çok yüksek şiddette depremler olmadı. Normalde hiçbir şekilde hasar vermemesi gereken şiddette depremler oldu. Dünyanın birçok yerinde bu tür depremler hiç dikkate bile alınmıyor. Türkiye'de de aslında çok farklı yerlere geldik ama maalesef belli

yörelerimizde yapı stokumuz arzu ettiğimiz nitelikte olmayınca düşük şiddette de olsa depremlerden belli oranda etkileniyor. Çok şükür Bulanık'ta cana gelen bir şey olmadı. Belli oranda fiziki etkilenme söz konusu. O konuda da özellikle yapı stokunu iyileştirmeye yönelik alınacak tedbirleri ele alacağız" dedi.

"90'LI YILLAR TÜRKİYE'NİN KAYIP YILLARI OLDU"

Bakan Yılmaz, daha sonra Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Türkiye Buluşmaları' toplantısına geçti. Burada katılımcılara hitap eden Bakan Yılmaz, merhum Turgut Özal'ın büyük bir lider olduğunu söyledi. Turgut Özal'ın döneminde Türkiye'nin ekonomisinin, zihniyetinin dışarıya açıldığını kaydeden Yılmaz, "1980'li yıllara kadar geri gitmekte fayda var. Rahmetli Özal o yıllarda Türkiye'yi dışa açan, farklı bir zihniyet getiren, vatandaşla devleti kaynaştırmaya çalışan bir liderdi. O yıllarda önemli reformlar

yapıldı. Türkiye'nin ekonomisi, zihniyeti dışarıya açıldı ve vatandaş da o dönem büyük bir teveccüh gösterdi. Fakat maalesef rahmetli Özal başladığı işi tam anlamıyla tamamlayamadı. 90'lı yıllarda eski zihniyeti temsil eden partiler yeniden iktidar oldu. 1991 seçimleriyle birlikte farklı koalisyon yapısı oluştu ve bunlar memleketi yönetti. 1994 yılında bu memleket bir kriz yaşadı. 1999 yılında yine bir kriz yaşandı ve en son 2001 yılında Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşadık. O koalisyon

yapılarında SHP, DYP, MHP, DSP, ANAP vardı. Çeşitli partiler değişik dönemlerde koalisyonlar kurdu. Maalesef 90'lı yıllar Türkiye'nin kayıp yılları oldu. Dünya ilerlemiş ama biz yerimizde saymışız. Bugünkü dünyada olduğunuz yerde durdunuz mu aslında geriye gidiyorsunuz. Bu bölgemiz çok daha fazla bu olumsuz etkilere maruz kaldı. O yıllarda bu bölgede yaşananları hepimiz hatırlıyoruz. Faili meçhul cinayetler, sorgusuz sualsiz götürülen insanlar, gece sokağa çıkmaktan çekinen insanlar, bir fikir ifade

etmekten çekinen insanlar. Mahkemeleri, işkenceleri hepimiz hatırlıyoruz. Özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir dönemdi. Bugün birtakım problemler yaşıyorsak, bazı yerlerde, sokaklarda birtakım sıkıntılar yaşıyorsak, o 90'lı yıllardaki hadisenin bir meyvesi olduğuna inanıyorum. O gün yapılan yanlışların bedelini şu anda toplum olarak ödüyoruz. Bugün yapılan doğruların faydalarını da önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde göreceğiz. O karanlık dönemleri artık yaşamıyoruz" ifadelerini kullandı.

28 Şubat sürecine de değinen Yılmaz, "28 Şubat gibi hadiseler yaşandı. Halkın oy verdiği, desteklediği hükümet birilerinin hoşuna gitmedi. Her türlü oyunla, tezgahla, entrikayla, medyayı kullanarak, hukuk sistemini siyasallaştırarak, çok çeşitli mekanizmalarla o yönetim maalesef istikrarsızlaştırıldı. Bazıları 28 Şubat'ın bin yıl süreceğini söyledi. Fakat 28 Şubat'ı hatırlayan çok fazla insan kalmadı. 2001 yılında bir kriz yaşandı ve kelimenin tam anlamıyla ekonomimiz çöktü. Dünyada o dönemlerde bir kriz

yoktu. Dünyada herhangi bir kriz yokken Türkiye çöktü. Bankalar battı, 22 banka fona devrildi. 50 katrilyona yakın bir para bankalarda battı" diye konuştu.

"2002 YILINDA SİVİL İHTİLAL OLDU"

3 Kasım 2002 yılında yapılan seçimleri "sivil ihtilal" olarak niteleyen Bakan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "2002 yılında yapılan seçimler bana göre sivil bir ihtilaldir. Meclis'i tasfiye ettiler. Daha önce Meclis'te grubu bulunan partiler baraj altında kaldı. Siyasette çok rastlanan bir durum değil. Milletimiz sabretti ve sandıkta adeta o dönemi tasfiye etti ve yeni bir dönem, yeni bir siyaset anlayışı başladı. AK Parti çok kısa bir süre önce kurulmasına rağmen seçimlerde büyük bir ekseriyetle

iktidar oldu. AK Parti iktidara geldiği günden itibaren yeni bir dönem başladı. Cumhuriyet tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Halkı aldatan, popülizmle, kısa vadeli politikalarla halkı kandıran politikaları bir tarafa itip gerçekçi, ayakları yere basan, halka uzun vadede fayda üreten politikalar ön plana geçti. Sadece krizin yaralarını sarmakla kalmadı ve bir daha bu tür krizler yaşanmaması için yapılması gerekenleri de yaptı. O yapısal reformları cesaretle, kararlıkla aldı ve uygulamaya geçti. O tarihten

itibaren Türkiye bir daha kriz yaşamadı. 2002 yılında bütün ekonomimizin toplam değeri 230 milyar dolardı. Kişi başına da 3 bin 500 dolar düşüyordu. Bu politikaların neticesinde 2010 yılında 740 milyar dolara çıktı. Kişi başına gelirimiz 3 bin 500 dolardan 10 bin doları aştı. Krizin etkisiyle biraz geri gittik ama tekrar 10 bin doları aştık. Enflasyon geçmişte canavardan bahsedilirdi. Şimdi böyle bir şey duymuyoruz. Artık gazetelerde enflasyon canavarı diye bir şeyden bahsetmiyoruz. Bu millet 3 haneli

rakamlar gördü. O dönemlerde işçiye memura yüksek zam yapılıyordu. Bir taraftan veriyor, diğer taraftan alıyordu. Tam bir aldatmacaydı. Enflasyonun olduğu ortamda sağlıklı bir şekilde gelişmek mümkün değil. Bu dönemde enflasyon tek haneli rakamlara kadar düştü. TÜİK'in yaptığı değerlendirmede yüzde 5'in altını gördü. Zamanla biraz yükselir ve düşer ama tek haneli rakamlara oturmuş durumda. Bu olduğu zaman gelirimiz de gerçek gelire dönüşür. Satın alma gücümüz artıyor. Kaşıkla verip kepçeyle geri almıyoruz. Satın alma gücü olan bir artış yaşanıyor."

"İNSAN HAKLARINA RİAYET ETMEYEN BİR ÜLKE SAYGI GÖRMEZ"

AK Parti iktidarının insan hak ve hukukuna daha fazla riayet eden bir devlet düzeni oluşturduğunu vurgulayan Yılmaz, "Ekonomide başarıyı sağladık, sosyal alanda başarıyı sağladık, çok sayıda yatırım yaptık ama daha değerli bir şeyi yaptık. İnsan hak ve hukukuna daha fazla riayet eden bir devlet düzeni oluşturduk. Son derece önemli ve cesur adımlar attık. Daha önce hiç konuşulmayan şeyler bu memlekette konuşulmaya başlandı. Tabu halinde olan konular şeffaf bir şekilde masaya yatırıldı, konuşuldu ve

adımlar atıldı. Hukuk devleti alanında çok köklü reformlar yapıldı. 'İşkenceye sıfır tolerans' dedik ve her türlü mücadeleyi yürüttük. Bütün bu tedbirlere rağmen bir şey olabilir ama cezasını en ağır şekilde görür. Maalesef insanlar haklarını tam anlamıyla kullanamıyorlardı. Bunlar ortadan kalktı. 'İleri demokrasilerde, gelişmiş ülkelerde ne varsa aynısına bizim halkımız da layıktır' dedik. Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakereleri yapan bir ülke konumuna geldik. Siz demokratik değilseniz sizinle hiç

masaya bile oturulmaz, uluslararası alanda itibarınız da olmaz. İstediğiniz kadar ekonomiyi geliştirin, yol yapın, yatırım yapın ama insan haklarına, hürriyetlerine riayet etmeyen bir ülkeye hiçbir ülke saygı göstermez. Bölgemizde de birçok gelişme oluyor. Bunların parası da çok ama uluslararası alanda saygı görmüyorlar. Halkın iradesini yönetimlere yansıtmıyorsanız, milletin değerlerine yönetim olarak önem vermiyorsanız uluslar arası alanda da sizin saygınlığınız olmaz. Türkiye bu alanda da inanılmaz mesafeler katetti" şeklinde konuştu.

"BİR İNSANIN ANA DİLİNİ ENGELLEMEK, YOK SAYMAK BÜYÜK BİR AYIP"

Konuşmasında dil sorununa da değinen Yılmaz şöyle konuştu: "Aşılmayan meseleleri aştık. Dil konusunu tartışmak büyük bir ayıp. Bir insanın ana dilini engellemek, yok saymak büyük bir ayıp. Bugün böyle sorunumuz yok. Bugün herkes rahat rahat konuşuyor, tartışıyor. 24 saat yayın yapan bir devlet kanalı var. Kürtçe, Zazaca, Arapça yayın yapılıyor. Bundan da hiçbir zarar görmedik. Gayet güzel ve barış içerisinde yaşıyoruz. Çok değişik etnik gruplardan, dillerde konuşan, değişik inançları, mezhepleri olan bir

toplumuz. Yüzyıllarca bu topraklar üzerinde bizim atalarımız bu kadar farklılıkları bir arada gayet güzel yaşatmış. Hiçbir sorun da çıkmamış. Bu birliğin bozulmasında hangi birimize fayda olur? Ne kadar birlik içerisinde olursak dünyada o kadar güçlü oluruz. 70 yıllardan başlayıp bizi bir kapanın içine sokmuşlar, terör belasına sokmuşlar. Neyi kaşımaları gerekiyorsa onları kaşımaya çalışmışlar. Bizi birbirimize düşürmeye ve gücümüzü kırmaya gayret etmişler. Bunları artık görmemiz lazım. Bunları da büyük

oranda aştık ve artık bu konularda normalleşmeye başladık."

Bakan Yılmaz'ın yanı sıra AK Parti Muş milletvekilleri Medeni Yılmaz ve Seracettin Karayağız, Elazığ milletvekili Tahir Öztürk, Bingöl milletvekilleri Kazım Ataoğlu ve Yusuf Coşkun, Muş Belediye Başkanı Necmettin Dede ile partililerin katıldığı toplantı, daha sonra basına kapalı olarak devam etti.

BAKAN YILMAZ MUŞ'TA
BAKAN YILMAZ MUŞ'TA
BAKAN YILMAZ MUŞ'TA
BAKAN YILMAZ MUŞ'TA
BAKAN YILMAZ MUŞ'TA
İHA
Yayın Tarihi : 26 Şubat 2011 Cumartesi 16:05:02
Güncelleme :26 Şubat 2011 Cumartesi 16:41:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?