30
Nisan
2024
Salı
MANİSA

Arınç gözyaşlarını tutamadı

Arınç, Manisa Belediyesi’nin Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında düzenlediği "Manisa'nın Örnek Simaları ile Söyleşi" programına konuk oldu.

Manisa Belediyesi’nin düzenlediği "Manisa'nın Örnek Simaları ile Söyleşi" programına konuk olan TBMM 22.Dönem Başkanı Bülent Arınç, 1997’de bir trafik kazasında kaybettiği oğlu Fatih’i anlatırken gözyaşlarını tutamadı.

Eski TBMM Başkanı AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, Manisa Belediyesi’nin Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında düzenlediği "Manisa'nın Örnek Simaları ile Söyleşi" programına konuk oldu. Kültür Sitesi Lale Salonu’nda gerçekleştirilen programa çok sayıda kişi katılınca Lale Salonu giriş ve ikinci katı ile Belediye Meclis Salonu’na dev ekran plazma televizyonlar konularak dışarıda kalan vatandaşların da programı izlemesi sağlandı. Gazeteci Ahmet Kurşun’un sunduğu programda Arınç’ın hayatı arkadaşlarının da katılımıyla anlatıldı.

Siyasete ilk olarak 1969 yılında Konya'nın Ilgınlı'ya bağlı Çumra köyünde 5 öğrenci arkadaşı ile birlikte Necmettin Erbakan'ın seçim çalışmalarında yer alarak başladığını dile getiren Arınç, 24 Aralık 1995 yılında Refah Partisi’nden, 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi’nden ve 2003’den bu yana da AK Parti’de siyasete devam ettiğini hatırlattı.

Bayrak tartışmasını unutmadı

Kızı ve üniversitede okuyan kızların kıyafetleri dolayısıyla okula girişlerindeki çektikleri sıkıntıyı iyi bildiğini belirten Arınç siyasi hayatında ilk ve tek sefer dokunulmazlığının kaldırılması için yapılan girişimi şöyle anlatı: "O sıkıntıları Manisa'da konferansta dile getirdim. Bunu inancı sebebiyle örtenlerde var, nasıl Türk Bayrağımızda ne kadar kutsal ne kadar saygıya değer, ama bunun da bir madde olarak bezden olduğunu hepimiz biliyoruz, dolayısıyla ona büyüklük izafe eden, değer ifade eden şey onun takıldığı veya taşıdığı anlamdır' şeklinde konuşmuştum.

Sonra ne gariptir ki, benim hakkımda 'Türk Bayrağına hakaret etti' diyerek fezleke tanzim ettiler ve milletvekili dokunulmazlığımın kaldırılmasını istediler. Başsavcımız 'Kusura bakma, bu böyle ama çok yazıldı, çok çizildi. Biz bir fezleke tanzim etmeye mecburuz. Nasıl olsa dokunulmazlığın kaldırılmaz' dediler. Bunun üzerine Ankara'da da çok konuşmalar yaptım. Benim ifade ettiğim anlam şudur; Bayrak uğruna şehit olan ecdadın çocuklarıyız. Türkiye'de bağımsızlığımızın sembolü olan Türk Bayrağı’na herkesten fazla saygı gösteririz. Ama bir örtüyle bir Türk Bayrağı arasındaki bu misali yıllarca evvel konuşanlarda olmuştur. Biz böyle bir saygısızlık yapmadık. Daha sonra Baro'nun bir toplantısına katıldım. Türkiye'de kolay suçlamak ve bir insanı kolay mahkum etmek, kötülemek maalesef çok kötü bir adet. Hayatımda bir tek şeyden dolayı dokunulmazlığımın kaldırılması istenmişti, o da buydu. Anayasa Komisyonu bunun gayri ciddi bir şey olduğunu gördü ve davaya talebi reddetti."

“Fatih gözbebeğimdi”

Yoğun bir izleyici karşısında yaklaşık 3 saat boyunca okul, mahalle, siyaset ve iş arkadaşları ile buluşturulan Arınç geçmişte yaşadığı ilginç olayları anlattı. Program boyunca Şerafettin Kabakçıoğlu, Ali Onaylı, Abdullah Köseosmanoğlu, Halil Çınar ile eski Manisa Milletvekilleri Halil Yurtseven ve Faruk Saydam, Bülent Arınç ile yaşadıkları anılarını anlatarak o günleri yeniden yaşadılar. Ziraat Yüksek Mühendisi ağabeyi Yıldıray Arınç da programa katılarak kardeşi Bülent Arınç hakkındaki bazı anılarını paylaştı. Daha sonra Bülent Arınç'ın çocukları Ayşenur ve Mücahit tarafından hazırlanmış olan fotoğraf albümü gösterimi sırasında duygulu anlar yaşandı. Özellikle 1997 ‘de Manisa`nın Kırkağaç ilçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden oğlu Fatih’ten bahsedilince duygulanan Arınç göz yaşlarına hakim olamadı. Arınç, hayatının ilkbaharında daha 17 yaşındayken toprağa verdiği oğlunu hiç unutamadı.

Fatih`ten bahsederken, `gözümün bebeğiydi` diyen eski Meclis Başkanı, evlat acısını hala içinde hissettiğini söyledi. Arınç, Fatih`in ölüm gününü bir röportajında şöyle anlatmıştı: “Vefat ettiği gün benim için olağanüstü bir gündü. Manisa Karakurt Belediyesi`nde çeşitli açılışlar vardı. Israr ettim, onu da götürdüm. Okulların açılmasına birkaç gün vardı. Cuma namazını birlikte kıldık. Törene katıldık. Bir an onu etrafımda göremedim. Bu tür programları pek sevmediği için, `Herhalde bir köşeden bizi izliyor.` diyerek üzerinde durmadım. Fırın açılışıydı. Börek ikram ettiler. Bu sırada gözlerim yine Fatih`i aradı. Göremedim. Sanki içime bir kurt düştü. `Bana mutlaka Fatih`i bulun.` dediğimi hatırlıyorum. Bulamadılar. İkram edilen böreklerden bir parça alıp Fatih için ayırdım. Tedirginliğim gittikçe arttı. Adeta içime bir ateş düştü. Acı haber akşama doğru geldi. Bu böreği alın, Fatih`e götürün dediğim zaman vefat ettiğini öğrendim.”

Program sonunda sıkıntılı bir yolda kaldığını anlatan Arınç, "Yani bunun herkese örnek olmasını istemem ama benim yapım böyle idi. Zor olana talip oldum. Yani hayatımız ızdıraplarla, yokluklarla, tehlikelerle geçti. Bu bir imtihandır. Siyasetin kolay tarafından olanlar da vardı. Siyaset toplumun sorunlarına çözüm bulmaktı, halkı daha mutlu etmekti. Toplumla birlikte olmaktı, biz böyle anlıyorduk. Ama bu insanlar için farklı şekilde tecelli edebilir. Hepimiz hayatımızda pek çok şeyle karşılaşmış olabiliriz, ama meslek hayatımda da siyaset hayatımda da ilkeli olmaya, tutarlı olmaya, kararlı olmaya gayret ettim. Arkada mutlaka güzel bir iz kalması için çalıştım. Hepimiz faniyiz. Bazımız 17 yaşında bazımız 72 yaşında bazımız 97 yaşında... Ölümü bekleyip de ölemeyen insanların da bulunduğunu biliyorum.

Ölüm çok uzaklarda zannettiğiniz bir anda hemen şah damarınızın yanında olur, bunu da biliyorum. Arkada bir insan için iyi şeyler söylenmeli, onun için güzel eserler vardır denilebilmelidir. İş hayatında da siyaset hayatında da bu böyledir. Allah yanlışa düşmekten büyük kazalar işemekten korusun yoksa hepimiz beşeriz, hata yapabiliriz. Ama arkada kötüydü, şöyleydi, böyleydi bir sözle anılmak yerine bu adam dürüst bir adamdı dense benim için her şeyden çok daha önemlidir.

Benimde çok hatalarım var, çok yanlışlarım var. Kırdığımız döktüğümüz insanlar var. Ama bunlar bizim beşeri zaaflarımızdır, yani isteyerek yapmıyoruz bunları... Siyaset hayatına yeni insanlar katılacak. Siyaset demokrasinin kalbi, meclisimizin, insanımızın, toplumun huzura kavuşması için yapılması gereken bir uğraş. Bunu herkes yapmak zorunda. Siyaseti mutlaka kullanmak bir araç olarak ondan istifade etmek durumundayız."dedi.

iha
Yayın Tarihi : 20 Aralık 2008 Cumartesi 15:32:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?