5
Mayıs
2024
Pazar
MANİSA

Arınç'ı elektrik çarptı

BÜLENT ARINÇ MANİSA'DA

Memleketi Manisa'da bulunan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir törendeki konuşması sırasında mikrofondaki elektrik kaçağına yakalandı. CHP'li Kılıçdaroğlu'nun adaylığını değerlendiren Arınç, "Niçin Kılıçdaroğlu veya niye bir başkası değil?, sayın Baykal'a bağlılık yeminleri ederken ve 'sen geri dön, geri dönmezsen ben kendimi şöyle yapacağım' diye feryadı figan koparanlar varken niye böyle bir açıklama yapılmıştır, bunun üzerine çok senaryo konuşulabilir. Ama bunları ben kendi içimde konuşmayı tercih ediyorum" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Eğitim-Sen ve Memur-Sen Konfederasyonu Manisa İl Temsilciliği yeni hizmet binası açılış törenine katıldı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, AK Parti Manisa Milletvekili Mehmet Çerçi, Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi Abdulnasır Şimşek, AK Parti İl Başkanı Abdurrahim Arslan da törende hazır bulundu.

Törende konuşma yapan Arınç, elinde tuttuğu mikrofonda elektrik kaçağı olduğunu fark edince şaşkına döndü. Mikrofonu elinden atmaya yeltenen Arınç'ın imdadına Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi Abdulnasır Şimşek, Arınç'ın elindeki mikrofonu tutarak Arınç'ın konuşmasını sürdürmesini sağladı. Arınç da, mikrofonu tutan Şimşek'e, "Elektrik seni çarpmaz mı" diye espri yaptı.

Kurdeleyi keserek açılışı gerçekleştiren Arınç, içeride gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını cevapladı. Referandumla ilgili açıklama yapan Arınç, şöyle konuştu: "Anayasa değişiklikleri içerisinde çok önemli maddeler var, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren. Bunlardan birkaç tanesi de memurlarımız ile ilgili. Toplu sözleşmeye geçmek demek; çalışanların özlük haklarını çok iyi bir noktaya götürmek amacıyla pazarlık yapması demektir. Mevcut uygulamalarda görüşme sonucunda hükümetin tayin ettiği ücretlerde artış yapılabiliyordu. Şimdi ise bu karşılıklı olarak belirlenebilecek. İhtilaf çıkması halinde de uzlaşma kurulu bu konuda bir karar verecek." Bunun devrim niteliğinde bir anayasa değişikliği olduğunu iddia eden Arınç, sözlerine şöyle devam etti: "Bu değişikliğin anayasaya geçmesi konusunda Memur-Sen'in tek başına yıllardan beri yürüttüğü çabaların etkin olduğunu söylemek istiyorum. İnşallah 12 Eylül de halkımızın oylarıyla anayasa değişiklikleri kabul edildiğinde anayasamızda 28 madde ile toplumun bütün kesimleri daha demokratik, daha özgür bir Türkiye'de yaşama imkanına büyük bir sevinç ile kavuşmuş olacak."

Zaman zaman sivil toplum örgütlerini ve meslek kuruluşlarını da ziyaret edip anayasa değişikliklerinin neleri içerdiği konusunda ciddi bir tanıtım kampanyası yapacaklarını belirten Arınç, şunları söyledi: "Bu tanıtım kampanyası içerisinde de halkımızın anayasa değişikliğine evet oyu kullanması konusunda onun desteğini isteyeceğiz. Eminim ki referandum da halkımız 80 darbe anayasasını büyük ölçüde demokratikleştiren halkın özgürlüğünü daha üst noktaya getiren bu değişikliklere büyük katkı sağlayacak ve destek oyu kullanacaktır. Bundan sonra hem siyasi çalışmalarımızı devam ettireceğiz, hem de kamuoyunda destek konusunda büyük bir kampanya içerisinde olacağız."

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Cumhuriyet Halk Partisi'nin anayasa değişiklik paketini Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi konusunda konuşan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: "Cumhuriyet Halk Partisi 110 imzayı buldu bağımsızlardan ve demokratik sol partili milletvekillerinden ve Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Ben Anayasa Mahkemesi'nin onların talepleri konusunda kabul edeceğini düşünmüyorum. Şu açıdan düşünmüyorum: Bir, referandum halk oyuna gitmektir. Halk oyuna gidişi, Anayasa Mahkemesi engelleyemez. Hem böyle bir yetkisi yok. İkincisi

Anayasa değişikliği yaptık. Anayasa değişiklikleri esas yönünden değil şekil yönünden Anayasa Mahkemesi'ne gidebilir, şekil yönünden de bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum. Üçüncüsü, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ile ilgili olarak da değişiklik yaptık. Bir Anayasa Mahkemesi kendisi ile ilgili olan konuda ve bunu destekleyen diğer konularda kolay kolay iptal kararı veremez, vermemelidir diye düşünüyorum. Ama bir alışkanlık oldu. Bu alışkanlığında ötesinde sanki Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa Mahkemesi'nden

teminat almış veya söz almış gibi büyük bir güvençle hatta büyük söz söyleyerek, referanduma gideceğini engelleyeceğini ve anayasa değişikliklerini iptal ettireceğini söylüyor. Bir defa bu çok yanlış. Hiçbir zaman Anayasa Mahkemesi Cumhuriyet Halk Partisi'nin arka bahçesi değildir. Ondan güvence alarak veya ondan çok ümitli olarak böyle bir başvuru yaptığını söyleyemez."

ANAYASA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ KARAR HUKUKİ OLUR

Anayasa Mahkemesi'nin değerli hukukçuları, üyelerinin anayasa içerisindeki yetkilerini kullanacaklar ve halka gitmeyi engellemenin hiçbir şekilde mümkün olmayacağını anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokrasinin doğrudan temel kuralı, doğrudan unsuru, halkın oyuna müracaat etmektir. Bunu bir yargı organının engelleme hakkının olmadığını düşünüyorum. Referandum olmadıktan önce yani 'evet' veya 'hayır' oylarının ne kadar çıkacağını bilmeden Anayasa Mahkemesi'nin yapılan değişiklikler konusunda bir

karar vermesi de mümkün değil. Yani çok açılardan baktığımız zaman Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu başvurusunun hukuk dışı olduğunu, mantık dışı olduğunu, demokrasi dışı bir girişim olduğunu düşünüyorum ve Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın hukuki olacağı konusunda da ümit taşıyorum."

KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIĞI

CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal'dan boşalan koltuğa oturmak üzere bugün adaylığını açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu, hakkındaki soruları da cevaplayan Arınç, "Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden bir Genel Başkan adayı çıkmasını e6rgütlerini ve meslek kuruluşlaçok doğru, olağan çok tabii, bir hareket olarak görüyorum" dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı iken sayın Baykal ile ilgili bir iddia ortaya atıldığını anlatan Arınç, sözlerine şöyle devam etti:"Bu iddialar üzerine sayın Baykal, parti genel başkanlığından istifa ettiğini söyledi. Bu kendi takdirleridir, bu kendi partilerinin iç meselesi. Bu konuda bizim bir şey söylememiz gerekmez. Ama o partide Baykal'ı çok sevdiğini iddia eden il başkanları, milletvekilleri, kadınlı erkekli parti mensupları adeta sayın Baykal'ın evini ağlama duvarına çevirdiler ve kendisinin

tekrar göreve dönmesi konusunda ağladılar, ricacı oldular hatta ne kadar doğru bilmiyorum, açlık grevlerine veya oruçlarına gittiler. Bu tabi doğru bir hareket değil."

Kurumsallaşmış bir partinin tek bir kişiye bağlı olamayacağını anlatan Arınç, şunları söyledi: "O parti içerisinde her noktaya gelebilecek insanların olacağını düşünmemiz lazım. Yani bir parti isterse AK Parti olsun veya başka bir parti olsun sadece bir kişi ile ayakta duruyorsa, onu çektiğiniz zaman o parti çökecekse, onun halktan hiçbir desteği yok ve bulunmuyorsa, o partinin yaşama imkanı yok. Sanki böyle bir manzara oluşmuştu. Sadece 'Baykal varsa parti var, Baykal yoksa parti yok' şeklinde. Ben

şahsen bunu doğru bulmuyordum. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'de gelenekleri olan, eskiden beri varlığı belli olan ve yıllardan bu yana Türkiye'ye daha çok muhalefette, 50 öncesi tek partili iktidarda temsil etmiş bir partidir. Mutlaka kendisine bir genel başkan bulacaktır. Parti kendi iç bünyesinde sorunlarını çözecektir diye düşünüyorum. Yoksa ben 'şu iyidir, bu kötüdür, o gelsin, bu gitsin' diye düşünemem. Kimse bunu AK Parti içinde düşünmemeli, CHP içinde düşünmemeli."

İsminden çokça bahsedilen Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendi adına aday olacağını açıkladığını anlatan Arınç, "Onun adaylığı da partide başkaları tarafından desteklenmiştir. Birkaç gün evvel eski genel başkanlarını ziyaret ettiğini, onunla görüşmeler yaptığını biliyoruz. Ama içeriğinden haberimiz yok. Doğrusu bizi de çok ilgilendirmiyor" dedi.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'ben adayım' demesini, medeni ve olması gereken bir karar olarak gördüğünü anlatan Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü herkes bir partinin şartları yetiyorsa aday olabilmeli. Bunu rahatlıkla söyleyebilmelidir ve buna o partinin genel kurulunda delegeler karar vermeli. Kimsenin önüne engel çıkarılmasını, kişiler hakkında korkular üretilmesini veya birilerinin o makama gelmemesi için engel ve tuzaklar konulmasını ben şahsen siyasetin yanlışı olarak görürüm. İnanıyorum ki sayın

Kılıçdaroğlu gibi başka adaylarda çıkabilmeli ve bunlar demokratik bir yarış içerisinde kurultaylarına katılmalı. Tabi, niçin Kılıçdaroğlu veya niye bir başkası değil?, sayın Baykal'a bağlılık yeminleri ederken ve 'sen geri dön, geri dönmezsen ben kendimi şöyle yapacağım' diye feryadı figan koparanlar varken niye böyle bir açıklama yapılmıştır, bunun üzerine çok senaryo konuşulabilir. Ama bunları ben kendi içimde konuşmayı tercih ediyorum. Ben Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden bir genel başkan adayı

çıkmasını çok doğru, olağan çok tabii, bir hareket olarak görüyorum. Bunu herkes yapabilmeli, medeni, demokratik bir yarış içerisinde o parti kurultayında yeni yönetimini seçebilmeli. Yoksa bir kişiyle her şey kaim olacaksa o kişi olmadığı zaman o partinin o kişinin yokluğu konuşulacaksa, bu gelip geçici bir sevda demektir. Bununda Türkiye'ye bir faydası olmaz. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi dinamikleri içerisinde kendine bir yol çizeceğini düşünüyorum. Bundan sonraki gelişmeler parti

içerisinde neler olup bittiği konusunda kamuoyuna herhalde bir fikir verecektir."

BÜLENT ARINÇ MANİSA'DA
BÜLENT ARINÇ MANİSA'DA
İHA
Yayın Tarihi : 17 Mayıs 2010 Pazartesi 16:59:01
Güncelleme :17 Mayıs 2010 Pazartesi 17:53:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?