Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin yüzde 11.2'lik bir büyüme rekoru kırdığını, bunun hiç göz kapatılacak, küçümsenecek, azımsanacak, burun kıvırtılacak bir gelişme olduğunu belirterek, ''İçinde bulunduğumuz şartlarda gerçekten Türkiye'yi bir ateş çemberinden çıkarıp da yolunda hızla ilerleyen konuma getirmenin başarılı olduğunu söylemek istiyorum'' dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Hastanesi'nin 1. kısmının açılış törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada 1992 yılında kurulan CBÜ'nün 26 binin üzerinde öğrencisinin olduğunu, pek çok fakültesinin bulunduğunu, hemen hemen bütün ilçelerde yüksekokullarının yer aldığını anlattı. Üniversitelere Türkiye'nin son yıllarda kavuştuğunu, 10-15 sene önce Türkiye'de sayılı yerlerde üniversite varken, hükümetin 'Her ile bir üniversite' sözüyle 81 ilde üniversitenin

yapıldığını, şu anda devlet üniversitesi, vakıf üniversitesi ve özel üniversite olmak üzere ülkede toplam 152 civarında üniversitenin yer aldığını kaydetti. TBMM Genel Kurulu'nda 7 devlet üniversitesinin kurulmasıyla ilgili bir kanun tasarılarının olduğunu, öğrenci sayıları 80-90 bini geçen yerlerde, Bursa'da, Ankara'da, İstanbul'da, Konya'da, Erzurum'da ve birkaç yerde yeni devlet üniversitelerinin açılacağını ve üniversite sayısının 160'ı bulacağını dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, CBÜ'nün de belki

yavaş ama tempolu bir gelişmenin içerisinde olduğunu ifade etti.

Bakan Bülent Arınç, Sağlık ve tedavi açısından en prestijli bölümlerin tıp fakültesi olduğunu, CBÜ Hastanesi'nin yapımı konusunda birçok talihsizliğin yaşandığını, destek verilip planlamaların yapıldığını ve binanın inşa edildiğini kaydetti.

"İSPANYA'DA, PORTEKİZ'DE BU İŞTE ÇALIŞANLARIN ÜCRETLERİNİ DE ÖDEMEK MÜMKÜN DEĞİL"

Bugün açılışı yapılacak hastanenin 1. kısmıyla Manisa'nın çok önemli bir sağlık kurumuna kavuştuğunu, kentin sağlık sorununun halledildiğini belirten Başbakan Yardımcısı Arınç,

''Önemli olan eseri ortaya koymaktır. Bu eserin ortaya konmasında geçmişten bu yana kimin katkısı olduysa onlara teşekkür ediyoruz. Tamamını bitirebilmemiz ve faaliyete açmamız gerekir. Bu konuda da elimizden geleni yapacağız. Bu yatırımların hepsi paraya bağlı. Bu parayı devlet bulacak buluşturacak ve ondan sonra yatırım kendisi ortaya çıkacak. Son 3-4 yıldır global ekonomik krizi içerisinde bütçelerin işe yaramadığını talep daralmasının olduğunu, kapasite kullanımının azaldığını ve Türkiye'de genel bütçe

imkanlarının başka istikametlere aktarıldığını biliyoruz. Şu an Yunanistan'da bu eseri bitirmek mümkün değil. Mesela İspanya'da, Portekiz'de bu işte çalışanların ücretlerini de ödemek mümkün değil. Biz çok şükür iyi bir noktadayız. Dün Manisa'nın çevre yolu konusunda çok önemli bir etabını hizmete açtık. Bu yatırımın tutarı 55 milyon TL'dir. Parayı buluyoruz yerine koyuyoruz ve harcamaya çalışıyoruz. Bu çok büyük bir finans yönetimidir, ekonomik başarıdır. Unutmayınız ki Türkiye büyüme hızında yüzde

11.2'lik bir rekoru kırmıştır. Bu hiç göz kapatılacak küçümsenecek azımsanacak, burun kıvırtılacak bir gelişme değildir. G-20 ülkeleri içinde 2. sırayı kazanmış olmanın, dünyadaki büyüme hızında Çin'le rekabet edebilmenin Türkiye'deki ekonomik yönetiminin ne kadar başarılı olduğunu göstermesi bakımından bir ölçüt olduğunu söyleyebilirim. Enflasyonun tek rakamlı olduğu ama büyümenin fevkalade olumlu olduğu bir Türkiye'de bütün ekonomik şartlardaki global olumsuzluklara rağmen iyi bir başarıyı yakalamış

oluyoruz. Ümit ediyorum ki bu bütün olumlu hava Türkiye'de sektörlere yatırım alanlarına da yansıyacaktır. Elbirliğiyle çalıştığımız zaman işin bereketleneceğini gösteren hatta tadından yenemez hale geldiğini gösteren atılımlar olacaktır. Ekonomik krizin yaşandığı son 4 yıllık periyotta Türkiye'de hükümet 40 katrilyonluk reel sektöre kaynak aktarmıştır. Böylelikle reel sektör ayakta kalabilmiştir'' diye konuştu.

Bir taraftan da üniversitelere destek verdiklerini, üniversite-sanayi işbirliğinin, Ar-Ge çalışmalarının Türkiye'de sinerjiye dönüştüğünü gösteren çok güzel örnekler gördüklerini ifade eden Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Arınç, yeni buluşlarla, patentlerle kendi ürünlerini geliştirme konusunda TÜBİTAK destekli çalışmalarla Türkiye'nin çok şey kazandığını gördüklerini vurguladı.

"ÜNİVERSİTELERİMİZİ GELİŞTİRECEĞİZ, YURTLAR YAPACAĞIZ, SOSYAL ALANLAR GELİŞTİRECEĞİZ"

Arınç şöyle devam etti:

''Gelişmeler büyümeler var. Hepimiz memnun olmalıyız. Bugünkü siyasi iktidar bunu yapar, gelir başka iktidar da inşallah bundan daha güzelini yapar. Ama önemli olan bu konuda yarışabilmektir. Ama şu içinde bulunduğumuz şartlarda gerçekten Türkiye'yi bir ateş çemberinden çıkartıp da yolunda hızla ilerleyen bir konuma getirmenin başarılı olduğunu söylemek istiyorum. Üniversitelerimizi geliştireceğiz, yurtlar yapacağız, sosyal alanlar geliştireceğiz.''

CBÜ Rektörü Prof. Dr. Semra Öncü, üniversitelerin ülkelerin uygarlık yarışındaki motoru ve itici gücü olduğunu, barındırdıkları dinamik insan unsurlarıyla hayatı kolaylaştırdığını anlattı. Üniversite hastanesinin 26 bin metrekarelik 1. kısmında 12 ameliyathane, cerrahi yoğun bakım servisleri, acil servis, yeni doğan ünitesi nükleer tıp merkezinin olduğunu belirten Rektör Öncü, şimdi buranın açılacağını, inşaatı devam eden ikinci kısfeturacak ve ondan sonra yatırıımda ise 28 bin metrekarelik alanın

bulunduğunu kaydetti. Öncü, hastanenin artık her alanının şantiye haline geldiğini, üniversitenin her geçen gün daha da büyüdüğünü dile getirdi.

Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Öncü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, Manisa Valisi Celalettin Güvenç ile hastanenin tamamlanmasında katkısı olan hayırseverlere plaket verdi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Vali Güvenç ve beraberindekiler hastanenin 1. kısmının açılış kurdelesini kesti, birlikte hastaneyi gezdi.

ARINÇ, KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI BİLGİLENDİRME TOPLANTISINA KATILDI

Hastane açılışının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, KOSGEB ile Manisa Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle yapılan 'KOSGEB Destek Programları Bilgilendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantıda bir konuşma yapan Arınç, Türkiye'nin geçmişte pek çok ekonomik krizle karşılaştığını, yaşı itibariyle bunların hepsini gördüğünü belirterek son 8 yıldan bu yana tek başına iktidarda bulunduklarını ve Türkiye için bu dönemin istikrarlı bir dönem olduğunu söyledi. Alınan ekonomik tedbirlere rağmen iç kaynaklı

olmayan global bir krizle karşı karşıya gelindiğini anlatan Bakan Arınç, ABD kaynaklı bu krizden en çok ABD ve Avrupa'nın etkilendiğini, büyük şirketlerin iflas ettiğini, binlerce insanın işsiz kaldığını ve ekonomik daralma yaşandığını kaydetti.

"YUNANİSTAN YALVARIYOR VE DİLENİYOR"

Ülkelerin yaşanan bu ekonomik krizi çok güçlü bir şekilde hissettiklerini belirten Bakan Arınç, "Biz de bunun etkisi altında kaldık. Düşünün ki dışarıda sağanak yağmur var ve siz de bu yağmurun altındasınız. Islanmamak mümkün değil. Ne kadar tedbir alınmalı ki bunun zararı çok az olabilsin. Hamdolsun alınan tedbirler çok akıllı, faydalı ve verimli sonuçlar meydana getirdi ve başkalarının battığı bir yerde biz çok şükür en az bu zararı hisseden ülke olduk. Bunu dünya görüyor ve biliyor. Buna vesile

olanları kutluyorum'' ifadelerini kullandı.

Türkiye ve Yunanistan'ın bu krizden etkilendiğini, ancak bu iki ülkeyi mukayese etmenin mümkün olmadığını dile getiren Arınç, ''Yunanistan, 1 trilyon dolar civarında bir borç çıkardı. Yalvarıyor ve dileniyor. Ama Avrupa ülkeleri bundan çok farklı değil. Batmamak için dilinin ucuyla yardım vaat ediyorlar. Ama gerçekleşen hiçbir şey yok'' şeklinde konuştu.

Son 3 yıl içinde alınan tedbirlerle Türkiye'nin ayakta durmayı, hatta bazı konularda zoru fırsata ve imkana çevirmeyi başardığını belirten Bakan Arınç, ''Şu anda büyüme rakamları dünyanın çok dikkat ve gıpta ettiği bir rakam olarak açıklandı. Bunu biz yazıp birilerinin eline vermiyoruz'' dedi.

Türkiye'nin yüzde 12'ye yaklaşan büyüme hızının G-20 ve OECD ülkeleri içinde ikinci büyük büyüme oranı olduğuna dikkati çeken Bakan Arınç, ''Çok şükür bu noktaya geldik'' diye devam etti.

Konuşmasında KOBİ'lerin önemine işaret eden Bakan Arınç, KOBİ'lerin ekonominin can damarları olduğunu ifade ederek, ''KOBİ'ler kılcal damarlar gibi bize hayat veren unsurlardır. Bu, Avrupa ve ABD için de böyledir. Biz ekonomik krize girdiğimi uracak ve ondan sonra yatırız günden bu yana 400 milyar liralık reel sektör desteğinde bulunduk'' ifadelerini kullandı.

"İŞSİZLİĞİN DÜŞMESİ UMUT VERİCİ"

Desteklerin devam edeceğini ifade eden Bülent Arınç, toplantıda açıklanan KOSGEB'in 750 bin liraya kadar çıkan desteklerinin de çok önemli olduğunu düşündüğünü dile getirdi. Arınç, reel sektöre yaptıkları desteğin birinci gayesinin bacaların tütmeye devam etmesi olduğunu vurguladı. Konuşmasında işsizlik konusuna da değinen Bakan Arınç, son aylarda açıklanan işsizlik oranlarında düşme görüldüğünü hatırlattı. Bakan Arınç, ''Bir puan da olsa işsizliğin düşmesi umut verici. İşsizliği sıfırlamak mümkün değil.

Asgari seviyede tutabilirsek bu başarı olacaktır'' şeklinde devam etti.

Bakan Arınç işsizliği önlemenin tek yolunun meslek edindirmek, kalifiye eleman yetiştirmek olduğunu belirterek, bir insanı iş sahibi yapmanın asgari maliyetinin 150 bin dolar olduğunu, bu rakamın bazen 600 bin dolara kadar çıktığını aktardı.

Bakan Arınç, Manisa'nın yatırım yapılabilecek en iyi Avrupa kentlerinden biri kabul edildiğini belirterek, şöyle konuştu:

''Şimdi Manisa'ya inşallah otomotiv devlerinden bir tanesini getirebilirsek, bu konuda çalışmalarımız var. Bu konu bazı siyasetçiler tarafından maalesef istismar ediliyor. Davul zurna çalarak buraya gelin diyecek halimiz yok. Bunların temasları yapılır. Bunlarla irtibat kurulur. Herkesin böyle güle oynaya 'A ne kadar güzel, beni davet ettiniz geldim', diyecek hali yoktur.''

Yapıldığı günden beri kullanılmayan, atıl durumdaki Akhisar Sigara Fabrikası'nın, Akhisar'ın ve Manisa'nın üzerinde büyük bir yük olduğunu dile getiren Bakan Arınç, ''Sigara fabrikası diye kurulmasına çalışılmış, ama sonradan bir heyula gibi üstümüzde kalmış bin 500 dönümlük, kapalı alanları da bulunan ama şimdi ekonomiye büyük bir yük haline gelmiş başımızda bir iş var. Bütün gayretimizle 8 yıldan beri buraya müşteri arıyoruz. Bazen Hyundai'ye gidiyoruz, bazen başkalarını davet ediyoruz. En son Cherry

otomotiv için İstanbul'da bazı kişilerle görüştük. Yani yeter ki orası ekonomiye katkı sağlayabilecek bir üretim alanına dönüşsün.''