3
Mayıs
2024
Cuma
MANİSA

Türk'ten tehdit gibi sözler

DTP'Lİ TÜRK'TEN İZMİR'DEKİ SALDIRIYA TEPKİ

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eş Genel Başkanı Ahmet Türk, İzmir'de parti konvoyuna yapılan taşlı saldırıyla ilgili olarak, "Bu saldırılar devam ederse biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz Türkiye'nin her yerinde kendimizi koruyabiliriz ama böyle bir yol açılırsa bunun sonu nereye gider? Yarın farklı alanlarda farklı bölgelerde siyasi çalışmaları yapmak için giden diğer liderler böyle bir şeyle karşılaşırsa gerçekten üzülürüz" dedi.

Ege'de turlarını sürdüren DTP konvoyu, bugün Aydın'dan sonra Manisa'ya geldi. DTP Eş Genel Başkanı Ahmet Türk'ün yanı sıra DTP milletvekilleri Sırrı Sakık, Akın Birdal, Sevahir Bayındır, Özdal Üçer'in de yer aldığı onlarca araçlık konvoy, Turgutlu istikametinden Manisa'ya girdi. Şehir turu yapan konvoy, Manisa Atatürk Spor Salonu önünde coşkuyla karşılandı. Salon girişinde yine tezahürat ve Abdulah Öcalan sloganlarıyla karşılanan DTP'li vekiller, partilileri selamladı.

Salonu dolduran kalabalığa yapacağı konuşma öncesi gazetecilerin İzmir'de DTP konvoyuna yönelik saldırıyla ilgili sorularını yanıtlayan Ahmet Türk, "İzmir'de organize olmuş sivil faşist bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Yani bugün bu saldırıyı tertip edenler, düzenleyenler, saldırıyı bize hazırlayanlar, peki yarın Türkiye'nin bir başka bölgesinde nasıl rahat bir gezi yapabilirler. Buradaki insanları tetiklediğiniz zaman, bunun gerçekten Demokratik Toplum Partisi'ne gösterilen bir yaklaşımı da, onun karşısında da duracak bir gelişmenin önünü açmış olurlar. O nedenle böyle bir hassas süreçte bu hassasiyeti göstermemiz lazım. Tabii ki devlet güçlerinin, polislerin o alanda müdahale etmemesi, orada çoluk çocuk, yaşlı kadın demeden yapılan saldırıları, 'öldürün' diye bağırmalarına rağmen polisin suskun kalması ve polise 'Niye müdahale etmiyorsunuz?' diye oradaki insanlar tepki gösterince 'Efendim biz henüz amirimizden emir almadık müdahale etmek için'. Yani bu kadar gayri ciddi, bu kadar DTP'ye karşı 'eh derslerini alsın' gibi bir mantıkla güvenlik güçleri yaklaşırlarsa, bu ülkede kargaşanın doğmasının nedeni olurlar. Bunu da çok iyi bilsinler" dedi.

Böyle bir saldırıyı beklemediklerini ifade eden Türk, "Aslında bizim insanlarımız da böyle olsaydı biz bunun tedbirini alırdık. Böyle üç beş çapulcuya bırakacak durumda değiliz. Ama konvoyumuzun büyük bir kesimi geçiyor. Arka tarafta da küçük bir grup kalıyor ve bu gruba saldırı yapılıyor" diye konuştu.

Türk ayrıca, bir siyasi parti olduklarını ve Türkiye'nin her bölgesinde olduğu gibi batısında da elbette çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.

 

"BU SALDIRILAR DEVAM EDERSE BİZ BUNU KABUL ETMEYECEĞİZ"

Daha sonra alkışlarla kürsüye gelen Ahmet Türk, konuşmasında İzmir'deki saldırıya da değindi. Tehdit kokan ifadeler kullanan Türk, "İzmir'de içinde küçük çocukların da bulunduğu arabalarımız devrildi. Hazırlıklı gelmişlerdi. Taşlarla, sopalarla konvoyumuza saldırdılar. 14 insanımız yaralandı. Şükrediyoruz ki bir can kaybetmedik. Şimdi hem bu tartışmalı süreçte barışçıl bir sürecin gelişmesi için toplumu yumuşatacaksınız hem de diğer tarafta örgütlü organize olmuş bir saldırı konusunda harekete geçmeyeceksiniz. Orada yaralı insanlarımız vardı. Polisler de hemen orada duruyor. Diyor ki yaralı insanımız 'Bakın saldırılar oluyor siz orada seyrediyorsunuz.' Polis ise, 'Efendim biz amirimizden, emniyet müdürümüzden bir talimat almadığımız için müdahale etmiyoruz.' Yani insanlarla alay ediyor. İnsanlar linç edilirken böyle bir yaklaşım biçimi ortaya koyuyorlar. Bütün bu zulme karşı, bu haksızlığa karşı biz insanlarımızın provokasyona gelmemesi konusunda uyardık. Hatta yaralıları insanlarımızdan

sakladık. Ama şunu iyi bilsinler, bu saldırılar devam ederse biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz Türkiye'nin her yerinde kendimizi koruyabiliriz ama böyle bir yol açılırsa bunun sonu nereye gider? Bunu düşünmek lazım. Yarın farklı alanlarda, farklı bölgelerde siyasi çalışmaları yapmak için giden diğer liderler böyle bir şeyle karşılaşırsa gerçekten üzülürüz. Ve Türkiye'de kardeş kavgasını getirmiş oluruz. Bunun için herkes bu süreçte hassas davranmak zorundadır. Biz bütün saldırıya rağmen o hassasiyetimizi sürdüreceğiz. Buna meydan vermemek için direneceğiz. Ama bize bunlar yapıldığı taktirde biz içimize sindirebiliriz ama halkımız sindirmez, bunu açık söylemek istiyorum" dedi.

 

KÜRT SORUNU

Demokratik açılım projesiyle ilgili düşüncelerini de açıklayan Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sorunun çözümü aslında çok zor değil. Halkımız Türkiye'de yaşamaktan mutlu, Türkiye halkıyla bir arada olmaktan mutlu, bu konuda bir sıkıntı yok. Eğer iki halkın birlikte yaşama kararlılığı varsa bunun ötesi teferruatlardadır. O zaman bunları önümüze koyup gönüllü birlikteliği, halkların kardeşliğini nasıl devam ettirebiliriz, gerçek bir kardeşliği nasıl sağlarız diye bir çabanın içerisinde kendilerini görmeleri ve bu süreci o şekilde götürmeleri gerekir. Ben inanıyorum ki, bugün Manisalı kardeşlerimiz,

İzmirli kardeşlerimiz, Aydınlı kardeşlerimiz eğer bu ülkede Kürtlerin yaşadığı acıları, katliamları, dramları, ızdırapları bilseydi bugün bu kadar tepki göstermezdi. Şunu söylüyoruz; Türkiye'deki tüm yurttaşlar yurttaşlık bağıyla bu ülkenin yurttaşıdır. Farklı kimlikler, kültürler, bu ülkenin zenginliğidir. Bunların Anayasal güvence altına alınması gerekir. Yine halkın yerelde yönetime katılmasının koşullarının sağlanması gerekiyor. Tarihi gerçekler araştırılmalı. Türkiye toplumu gerçek bir tarihle

yüzleşmeli. Bunun için geçmişte başkaldırı olarak, 'eşkıya' diyerek Kürt halkının demokratik taleplerini bile bir isyan olarak değerlendiren bu resmi tarihi yeniden tartışmaya açmak gerekir diyoruz. Yine, bu ülkede yaşananların açığa çıkması için gerçekleri araştıracak bir komisyonun oluşturulması gerekiyor. Bu işin başlangıcıdır. Eğer bütün böyle sağlıklı bir yaklaşımı gösterirsek, inanıyorum ki bu sorun 3 ay içinde çözülür. 3 ay sonra da gerçekten bu tartışma ortamı, şiddet ortamı, silahlar Türkiye'nin gündeminden kalkar."

 "TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL BARIŞI İSTEYEN TEK PARTİYİZ"

Türkiye'de toplumsal barışı isteyen tek parti olduklarını öne süren Türk, "İsterse gerilla olsun, isterse asker olsun, isterse polis olsun, bu ülkede tek bir insanın burnunun kanamasını istemiyoruz. Çünkü, biz halkların kardeşliğini savunuyoruz. Ortadoğu'da halkların kardeşleşmesini istiyoruz. Bu ülkede bin yıldır birlikte yaşayan halkların kardeşçe, özgürce yaşamasını istiyoruz. Ama bunun formülü inkarla olmaz. Bunun formülü alay ederek, 'mahallesinde, köyünde konuşsun' demekle çözülmüyor. Olmuyor bu.

Benim kültürüm, benim kimliğim Türk halkının kimliğine, kültürüne katkı sunar. Türk halkının kültürü benim kültürüme katkı sunar. Böyle bir anlayışla yaklaşmamız lazım. Kültürleri, kimlikleri tekleştirdiğiniz zaman oradan uygarlık çıkmaz, medeniyet çıkmaz, demokrasi çıkmaz. İşte biz buna karşıyız. Umut ediyoruz ki, bu süreç barışçıl bir süreç olur. Bunun için bütün gücümüzle çaba göstereceğiz ama birileri de şunu bilsin ki, artık inkar, imha politikalarıyla, katliam politikalarıyla, sayın Onur Öymen'in dile getirdiği, 'Yeniden öldürelim, katliamlar yapalım' anlayışı bu ülkede hiçbir sorunu çözmeyecek. Kürt halkını da, mazlumları da susturamayacaktır" şeklinde konuştu.

DTP'Lİ TÜRK'TEN İZMİR'DEKİ SALDIRIYA TEPKİ
DTP'Lİ TÜRK'TEN İZMİR'DEKİ SALDIRIYA TEPKİ
DTP'Lİ TÜRK'TEN İZMİR'DEKİ SALDIRIYA TEPKİ
İHA
Yayın Tarihi : 23 Kasım 2009 Pazartesi 20:00:02
Güncelleme :23 Kasım 2009 Pazartesi 23:24:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?