Cercis Murat Konağı

HİKAYEMİZ

HAYATLARI YOKSULLAŞTIRMAMAK İÇİN HAYALLERİ ZENGİNLEŞTİRİP GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMENİN YOLLARINI ARAMAK GEREK

Ebru Baybara 27 yaşındayım. Marmara Üniversitesi Turizm Rehberlik mezunuyum. Evli ve bir kız çocuğu annesiyim. Ailem Mardinli. 4 Kardeşiz. Babam ve annem bizlerin daha iyi eğitim alması için bizler çok küçükken Mardin'den İstanbul'a göçmüşler. Bizler Mardinli bir ailenin çocukları olarak anne ve babamızın Mardin özlemiyle büyüdük. Eşim İzmirli ve evlenmeden önce Mardin'in hiç görmemişti. Kendisi Profesyonel turist rehberi. Ona hep Mardin'i anlatırdım. Ve evlendiğimizde de balayına Mardin'e geldik. Çok etkilenmişti.

Ve yıl 1999... "Hayatları Yoksullaştırmamak İçin Hayalleri Zenginleştirip Gerçeğe Dönüştürmenin Yollarını Aramak Gerek" diyerek çıktık Mardin yolculuğumuza eşim ve şimdi 4 yaşında olan kızımla birlikte.

Bu şehri seviyorum. Hele ki Doğası... Günün her saati izlemeye doyamadığım Mezopotamya ovası... Ona her bakışımda beni bu şehre sıkı sıkıya bağlıyor. Mardin, tarihinin ona dokunabilmenize olanak veren elle tutunurluğu, doğası, insanları ve içinde barındırdığı kültür mozaği ile turizm adına yatırıma değer bir şehir. Yaklaşık üçyıl önce İstanbul'dan gelerek yerleştik Mardin'e. Turizm adına yapabileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyordum ve yanılmadığımı görüyorum şimdi. Ama daha yolun başındayız. Buraya geldiğim zamanki inancımı ve heyecanımı hiç kaybetmedim. Başaracağıma inanıyordum. Mardin'e inanıyorum. Buraya yerleştiğimiz zaman aslında yaşam bizim için hiç kolay olmadı. Çok hareketli bir yaşamdan ve 15 milyon nüfuslu İstanbul'dan sonra Mardin benim için ama daha önemlisi İzmir'de doğup büyümüş olan eşime çok zor gelmişti. Bunun zorluklarını önceden tahmin eden babam ve annem bu şehri çok sevmelerine rağmen kaygılanıp karşı çıktılar Mardin'e yerleşme fikrimize. Bu sebepten uzun bir süre konuşmadım ailemle. Eşim bir süre sonra İstanbul'a geri döndü. Yaşamaya alışamadığı bu şehre bir daha dönmemek üzere.

Ben inancımı yitirmedim. İşin başında halktan kiminle görüşsem yapacaklarım düşüncelerimi kime anlatsam önceleri çok güzel hayırlı olsun diyorlar elimizden geleni yaparız diyorlar ancak kimseden sözlerde verilen çabayı ve desteği göremiyordum. Bunun neden böyle olduğunu sonraları anladım. Bir çok insan Mardin'e hep projelerle gelmiş. Halkın desteğini almış ancak iyi niyetler hep suiistimal edilerek projeler sonuçlandırılmadan bırakılıp gidilmiş. Bu sebepten somut şeyler yapmak gerektiğini düşündüm.

Mardin, daha öncede belirttiğim gibi tarihi, doğası ve kültürü ile turizm adına ekonomik anlamda getiri sağlayabilecek önemli değerlere sahip bir şehir. Ancak unutulmamalı ki geçirmiş olduğu terör dönemi bölgeden, bu şehirden ve yöre insanından çok şeyler alıp götürmüş. Eğitim ve gelir düzeyi düşük. Göç ve işsizlik önemli sorunlar arasında. Hızlı nüfus artışı bunun yanında alt yapı sorunları hala çözüm bekleyen sorunlar... Halkın ağırlıklı geçim kaynağı yok. Ancak istatistiklerde halkın geçim kaynağı tarım olarak gözükse de tarım sektörünün içinde bulunduğu zorluklar , yağış düzensizliği ve azlığı bu sektörden verim alınmasını güçleştiriyor. Kanımca ciddi bir sanayi yatırımı olmazsa ki şu anda böyle bir yatırım yok, halkın ekonomik anlamda tek çıkar yolu turizm. Doğru bir turizm politikasıyla bölge insanı turizm sektöründen ciddi getiriler sağlayabilir.

Üzerinden 23 uygarlığın iz bırakarak geçmiş olduğu başka bir ülke yok. Anadolu, bu anlamda aslında Türkiye olarak düşünüldüğünde ilk başta da söylediğim gibi doğru politikalarla ciddi ekonomik kaynaklar sağlayabilir. Direk yada dolaylı olarak 38 sektöre katma değer sağlayan karmaşık bir endüstri olan turizm, başta Türkiye'ye ve yeni bir ürün olarak sunulduğu takdirde Güneydoğu Anadolu Bölgesine ve insanına fayda sağlayacağını düşünüyorum. Ancak Güneydoğu Anadolu bölgesinin turizm pazarında hak ettiği yeri alabilmesi ve bölgeden ekonomik anlamda turizmden kalkınabilmesi için zamana, eğitime ve ciddi turizm yatırımlarına ihtiyacı olduğu düşüncesindeyim. Bölgenin zamana ihtiyacı var, Göç ve alt yapı sorunlarının çözüme kavuşturulmamış olması bölgede tarihi dokuyu tahrip ediyor. İşsizliğin önemli bir konu olduğunu belirtmiştim. Eğitim ve gelir düzeyi düşük bir toplumda insanlardan farkında olmadan içinde yaşadığı tarihi dokuyu korumasını sahip çıkmasını bekleyemezsiniz. Yada seminerler konferanslar yaparak bu tarihi dokuyu yaşadığı evi sokağı, şehri korumayı öğretemezsiniz. Bence bunun en güzel yolu gerekli eğitimi sağlayarak turizmin ekonomik getirisinde görev vererek sağlayabilirsiniz. Eğitim olmak zorunda ve dahası ciddi turizm yatırımlarının yapılması gerekiyor.

Ve CERCİS MURAT KONAĞI....

Rehberlik ve seyahat acentalarının organizasyonlarını yapıyorduk Mardin ilk yerleştiğimizde. Gelen misafirlerimizin öğle ve akşam yemeklerini yiyebilecekleri tek bir restaurant vardı. 2000 yılının eylül ayında Mardin'i ziyaret eden olan bir Alman grubun akşam yemeği bu restauranttaydı. Grup akşam yemeğini yedikten sonra bir sonraki günün öğle yemeği aynı restaurantta olacağı için öğle yemeği mönüsünde değişiklik yapmak istedi ve sebze yemeği tercih ettiler. Ancak restaurant sahibi ve grubun yemeğini yapamayacağını ve grubu kabul edemeyeceğini söyledi. Tek restaurant olduğu için alternatifimiz yoktu. Ne yapabilirim diye düşünmeye başladım ve düşünmekten sabaha kadar uyuyamamıştım. Sabah olunca Mardin'de kaldığım sürece evinde misafir olduğum dayımın eşine durumu anlattım. Grubun öğle yemeğinden çabuk çıkıp öğleden sonra Harran'a gitmesi gerekiyordu. Zaman yoktu. Dayımın eşi bana yardımcı olacağını istersem grubumuz için evinde istenilen yemekleri hazırlayabileceğini söyledi. Yemek mekanı olarak da evin Mezopotamya Ovasını gören avlusunu kullanabileceğimi endişelenmememi yemek saatinde de grubumu evine getirmemi söyledi. Grubun rehberine durumu anlattım. O da gruba anlattı. Herkes durumdan hoşnuttu ancak öğle yemeğinde beni nasıl bir sürprizin beklediğini merak ediyordum. Yemek saati geldiğinde Mardin'in dar sokaklarından geçerek evin yolunu tuttuk. Dayımın evi muhteşem manzaralı büyük eski taş konaklardan 4 katlı bir evdi. Annemde bu evde doğmuş ve büyümüştü. Grubumuzdaki herkes merak içindeydi. Bu onlar için bir şanstı. Yaşamın içine bu denli yakın olabilmek onları etkilemişti. Eve geldiğimizde ellerimin ve ayaklarımın titrediğini hatırlıyorum. Kapıyı yengem açtı. Ve bizi karşılayanın sadece yengem olmadığını içeri girince anladık. Büyük konak adeta düğün evini andırıyordu. Yengem yemekleri yetiştiremem kaygısıyla komşularını ve gelinlerini çağırmış birlikte yemekleri pişirmişler. Sayısız çeşitteki yemekler avluda hazırlanan sofralarda sunuldu o gün. Grubumuz Urfa programını iptal edip akşam 16.00' ya kadar evde kalmıştılar. Herkes çok memnundu. O gün bu işi sistemli hale getirip bu kadınlarla bu işi devam ettirme kararını aldım. Ve bugün aynı kadınlarla CERCİS MURAT KONAĞI'nda geleneksel lezzetleri Mardin Mutfağını yerli ve yabancı misafirlere tanıtmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Garsonlarımızın, yörenin alışık olmadığı beyaz eldiven ve smokinleri ile kaliteli bir restaurant servisi sundukları konakta geleneksel lezzetleri hazırlayan aşçı kadromuzun tamamı Mardinli ev kadınları. Kendilerine yemeklerin lezzeti sorulduğunda sevgimizi katıyoruz cevabını veriyorlar. Hayatlarında ilk kez kendi ayakları üzerinde durabilmenin haklı gururuyla hazırladıkları yemeklerin lezzetine diyecek yok... Bir evin avlusunda başlayan geleneksel lezzetlerin hikayesi şimdilerde CERCİS MURAT KONAĞIN'da Doğu'nun Mistik Sofrasında damak tadına varmak için misafirleri ile buluşuyor.

Mardin, Gökyüzüne komşu bir kalenin eteklerine kurulmuş Taşkent. Hayran kalmamak elde değil. Dedim ya daha yolun başındayız. Daha Turizm adına yapılacak çok şey var. Mardin'e yerleştiğimiz ilk zamanlarda batıdan gelen her insanın burası için bir şans olduğunu düşünürdüm. Ama burada yaşadıkça buradaki insanların kendileri için bir şans olduğunu gördüm yeter ki birileri onlara şans tanısın.
MARDİN MUTFAĞI:

Güneydoğu yemekleri denince akla ilk gelenler, Gaziantep ve Urfa 'nın etkisiyle de olsa gerek; içli köfte, çiğ köfte, kebab çeşitleri gibi bol baharatlı ve et üzerine yapılan yemek çeşitleridir. Yani çoğumuz için Güneydoğu yöresi mutfağı demek, kebab demektir kısacası...

Ancak iş Mardin Mutfağı 'ndan konuşmaya gelince... Bilenlerce de hakkının teslim edildiği gibi, Mardin Mutfağı; et ile bulgurun, çeşitli sebzelerin nefis bir uyumla uzun bir zaman diliminde ve de büyük bir emek dökülerek hazırlanan çeşitlemelerin yer aldığı zengin bir mutfaktır. "Mardin Mutfağı" özelliğini; yörede yetişen baharatların çeşitliliği, yemekler yapılırken gösterilen özen ve et ile uyumundan olduğu kadar, hazırlık süresinin uzun bir zaman dilimine yayılmasındaki mistik havadan da almaktadır. Tarçın, Kişniş, Mahlep, Zencefil, Yeni Bahar, Sumak, Pul Biber ve bademi "Mardin Mutfağı" 'na zenginlik katan malzemeler olarak nitelendirebiliriz.

Bizler bugün; Cercis Murat Konağı 'nda babaanelerimizle anneannelerimizin mutfaklarından miras kalan "Mistik Mardin Lezzetleri" 'ni sizlere sunmaktan mutluluk duymaktayız.

Cercis Murat konağını ziyaret ederek yöresel damak tadını tadan siz konuklarımıza "Afiyet olsun, yine bekleriz..." diyoruz...
KONAĞIMIZ

Mardin'deki sivilmimari eserleri ile adeta bütünleşen bir isim vardır. Lole … Cercis Murat Konağı da bu ünlü mimar tarafından Tüfekçioğlu ailesi için 1888 'de inşa edildi.1947 yılına kadar bu muhteşem konakta yaşayan Tüfekçioğlu Ailesi Halep'e yerleşmek üzere Mardin'den ayrılırken konağın mülkiyeti de Hacı Tahir Şaar ve Hacı Ahmet Bilezikçi ailelerinin mülkiyetine geçti.

1956 yılında konağı satın alan ve bu tarihi binaya adeta damgasını basan CERCİS MURAT (Dilmener)1977 yılına kadar bu mekanda dolu dolu bir hayat yaşadı.

1977 yılında konak bir kez daha el değiştirdi ve Hacı Hıdır Yılmaz'ın mülkiyetine geçti.

1992-1998 yılları arasında Mardin İl Turizm Müdürlüğü Hizmet Binası olarak işlev gören 'Konak' bugün tarihi ve turistik nedeniyle bir müze niteliği taşımaktadır.

Yıl 2001… Turizmci ve Profesyonel Turist Rehberi Ebru BAYBARA tarafından yeni bir anlayış ve otantik değerleri korunarak düzenlenen Cercis Murat Konağı 8 Haziran 2001'de Mardin halkı ile yöreyi ziyarete gelen yerli ve yabancı konukların mistik Mardin Mutfağı'nın sunulduğu bir mekan olarak hizmete sokulmuştur.

Taş işlemelerinde 19. yüzyılın geleneksel hiristiyan motiflerinin görüldüğü, 31 yıl burada yaşayan ve konağa damgasını basan Cercis (George) Murat olarak adlandırılan hiristiyan ailenin adıyla tanınan konak; günümüzde geleneksel Mardin Mutfağı'na özgün damak tadının tanıtımında önemli bir misyon üstlenmektedir. 24 Mayıs 2003 tarihinden itibaren 'Mutfak Atölyesi' olarak tekrar düzenlenen Cercis Murat Konağı, konuklarıyla geleneksel lezzetleri paylaşırken Mardinli ev hanımlarına ve gençlerine turizm sektöründe iş olanağı yaratmasıyla da önemli bir işlev görmektedir.

Mardin'in geçmişten günümüze mutfak kültürünün sunulduğu modern ve geleneklerin bütünleştiği mekanda, Mezopatamya ve Babil Salonları ,şark düzeninde dekore edilen Savur Salonu, Mezopotamya Ovasına hakim 3 ayrı terası ile profesyonel servis ekibi ve Mardin'li ev hanımlarından oluşan aşçı kadrosuyla Cercis Murat Konağı yaz aylarında 300, kış aylarında 150 kişiye eş zamanlı olarak hizmet sunabilmektedir.
MÖNÜLERİMİZ

Mardin ’de Doğu ’nun Mistik Tadları
Farklı damak tadlarına hitap eden önceden belirlenmiş menülerimizin listesi aşağıda listelenmiştir. Konağımızda özel gün ve geceler için özel menüler sunulmaktadır.
I. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> Sembusek (Kapalı Lahmacun) 1 Adet
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet > Tatlı
> Zencefilli Limonata,
II. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Tarçınlı, Mahlepli Patlıcanlı Pilav (Geleneksel sebze ve et yemeği)
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
III. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Kişnişli Tavuk Beğendi
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
IV. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte)
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Ekşili Erik Yahnisi
> Sarmısaklı Bulgur Pilavı
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
V. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> Kabak Dizmesi
> Tavuklu Bademli Bulgur Pilavı
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
VI. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Katıklı Kabak Dolması
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
VII. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Tavuk Dolması
> Bademli iç Pilav
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
VIII. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Kaburga içinde Yaprak Dolması
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
IX. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Kaburga Dolması
> Tatlı
> Zencefilli Limonata
X. Mönü
> Nar Salatası
> Soğanlı Yoğurt Çorbası
> İkbeybet (Haşlanmış içli köfte) 1 Adet
> Irok (Kızartılmış içli köfte) 1 Adet
> Tavuklu Safran Pilavı
> Ekşili Köfte
> Tatlı
> Zencefilli Limonata