5
Mayıs
2024
Pazar
MARDİN

2. Türkiye-Avrupa Forumu başladı

MARDİN'DE BÜYÜK BULUŞMA

Mardin'de düzenlenen 2. Türkiye-Avrupa Sosyal Forumu'nda konuşan TBMM Başkanvekiili Nevzat Pakdil, AB'ye tam üyeliğinin Türkiye için stratejik hedef olduğunu söyledi.

Pakdil, "Türkiye Avrupa, Ortadoğu ve Ortaasya arasında sahip olduğu eşsiz konumuyla sadece AB'ye, Kafkaslara, Balkanlara, Ortaasya'ya, Ortadoğu'ya değil tüm dünyaya barış, istikrar ve refah getirilmesine katkıda bulunacak potansiyele sahiptir. AB'li dostlarımızın bu konuda diğer ülkelere münasebetlerini nasıl yürütüyorsa, Türkiye ile olan münasebetlerini de aynı hukuk perspektifi içinde yapmaları gerekmektedir" dedi.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında süren müzakere sürecine katkıda bulunmayı hedefleyen ve Türk Asya Stratejik Araştırmalar Kurumu (TASAM) tarafından Mardin'de düzenlenen, "2. Türkiye Avrupa Sosyal Forumu" başladı. Mardin Valiliği iş birliğinde "Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye' başlığı altında gerçekleştirilen ve 2 gün sürecek foruma, TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, eski Dışişleri Bakanı ve Türkiye AB Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, TÜSİAD uluslararası kordinatörü, AB parlamenterleri, başta Fransa, Rusya, Finlandiya, Romanya, İtalya, Avusturya, Sırbıstan, Ukranya, Bulgaristan ile Polanya'dan çok sayıda milletvekili ve akademisyenin yanı sıra, milletvekilleri ve bölge illerinin valilileri katıldı. Foruma katılacağı duyurulan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ise foruma katılmadı.

Forumun açılışını TASAM Başkanı Süleyman Şensoy gerçekleştirdi. Şensoy, 21. yüzyılla birlikte kamu diplomasisi kavramının konuşulması gerektiğini belirterek, bu kavramın 11 Eylül saldırısının ardından daha bir önemli olduğunu söyledi. Şensoy, "Kamu diplomasisi kurumları, STK'lar, iş adamları, düşünce kuruluşları, üniversiteler, okullar en belirgin araçlar. Kamu diplomasisi, ilgili bölgede ne kadar güçlüyse, büyük teorilerin anlamını yitirdiği bir dönemde, yatay ilişkilerin güçlü olması bu işi

güçlendiriyor. Biz de çalışmalarımızı bu perspektif içinde yürütüyoruz. Asya'nın 21. yüzyıl için önemli bir güç merkezi olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin Asya'dan Karayiplere kadar güçlü olması Türkiye'nin AB üyeliğine de etkili olacaktır" dedi.

Dış politikada 2 boyutlu siyaset izlemenin intihar ile eş anlamlı olacağını söyleyen Şensoy, Gürcistan örneğini verdi. Türkiye'nin uzun zamandır dış politikada ağırlığı AB'ye verdiğini ifade eden Şensoy, AB ağırlıklı dış politikanın doğru bir tercih olduğunu ve sürmesi gerektiğini kaydetti. Şensoy, genişleme sürecinin devam etmesi gerektiğine vurgu yaparak şöyle konuştu: "AB'nin küresel mali faktör olması için Türkiye'ye şiddetle ihtiyacı var. Sürdürülebilmesi mümkün olmayan refah kriterleri ortaya

çıktı. AB'nin taze kana, yeni iş birliklerine ve radikal parametrelere ihtiyacı oldğunu görmek gerekiyor. Kaos ve çatışma ihtimalinin kaldırılması da küresel aktör olarak önemli. Güç dağıtımının yeniden dağıtımı çok acı sonuçlara yol açabilir dünya açısından"dedi.

Mardin Valisi Hasan Duruer ise Mardin'in AB hedefleri açısından bir örnek olduğunu belirterek, "Farklılıklar toplumlar için bir zayıflık değil tam aksine bir zenginlik ve üstünlük göstergesidir. AB'nin de özelllikle vurguladığı, farklılıklarda birleşmek ifadesi Türkiye ve Mardin'de yüzyıllar öncesinde hayata geçirilmiştir" dedi.

TBMM Başkenvekili Nevzat Pakdil ise AB üyelik sürecine ilişkin önemli mesajlar verdi. Pakdil, toplantının Mardin'de düzenleniyor olmasının önemli olduğunu söyledi. Farklı kültürlerin yüzlerce yıldır Mardin'de birarada yaşadığını hatırlatan Pakdil, "Tarih boyunca burada yaşamış olan medeniyet, kültür ve inanç sistemlerine ait izlere kentin her köşesinde rastlamak mümkündür. Mardin'de ifadesini bulan farklılıklara saygı duyarak birarada yaşama kültürü Avrupa bütünleşmesi hedefleri ile de örtüşmektedir. Zira

Avrupa Birliği'nin hedefi de daha geniş ölçekte demokratik değerler ve insan haklarına saygı çerçevesinde farklılıklarla bütünleşmekti. Avrupa Birliği özgürlük, demokrasi, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkeleri üzerine kurulmuştur. Bunlar kendi toplumunu hak ettiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmayı hedefleyen Türkiye'nin de benimsediği değerlerdir" dedi.

Türkiye için önerilen özel bir ilişki ya da imtiyazlı ortaklık statüsünün AB'nin ortak değerleri ile çeliştiğini ifade eden Pakdil, Türkiye'nin böyle bir öneriyi kesinlikle kabul etmeyeceğini kaydetti. Türkiye'nin yerel kültürleri Avrupa kültürleri ile bütünleştirecek küresel zenginliğe sahip olduğunu belirten Pakdil şöyle konuştu: "Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşerek insanlık kültürüne de katkıda bulanabileceğine inanıyoruz. Nitekim geçmiş medeniyetimizin hüküm sürdüğü topraklarımızda, örneğin

Balkanlarda farklı dil, inanç ve kültürlere mensup insanlara hayat tarzlarında bir değişiklik olmazsızın, hiçbir ayrım yapılmadan muamele edilmiştir. Türkiye Avrupa, Ordadoğu ve Orta Asya arasında sahip olduğu eşşiz konumuyla sadece AB'ye, Kafkaslara, Balkanlara, Orta Asya'ya, Ortadoğu'ya değil tüm dünyaya barış, istikrar ve refah getirilmesine katkıda bulunacak potansiyele sahiptir. Türkiye gerek devlet imkanlarıyla gerekse sivil toplum kuruluşları eliyle Afrika'dan Uzak Doğu'ya kadar dünyanın her

köşesine uzanabilmektedir. Türkiye'nin gücünü çok iyi anlamak gerekmektedir. Türkiye'nin içinde veya yanında olduğu bir kuruluş çok daha işlevsel hale gelecektir. Dolasıyısıyla Nabucco projesi ile enerji alanındaki rolü pekiştirilen, komşuları ile sorunları diyalog içinde çözümleme konusunda büyük adımlar atan, bölgesel sorunlarda aktif roller alan bir Türkiye'nin Avrupa Birliği ile küresel ve bölgesel konularda ortak yaklaşım içerisinde bulunması Avrupa Birliği'ni de güçlendirecek ve dünya meselelerinde etkinliğini arttıracaktır."

Türkiye'nin 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren Avrupa Birliği ile başlattığı ilişkilerde yeni bir döneme başladığını açıklayan Pakdil, Türkiye'nin sadece aday bir ülke değil, katılım müzakerelerine başlamış katılımcı bir ülke olduğunu söyledi. AB'ye tam üyeliğin Türkiye için stratejik hedef olduğunu belirten Pakdil konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu amaç, yıllardır bir devlet politikası haline gelmiştir. Biz AB'nin değerlerini evrensel ortak değerler olarak görüyoruz. Asıl amacımız AB üyesi olmanın ötesinde

kendi insanlarımızın layık olduğu evrensel ortak değerler sistemine ulaşması, ekonomik refah seviyesinin artması ve gelecekten ümitli, moral değerleri yüksek bir toplum oluşturulmasıdır" dedi.

TBMM'nin AB katılım sürecindeki işlevine değinen Pakdil, AB'ye tam üyelik amacına ulaşılmasına yönelik ciddi adımlar atıldığını ve neticeler alındığını belirtti. TBMM'nin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini ifade eden Pakdil, meclisin reform çabalarında öncü rol oynadığını söyledi. Pakdil, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu süreçte aktif rol almasında ve etkin rol oynamasında TBMM'deki siyasi partilerin ve milletvekillerimizin Avrupa Birliği üyeliği söz konusu olduğunda ortak bir

irade sergilemelerinin de büyük payı vardır" diye konuştu. Pakdil, AB üyeliği konusunda kararlı olduklarını vurgulayarak, "Farklı inançları kültürleri buluşturarak, kaynaştıran ve bir arada özgürce yaşamalarını sağlayan bir uygarlığa sahip olan Türkiye, bu potansiyel ve dinamizmiyle, Avrupa Birliği'ne de büyük bir zenginlik ve güç katacaktır. AB'li dostlarımızın çifte standart uygulamamaları ve diğer ülkelere yapmış oldukları uygulamaların aynısını Türkiye'ye yapmaları gerekmektedir" dedi.

MARDİN'DE BÜYÜK BULUŞMA
MARDİN'DE BÜYÜK BULUŞMA
MARDİN'DE BÜYÜK BULUŞMA
MARDİN'DE BÜYÜK BULUŞMA
İHA
Yayın Tarihi : 11 Aralık 2009 Cuma 14:31:03
Güncelleme :11 Aralık 2009 Cuma 19:43:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?