'Güneydoğu'da insan olmak'

Show TV’de Perşembe günleri yayınlanan Siyaset Meydanı programı bu hafta Mardin’de çekildi. Bilge Köyü’nde yaşanan katliamdan sonra duyarlı bir gazetecilik örneği sergileyen Ali Kırca bölge gerçeklerini tartışmak için Mardin’e geldi ve Mardinlilere “Güneydoğu’da insan olmak ne demek?” diye sordu.

Bilge Köyü’nde yaşanan hain saldırının ardından Mardinliler olarak “Turizmin bu olaydan etkilenmemesi için neler yapabiliriz?” diye düşünürken Siyaset Meydanı programının Büyük Mardin Oteli’nin eşsiz bir görüntüye sahip olan terasında çekilmiş olması hepimizi umutlandırmıştı. Ama birçok Mardinli gibi bende hayal kırıklığına uğradım. Bölge gerçekleri böyle mi tartışılır? Program konukları arasında bölge hakkında geniş bilgilere sahip, Mardin’in gerçek ve modern yüzünü yansıtan, kendilerini rahatça ifade edebilen kişilerin olmaması bana ‘Eyvah!’ dedirtti. Peki orada olması gerekip de olmayan, davet edilmeyen kişiler kimlerdi? Bu isimleri saydığım zaman bana gerçekten hak vereceksiniz. ‘Evet, gerçekten Mardin’i bu isimlerin konuşması gerekirdi.’ diyeceksiniz..

Her şeyden önce yazdığım için bana tepki göstereceğinizi biliyorum; ama Harvard mezunu milletvekilimiz Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Yüksel’in bir Mardinli olarak orada olması gerekiyordu. Peki ama neden? Katliamın sebebi olarak herkes cahilliği ve eğitimsizliği gösteriyor ki gerçekten doğru. Mardin’in gerçek yüzünü, böylesine çok izlenen bir programda gösterme fırsatı yakalamışken Cüneyt Yüksel’in orada olması ve programı izleyenlerin ‘Demek ki bir Mardinli de Harvard’tan mezun olabiliyormuş.’ diye söylemeleri Mardin için çok önemli. Bakınız burada ben Cüneyt Yüksel’in vekil olarak Mardin’e yaptıklarından veya yapmadıklarından bahsetmiyorum. Ama o gece orada olup Mardin’i akademisyen kişiliğiyle anlatması gerektiğine inanıyorum.

Programda mutlaka olması gereken bir diğer kişi ise yıllardır Mardin’de eczacılık yapmış, Güneydoğu’da insan olmanın ne demek olduğunu bilen milletvekilimiz Gönül Bekin Şahkulubey’di. Mardin’de doğup büyümüş birisi olan Mardin Belediye Başkanı Av. M.Beşir Ayanoğlu, Artuklu Üniversitesi Genel Sekreteri Murat Dilmen, Mardin Kültür, Turizm ve Tanıtım Derneği Başkanı Şeyhmus Dinçel, Prof. Dr. Kadri Balcı, Dr. İbrahim Özcoşar, Dr. Çetin Yücesoy, GSGM Mardin Şube Müdürü Mehmet Fidan, MAREV’in ve Mardin’de bulunan diğer sivil toplum kuruluşlarının değerli isimleri, her şeyden önemlisi Mardin’in batıya açılan penceresi olan ve artık bir Mardinli diyebileceğimiz Cemil İpekçi… Programı izlerken aklıma gelen ilk isimler bunlardı ama en çok Cemil İpekçi’nin orada olup dışarıdan gelen önemli ve medyatik bir isim olarak Mardin’i anlatmasını isterdim. İşte programa Mardin’in modern ve gerçek yüzünü yansıtan böyle değerli isimleri çıkarttığınız zaman bölge gerçeklerini anlaşılır bir şekilde tartışabilirsiniz. Ne demek istediğimi eminim şimdi çok daha iyi anladınız..

Ali Kırca Mardinli konuklarına Güneydoğu’da yaşamanın ne demek olduğunu sordu. Ali Kırca; Bilge Köyü’nde yaşanan katliamın aşiretlerle bir ilgisi olmamasına rağmen sürekli aşiretler ekseninde döndü, durdu. Oysa aşiret lideri konukları da katliamda aşiretlerin bir alakası olmadığını, aşiretlik sisteminin artık eskisi gibi olmadığını söylediler. Program konukları katliamın Mardin’e mal edilmemesi konusunda ısrarcı söylemlerde bulundular. Mardin’deki hoşgörünün üstünde durdular. Haklı olarak ulusal medyayı suçladılar. Bana göre programın tek bir güzelliği vardı. O da Mardin Müftüsü Mehmet Kızılkaya ve Mardin Süryani Metropoliti Saliba Özmen’in yan yana kardeşçe, sevgiyle ve hoşgörülü bir şekilde oturuyor olmalarıydı. İşte Mardin’in ekranlara yansıması gereken en güzel görüntüsü budur. Hoşgörü başkenti olan Mardin’imiz böylesi güzel karelerle tanıtılmalıdır.

Şunu sormadan da geçemeyeceğim. Rojin ne zamandan beri Mardin’i temsil eder oldu? Ali Kırca, Show TV’de yayınlanan yeni programın reklamını yapmak için Rojin’i ve ekibini Mardin’i temsilen yayına çıkarmış. Oysa şimdiye kadar çekilen bütün programlarda, Mardin belgesellerinde mahalli müzik temsilcileri ( Semir Ortaç, Şeyhmus Alpaslan, Hasan Çuha, GSGM mahalli müzik ekibi ) yer almış, programlar “Yola Çıktım Mardin’e ve Reyhani” şarkıları ile bütünleşmiştir.

Sonuç olarak yayınlanan program Mardin’i tanıtıcı bir program olmadı. Güneydoğu’da insan olmak ne demek sorusu havada kaldı. Katliam sonrası Mardin’in turizm noktasında kanayan yaralarını sarmadı. Keşke Sayın Kırca zahmet edip Mardin’e kadar gelmeseydi. Siyaset Meydanı programının bana göre Mardin’e tek bir katkısı oldu. İzleyenler bir kez daha Mardin’in o eşsiz gece görüntüsüne aşık oldu..