8
Mayıs
2024
Çarşamba
MARDİN

Ortadoğu AKP'den etkilendi

MARDİN'DE

Mardin Belediyesi tarafından düzenlenen "Ortadoğu'da Demokrasinin Açmazları" konulu panel Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Panele; Cornegie Beyrut Ortadoğu Merkezi Araştırma Direktörü Prof. Dr. Amr Hamzawy, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ergün Yıldırım ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Özlem Albayrak katıldı. Panelin modatörlüğünü ise Mardin Belediyesi Özel Kalem Müdürü Muzaffer Paşaoğlu yaptı. Açılış konuşmasında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı rahmet ve minnetle andıklarını belirten Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu, Türkiye ve dünyanın ilgisini çeken bir ilde yerel yönetici olmanın zor olduğunu söyledi. Ayanoğlu, Mardin'e gösterilen ilginin kendilerine ağır bir sorumluluk yüklediğini belirterek, "İnsanımızın müreffeh bir şehirde kaliteli bir hayat yaşayabilmesi için çok çaba sarf etmemiz gerekir. Bu panellerle entelektüel anlamda insanların olaylara farklı açılardan da bakabilmelerini amaçlıyoruz" dedi.

 

"ARAP ÜLKELERİNDE GENÇ NÜFUSUN SAYISI FAZLA, EĞİTİM SEVİYESİ ÇOK DÜŞÜK"

Açılış konuşmasından sonra panele geçildi. İlk olarak söz alan Cornegie Beyrut Ortadoğu Merkezi Araştırma Direktörü Prof. Dr. Amr Hamzawy, Mardin'deki kültürel çeşitliliğin çok dikkat çekici olduğunu belirterek, "Bir kahvehanede oturup çay içerken ezan sesini duydum. Daha sonra yanımıza gelen müezzin hem Arapça hem de Türkçe konuşuyordu. Mardin'in bu yapısından benim haberim yoktu ve bu çok ta hoşuma gitti" dedi.

Prof. Dr. Hamzawy, "Arap Dünyasındaki Demokrasi" konulu sunumunda şunları söyledi: "Arap dünyasından gelen haberler; insan hakları, dürüst seçimler, katılımcılık ile ilgili değildir. Aksine uzun süredir iktidarda kalan liderlerin haberleri gelmektedir. Kaddafi, Hüsnü Mübarek, Ali Abdullah Salih gibi. Arap ülkelerinde Batılı anlamda demokrasi yoktur. Sistem değişmiyor. İnsan hakları garanti altına alınmış değil, rejim siyasi gruplar arasında dağıtılmıyor. Bu anlamda demokrasi yoktur. Fakat halk arasındaki siyasi etkinlik kaybolmuyor. Arap halkları arasında siyasete çok büyük ilgi var."

 

Siyasal sistem açısından Arap ülkelerinin üç sınıfa ayrıldığını belirten Hamzawy sözlerini şöyle sürdürdü:

"Arap ülkelerinin tamamı aynı değil bu anlamda bu ülkeleri dörde ayırabiliriz. Bir; kısıtlı siyasi çoğulculuğun olduğu ülkeler. Fas, Yemen, Kuveyt, Cezayir örnek olarak verilebilir. İki; şekli çoğulculuğun olduğu ülkeler. Tunus, Mısır ve Ürdün. Burada seçim yapılıyor ama seçimler dürüst değil. Muhalefet köklü değil. Üç; tek taraflı rejimin olduğu ülkeler. Burada ülkeyi tek kişi yönetiyor. Muhalefet, STK'lar bulunmuyor. Bir kişi ya da aile ülkeyi yönetiyor. Suriye, Libya, Suudi Arabistan gibi. Birinci maddede saydığımız ülkeler demokrasiye daha yakındır. Arap ülkelerinin genelinde genç nüfusun sayısı çok, işsizlik seviyesi çok yüksek eğitim seviyesi çok düşüktür. Bu veriler aslında bu siyasal sistemlerin daha fazla sürdürülemeyeceğini gösteriyor. Ama öbür yandan baktığımızda uzun süre koltukta kaldıklarından dolayı ülkeyi tek başına yönetmekle ilgili derin tecrübeler kazanılmış. Kaddafi, Hüsnü Mübarek gibi liderler bu konuda çok tecrübelidirler."

 

"BATI'NIN MÜDAHALELERİ DEMOKRASİYİ ENGELLİYOR"

Batı'nın Ortadoğu'da yaptığı müdahalelerin demokrasiyi geciktirdiğini söyleyen Hamzawy, "Bölgede ll. Dünya Savaşı'ndan beri sürekli savaşlar ve krizler ortaya çıkıyor. Bütün Arap liderleri Arap-İsrail çekişmesini kullanıyor. Halklarına; 'Bekleyin bu İsrail'i halledelim. Ondan sonra tüm sorunlarımızı çözeceğiz' diyorlar. Şu an Arap ülkelerinde durum sakin bir şey değişecek gibi gözükmüyor. Ama hiç beklenmedik bir an da büyük değişimler de olabilir. Ortadoğuda'ki bazı gruplar AK Parti'den etkilenmiş durumdadırlar. Şiddet olmadan, barışçıl yollarla siyasi mücadele yapılabileceğini görmüş durumdalar. Ortadaoğu ülkelerinde demokratik unsurlar giderek artmaktadır. Televizyon, uydu, internet bu süreci hızlandırmaktadır. İslam ülkelerinin demokrasiye geçememelerini İslam'a bağlayanlar var bu kesinlikle doğru değildir. Türkiye, Hindistan gibi ülkeler demokratik sistemlerini gayet güzel yürütmektedirler. Sorun İslam'da değil, sorun Arap ülkelerinin bulunduğu coğrafyadadır" şeklinde konuştu.

Daha sonra söz alan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç Dr. Ergün Yıldırım, "Ahmet Hamdi Tanpınar, Bursa için 'Ruhu Olan Bir Şehir' demişti. Mardin de aynen öyle ruhu olan bir şehirdir'' ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Yıldırım, Türkiye'nin 1876 yılından başlayan bir demokrasi serüveni olduğunu söyleyerek, "Çok partili sisteme geçtiğimiz günden beri tecrübemiz var ama bu tecrübe askeri darbelerle sürekli kesintiye uğratıldı. Türkiye'de asker-sivil tartışması hala devam ediyor. Askerlerin yaptığı Anayasa halen yürürlüktedir. Türkiye'de değişimler tepeden inme bir şekilde elitlerin eliyle yapıldı. Dış müdahalelerle demokrasinin kurulması mümkün değildir. ABD'nin Ortadoğu'ya yaptığı gibi müdahaleler her zaman sorun oluşturur. Elit sınıfla çatışmaya, toplumda yabancılaşmaya neden olur. Herşeye rağmen Türkiye Arap ülkeleriyle mukayese edildiğinde modernleşme demokrasi ve eğitim konularında daha büyük adımlar atıyor" diye konuştu.

 

"ABD VEYA AVRUPA'DAN İTHAL EDİLMEK İSTENEN SADECE DEMOKRASİ DEĞİLDİR"

Son olarak söz alan Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Özlem Albayrak, Ortadoğu coğrafyasında tam anlamıyla demokrasinin tesis edilemediğini söyledi. Albayrak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İslam ülkelerinin çoğunda yd siyasi çoğulculuğun olduönetim ya darbelerle değişiyor ya da babadan oğla geçiyor. Bunun yanında İslam toplumlarında kendine has yapılanmalar var. Hizbullah, El-Fetih gibi yapılanmalar meşruiyetlerini toplumdan alıyorlar. Bu gruplar muhalefet görevini yapıyor. Ama ilginç olan hem muhalefettekiler hem ülkeyi yönetenler biz İslam'ız diyorlar. Bu da ilginç çelişkileri ortaya çıkarıyor. İslami hareketlerin hiçbirisi mevcut rejimi değiştirememiş, temel hiçbir sorunu değiştirememiş. Yanlış olan İslam değil İslam kullanılarak oluşturulan yapılanmalardır" görüşünü dile getirdi.

Albayrak, İslam toplumlarında demokrasinin neden geliştirilemediğini de şöyle açıkladı:

"ABD veya Avrupa'dan ithal edilmek istenen sadece demokrasi değildir. Demokrasiyi ithal ettiğinizde aynı zamanda kültürel değerleri de ithal edersiniz. Zina, tüketim alışkanlığı, konformizm, kadının toplumsal statüsü gibi değerleri de ithal etmiş oluyoruz. Algı öyle olduğu için demokrasiye karşı mesafeli bir duruş var. Müslümanların İslam'ı İslamcılık ideolojisine dönüştürmelerinden dolayı Batı'ya karşı toptancı bir bakış açısı geliştirmişlerdir."

Panel soru-cevap kısmının ardından sona erdi.

İHA
Yayın Tarihi : 19 Nisan 2010 Pazartesi 13:30:02
Güncelleme :19 Nisan 2010 Pazartesi 14:12:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?