7
Mayıs
2024
Salı
MARDİN

Referanduma evet teröre hayır!

MEMUR-SEN'DEN

Memur-Sen Konfederasyonu tarafından Mardin'de düzenlenen terör, anayasa değişikliği, referandum ve demokratikleşme süreci konulu çalıştayda demokratikleşme ve referanduma evet, şiddet ve teröre hayır mesajı verildi.

Memur-Sen Konfederasyonu tarafından Mardin'de düzenlenen terör, anayasa değişikliği, referandum ve demokratikleşme süreci konulu çalıştayda demokratikleşme ve referanduma evet, şiddet ve teröre hayır mesajı verildi.

Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun başkanlığında Grand-Yay Oteli'nde düzenlenen çalıştay, Memur-Sen yönetim kurulu üyeleri, konfederasyona bağlı sendikaların genel başkanları ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki 20'ye yakın il başkanı katıldı. İki gün süren çalıştayın ardından terör, bölgesel kalkınma, gelir dağılımı, anayasa değişikliği, demokratikleşme ve referandum süreci ile ilgili bir bildiri yayınlandı. Bildiriyi okuyan Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet

Gündoğdu konuşmasında bir ve beraber olmanın en güzel timsali olan Mardin'de olmaktan ve Mardinlilerle kucaklaşmanın verdiği mutluluğu dile getirerek başladı. Ülkenin birliğini ve dirliğini yok etmek, büyümesini ve gelişmesini engellemek, medeniyet köklerinin inşa ettiği kardeşlik iklimini bozmak isteyenlere, bu ülkede 81 Mardin olduğunu, 81 Sakarya, 81 Burdur, 81 Niğde, 81 Diyarbakır, 81 Trabzon, 81 Şanlıurfa olduğunu hatırlatmak için Mardin'de olduklarını söyleyen Gündoğdu, "Bu toprakların çimentosu,

kardeşliktir. Bu toprakların mayasında ve özünde, dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma vardır. Bu topraklarda, dayatmaya, hesaplaşmaya ve paylamaya yer yoktur. Bu topraklarda ve bu toprağın insanlarında birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu vardır. Bu ülkenin ve insanlarının hamurunda var olan bu kardeşliği ortadan kaldırmaya kimsenin gücü yetmez. Hiçbir kirli oyun, hiçbir kirli tezgah; birlikte oluşturdukları desende birlikte yaşamayı başarmış bu milleti, ayrıştıramaz ve ayrıştıramayacaktır" dedi.

 

"SORUNLARIN TEMEL NEDENİ DEMOKRASİ ÜZERİNDEKİ VESAYET"

Türkiye'de yaşanan sorunların temel nedeninin demokrasi üzerindeki vesayet olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, "Maalesef, vesayetin kurucu, taşıyıcı aktörleri ve onun devamını sağlayan kurumlar var. Merkezi, seçkinci ve otoriter zihniyetten beslenen vesayetçi anlayışın, siyaset kurumunda da temsilcileri ve uzantıları bulunmaktadır. Toplumu kontrol altına almak ve ona tahakküm etmek isteyen bu zihniyetin taraftarları ve taşeronları; yolun sonuna geldiklerinin, denizin bittiğinin farkına vardıkça daha

saldırgan, daha insanlık dışı tavırlar sergilemektedirler. Bu saldırgan çırpınışlarının, egemenliklerinin sona eriyor olmasından ve güçlerinin tükeniyor olmasından kaynaklandığını biliyor ve diyoruz ki; milletle güreşe tutuşmak aptallığına düşenler için yenilgi dışında bir seçenek yoktur. Ülkemizin küresel ve bölgesel sorunlara çözüm üretme gücü elde ettiği son dönemde bu durumdan rahatsız olanlar ve onların taşeronları bu sefer hakkettikleri cevabı alacak. Çünkü, bu ülke teröre binlerce can verdiğini ve

terör yüzünden milyarlarca lira kaynağını heba ettiğini fark etti. Artık, terörün sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini idrak etti. Demokratikleşmeye, sivilleşmeye ve özgürleşmeye yöneldi. Bu durumun en büyük sonucu son 50 yıldaki en önemli anayasal metin olarak değerlendirdiğimiz ve 12 Eylül 2010 tarihinde referanduma sunulacak olan anayasa paketi değişikliğidir" diye konuştu.

"Anayasa değişikliği paketi ile ülkemize, insanımıza terör sorunundan kurtulmak, daha demokrat ve özgür bir Türkiye'de yaşamak, insanı ve haklarını esas alan bir devleti var etmek gibi bir fırsat verecektir" diyen Gündoğdu, Memur-Sen ailesi olarak, ülkenin vesayetten arınmış ve kurumsallaşmış bir demokrasiye, sivil ve demokratik sosyal hukuk devletine, özgürleşmiş bireylere ulaşmasına yönelik bu tespitlerin değerlendirilmesi ve önerilerin hayata geçirilmesi için var güçleri çalışacakları söyledi.

 

"12 EYLÜL 2010, 12 EYLÜL 1980'DE KURUMSALLAŞTIRILAN

VESAYETÇİ VE VELAYETÇİ ZİHNİYETTEN KURTULUŞ GÜNÜ OLACAKTIR"

Anayasa Paketinin 12 Eylül 1980'de demokrasisi üzerine vesayet, iradesi üzerine velayet konan bu milletin özgürleşmesinin, devletin sivilleşmesinin, Anayasa yargısının yasama erkinin, idari yargının yürütme erkinin alanını taciz etmemesinin zeminini hazırlayacağına inandıkları için Anayasa değişikliği paketine evet diyeceklerini dikkat çeken Gündoğdu, "Milletimizin de evet demesini isteyeceğiz. Çünkü, 12 Eylül 2010, 12 Eylül 1980'de kurumsallaştırılan vesayetçi ve velayetçi zihniyetten kurtuluş günü

olacaktır. İnanıyoruz ki; annelerin sadece güldüğü, şehit cenazelerinin olmadığı bir Türkiye isteyenler, 12 Eylül 2010'da sandığa giderek 'evet' diyecekler" şeklinde konuştu.

Gündoğdu, çalıştay sonunda ortak düşünce ürünü olan bildirisinde ayrıca şu konulara dikkat çekti:

"Devletin görevleri ve varoluş sebepleri; vatandaşlarının yaşama, güvenlik, adalet, özgürlük ihtiyaçlarını karşılamaktır. Devlet, her türlü ideolojiye, inanç ve felsefi görüşe eşit mesafede bulunmalıdır. Devlet; totaliter, otoriter ve dayatmacı olamaz, olmamalıdır. Devlet; 'demokrasi', 'insan hakları', 'özgürlük, barış içinde ve beraber yaşama' değer ve taleplerini, bir ideolojinin unsuru ya da dayatması olarak görmemelidir. Devletin, vatandaşlarını tek tipleştirmek gibi bir hedefi olmamalıdır. Ülkemizin

farklı inançlara, farklı kültürlere ve farklı etnik kimliklere ilişkin çeşitliliği devlet eliyle değiştirilemez. Dinsel, kültürel ve etnik çeşitliliği ve farklılıkları zenginlik olarak görmemek, ayrılma ve ayrışma gerekçesi olarak göstermeye çalışmak ancak kötü niyetle açıklanabilir. TBMM, terör dahil her türlü sorunun çözümünde merkez olmalıdır. Herkes Meclis'in (TBMM) iradesine saygı göstermelidir. 'Vatandaşını potansiyel tehlike olarak gören devlet' anlayışı terk edilmelidir. Özgürlükçü ve katılımcı

demokrasinin kökleşmesi; örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması sivil toplumun güçlendirilmesiyle mümkündür. Bu çerçevede, hiç bir bireyi veya grubu siyasetten, kamu alanından, örgütlenme hakkından yoksun bırakmayan bir zemin oluşturulmalıdır. Düşünce, din ve inanç özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasında ve teminat altına alınmasında yaşanan sıkıntılar, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile hukukun evrensel ilkeleri doğrultusunda ivedilikle

giderilmelidir. Bu kapsamda, öncelikle eğitim olmak üzere her alanda fırsat eşitliği tesis edilerek toplumsal ve kültürel eşitsizlikler giderilmeli, anadil öğretimi imkanları sağlanmalıdır. Geçmişte denenmiş antidemokratik ve hukuku zorlayan OHAL ve benzeri uygulamalar, ülkenin barış, huzur ve güvenliğine katkıda bulunmadığı gibi kaos ve huzursuzluğu artırmıştır. Bu nedenle, sivil ve demokratik yöntemlerin dışına çıkılmamalıdır. Herkes ve her kurum, daha duyarlı ve daha kucaklayıcı bir dil kullanmaya özen

göstermelidir. Mülki ve idari amirler başta olmak üzere bütün kamu görevlileri, toplumun değerleriyle barışık olmak konusunda hassasiyet göstermelidir. Ülkemizde, demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla hayata geçirilememesinin, demokrasi kültürünün derinlik kazanamamasının temel sebebi, darbe ve müdahalelerle hayat bulan vesayet rejimidir. Demokratik parlamenter rejime yönelik darbeler, militarist kalkışmalar, vesayetçi dayatmalar; Türkiye'nin demokratik, siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan gelişmesine

engel olurken darbecilerin, vesayetçilerin ve taraftarlarının yer aldığı egemen ve mutlu bir azınlık sınıfı oluşturmuştur. Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel, toplumsal çoğulculuğu sağlamayan ve geniş bir meşruiyet zeminine sahip olmayan darbe ürünü 12 Eylül Anayasası'dır. 82 Anayasa'nın otoriter, baskıcı ve dayatmacı ruhunu ortadan kaldırmak için; temel hak ve özgürlükleri esas alan, demokratik hukuk devletine ilişkin evrensel değerleri referans alan, mümkün olan ve makul kabul

edilecek en geniş toplumsal uzlaşmayla, demokratik standartları yükseltecek yeni bir anayasa yapılmalı ve yürürlüğe konulmalıdır. Bu niteliklere sahip bir Anayasa için ihtiyaç duyulan gereklilikler ve yeterlikler fazlasıyla mevcuttur. Sivil, özgürlükçü ve demokratik anayasaya sahip olma isteklerini, girişimlerini önemsiyor ve destekliyoruz. Sivil ve demokratik anayasa girişiminin, başta siyasi partiler kanunu olmak üzere seçim, ceza ve örgütlenmeye ilişkin temel kanunlarla ilgili yasalarda yapılacak

değişikliklerle desteklenmesi gerekir. Sivil ve askeri bürokrasi; demokratik hukuk devletinde siyasal kararlar alma yetkisinin, halkın demokratik usullerle seçtiği vekillerden oluşan yasama organına ve yasama organının güven onayıyla işlerlik kazanan yürütme organına ait olduğunu unutmamalıdır. Bu kapsamda; son yıllarda TBMM'nin görev alanına yönelik hukuksuz ve antidemokratik yetki aşımı girişimlerini şiddetle reddediyoruz. Bu tür girişimlerin tekerrürünü engelleyecek anlayış ve mevzuat değişiklikleri

ivedilikle hayata geçirilmelidir. Anayasa değişikliği paketinin Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili hükümlerindeki bazı ifadeleri iptal eden Anayasa Mahkemesi, Anayasa'yı yok sayma veya ihlal etme yetkisini kendisinde görmekten vazgeçmelidir. Hangi ideolojinin taraftarı olursa olsun, hangi siyasi partiye yakınlık duyarsa duysun, hangi sivil toplum kuruluşuna mensup olursa olsun vatandaşlarımız, 12 Eylül 2010'da gerçekleştirilecek referandumda 12 Eylül 1980'de

demokrasisi üzerinde oluşturulan kirli vesayete, iradesi üzerindeki velayete son verecektir. Terörü hak arama yöntemi olarak kabul etmeyen ve her türlü şiddet, baskı ve terör eylemini lanetleyen, daima özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve demokrasinin yanında ve millettin tarafında olan Memur-Sen olarak; demokratikleşme, özgürleşme ve sivilleşmeye dair talep ve beklentilere cevap vermesi nedeniyle Anayasa değişikliğini destekleyeceğiz. Mevcut Anayasa'nın bütünüyle yürürlükten kaldırılması ve yeni Anayasa yapılması talebimizi de seslendirmeye devam edeceğiz."

Bildiri sonunda Memur-Sen yönetim kurulu üyeleri, il başkanları ve konfederasyona bağlı sendikaların genel başkanları günün anısına toplu fotoğraf çektirdi. Memur-Sen Mardin İl Başkanı Mustafa Aydın da Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'ya günün anısına bir plaket vererek çalıştayın Mardin'de düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

İHA
Yayın Tarihi : 15 Temmuz 2010 Perşembe 12:27:00
Güncelleme :15 Temmuz 2010 Perşembe 13:41:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?