3
Mayıs
2024
Cuma
ESKİŞEHİR

Ahlaksız basın

Her sabah işyerine giderken günlük gazetesini alıp, bürosunda çayını yudumlarken okuduğu gazeteye bakarak gördükleri karşısında hayretlere düşen, inanamayıp da orda yazanlara körü körüne kendini kaptıran insanlar tanımışızdır bir çoğumuz. Ya da akşam evine geldikten hemen sonra eline kumandayı alarak bülten bülten dolaşan haberkolikleri... o O gün ne olmuş diye ekranlarda yer tutan gündem maddelerini nefeslerini tutarak izlerler ve bundan büyük haz duyarlar. Fakat program bittikten sonra da sanki izledikleri bir filmmiş ya da rüyaymış gibi, açarlar ağızlarını başlarlar basına karşı verip veriştirmeye... Yok efendim haberlerin bütünüyle asparagas olduğundan, reyting uğruna düzmece yayın yapıldığından, yanlı davranıldığından bahseder, sonra da 'ahlaksız bu basın' diyerek damgayı vururlar.

Oysa, izlediklerinin veya duyduklarının gerçek gündem maddelerini oluşturduğunu, ülkenin ve toplumun asıl içinde bulunduğu durumu, basının, ilkelerine bağlı kalarak ve dürüst bir şekilde yayınladığı bu maddelerin esas olduğunu hepsi bilir fakat kabul etmek istemez. Çünkü orada esas olan, onların içinde bulunduğu durumdur. Her programda veya haberde kendi yaşamlarından kesitler bulurlar ve hiç de hoşlarına gitmeyen bu durumdan rahatsız olup, basın kuruluşlarına veryansın ederler. Toplumsal düzey, sosyal yaşam şartları ve ekonomik durum tüm açıklığıyla ekranlarda kamuoyunun karşısındadır ve yukarıda bahsedilen bu koşullar, ülkemizde yeterince elverişli olmadığından, ekranlar veya gazeteler aracılığıyla yansıtılan bu gerçekler, kamuoyunun kendi iç yüzüyle hesaplaşmasını sağladığı gibi, tam da aksine olmadık tepkiler alır durur.

Eğer duyduklarımızdan ve gördüklerimizden gereken dersi çıkartıp, yarını kurtarmaya çalışsaydık, bugün bültenlerimizde ülkenin refahından, ekonomik gücün ve sosyal standartların yüksekliğinden bahsedildiğini görür ve bu durumdan hiç de rahatsız olmadan göğsümüzü kabarta kabarta gezerdik.

Aslında bugün yapılan yayınlar, kamuoyunun istediği düzeydedir. Günlük yaşantılarını basında manşet olarak görmektedirler. Bu durumu kısaca şu sözlerle açıklayabiliriz:

''Hayatınız boyunca bir kurban olmak zorunda değilsiniz. Tam şu anda ne olduğunuz, geçmişteki seçimlerinizin bir sonucudur. Ne olacağınız ise, bundan sonra yapacağınız seçimlere bağlıdır..''

Gelelim bugünün şartlarında basın ve yayın organlarının eksik taraflarını irdelemeye..

Örneğin; televizyonlarda eğitici, bilgilendirici programların yetersizliğinden, çocuklar için sosyal hayatlarını geliştirecek; gençler için teknoloji, bilim-sanat ve sporu yakından takip edebilecekleri yayınlar olmadığından bahsedilebilir. Ayrıca, her kesime hitap edecek çeşitliliğin bulunmadığını da vurgulayabiliriz.

Televizyon, toplumu yönlendirmede çok önemli bir anahtardır. Yanlış bir yayın çok ciddi sonuçlar sonuçlar doğurabilir. Bu gibi sorumluluklar altında, yanılgıya düşmemek adına, basın; tarafsızlık, özel hayata saygı ve doğru yayıncılık ilkelerinin önemini gözardı etmeden yayın yapmalıdır.

İletişim özgürlüğü, halkın gerçekleri öğrenme hakkının bir aracı sayılır. Gazetecilikte temel işlev, gerçekleri bulup bozmadan, abartmadan kamuoyuna yansıtmaktır. Ayrıca basın, kendi çalışmaları üzerinde hiçbir dış müdahaleye izin vermeme kararlılığını korumalıdır.

Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, yaşı, sağlığı, bedensel özrü, sosyal düzeyi ve dini ianançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz.

Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını , din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapılamaz.

Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez.

Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez.

Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu olamaz.

Soruşturulması gezetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olmaksızın yayınlanamaz.

Saklı kalması kaydıyla verilen bilgiler, kamu yararı ciddi bir biçimde gerektirmedikçe yayınlanamaz.

Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse 'suçlu' ilan edilemez.

Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça, kimseye atfedilemez.

Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağın, kamuoyunu kişisel, siyasal, ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır.

Gazeteci görevini, taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır.

Şiddet ve zorbalığı özendirici, insani değerleri incitici yayın yapmaktan kaçınılır.

İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri, tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilir.

Yayın tarihi için konan zaman kaydına saygı gösterilir.

Basın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar.  

  

Coşku Belet
Yayın Tarihi : 12 Ekim 2005 Çarşamba 14:27:12
Güncelleme :13 Ekim 2005 Perşembe 11:35:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?