Dışişleri Bakanı Ali Babacan, 29 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nden sonra reformlar için çok ciddi bir pencere açılacağını ve ülke için çok önemli bir dönem olacağını belirterek, "Tekerleği yeniden icat etmek için uğraşmıyoruz" dedi.

Eskişehir Genç İşadamları Derneği (ESGİAD) tarafından Anemon Otel'de düzenlenen "AB üyeliği yolunda Türkiye'de değişim" konulu konferansta konuşan Babacan, Türkiye'nin yakaladığı fırsatı, olumlu rüzgarın yerel yönetimlerde de devamını son derece önemsediklerini söyledi.

Bakan Ali Babacan, bu önemli dönemeçte yine Türkiye'nin 29 Mart'ta bir başka başarıya ulaşacağına inandığını ifade ederek, "Ondan sonra da zaten önümüzde reformlar için çok ciddi bir pencere açılacak ve Türkiye için çok önemli bir dönem olacak. Burada imkan verilmesi, bu reformların da seçim döneminden sonra gerçekleştirilmesi son derece önemli. Bazen bir adım atmadan önce çok tartışılıyor, konuşuluyor. 'İyi mi, kötü mü olur? Sakıncası olur mu? Şuradan bir problem çıkar mı?' diye. Ama bakıyorsunuz ki, o adım atıldıktan sonra da boşuna bu kadar endişe etmişiz, boşuna bu kadar düşünmüşüz. Beklemekle ancak vakit kaybetmişiz, zarar görmüşüz. 'Keşke bunları daha erken yapsaydık' diyorsunuz. İşte bizim planımızda, programımızdaki reformlarda bu cinsten olan reformlar. Pek çoğu zaten Avrupa Birliği süreci çerçevesindeki reformlar. Yani tekerleği de yeniden icat etmek için uğraşmıyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin dış politikada da başarılara imza attığını anlatan Babacan, şunları söyledi:

"Bakıyoruz, 27 ülkenin 27'si bundan memnunsa bunun üzerinde 'olurdu, olmazdı' tartışması da çok faydalı olmayabiliyor. Türkiye'nin de kendine özel şartları vardır. Bunu da dikkate almak gerekir. Ama öte yandan, 'Bize özel şartlarımız var' demek de (bize özel şartlar demek, bize özel demokrasi, insan hakları çerçevesi) Türkiye'ye şimdiye kadar hiçbir şey kazandırmamış. 'Bizim demokrasimiz bize özeldir, bunun kendine özel hususları vardır. Dolayısıyla böyle bir demokrasi Türkiye'ye yeter' diyemiyoruz, dememeliyiz. Hep birinci sınıf demokrasiyi hedeflemeliyiz. Temel hak ve özgürlük konularında dünyadaki en iyi uygulamalar neyse onlara bakıp o seviyeye ulaşmak için çabalarımızı göstermemiz lazım ve biz bu çerçevede ve istikamette çalışmalarımıza devam edeceğiz."

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Gazze olaylarında Türkiye'nin ortaya koyduğu özgün duruş, bağımsız dış politikanın Müslüman olsun ya da olmasın birçok ülkede çok büyük destek bulduğunu vurgulayarak, "Türkiye, açıkçası çok takdir edildi. Bu takdiri bazıları yüksek sesle söyledi, bazıları da bizim kulağımıza fısıldadı. Dediler ki, 'Biz söyleyemiyoruz, iyi ki siz söylüyorsunuz. Çünkü birilerinin söylemesi lazım'. İşte bu özgün, yani etki altında kalmayan dış politika, Türkiye'nin etkinliğini gittikçe
artırıyor. Bunu inşallah hep beraber göreceğiz. Artık ülkelerle, boyutu, ekonomik gücü ne olursa olsun, iki eşit egemen ülke olarak masaya oturuyoruz. Asla bir ezilmişlik duygusu yok. O şekilde yürütüyoruz. Olacak işe 'Tamam', olmayacak şeye 'Hayır' diyoruz. İşimize gelene 'Tamam', işimize gelmeyene 'Olmaz' diyoruz ve belki bu saygınlık kazanmanın en önemli yolu. Bunu istikrarlı bir şekilde uygularsanız da o zaman kimsenin diyecek bir şeyi kalmıyor. Durumdan duruma renk değiştiriyorsanız, birine öyle, birine böyle diyorsanız, farklı durumda bir tutum alıp da bir başka durumda tam tersi bir şeyler yapıyorsanız, o zaman tabii güven de saygı da kalmıyor. O zaman daha çok etkilenebilir bir ülke olarak görünüyorsunuz. Doğruları her yerde açıkça mertçe söyledikten sonra da işler çok kolaylaşıyor" ifadelerini kullandı.

İHA

Yayın Tarihi : 19 Mart 2009 Perşembe 16:29:16