Konya'nın Beyşehir ilçesindeki tarihi mekanları ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Hititler döneminden kalma dünyada bir eşi daha olmadığı belirtilen Eflatunpınar Anıt ve Havuzu'nun bakımsız ve içler acısı halini görünce yetkililere tepki gösterdi.

Geceyi Beyşehir'de geçiren Bakan Günay'ın ilçe merkezinde ilk ziyaret durağı İçerişehir Mahallesi'nde tarihi dokusu ile ön plana çıkan Eşrefoğlu Külliyesi oldu. Tarihi Eşrefoğlu Camii'ni ziyaret eden Bakan Günay'a görevliler ve yetkililer tarafından ibadethanenin mimari yapısı ve bugüne kadar yapılan restore çalışmaları ile çözüme kavuşmayı bekleyen sorunları hakkında bilgiler aktarıldı. Bakan Günay, burada cami hatıra defterini yazıp imzalarken, Sonsuz Şükran Köyü Projesi nedeniyle bölgede bulunan

projenin mimari yönetmen Mehmet Taşdiken ve bazı sanatçılarla birlikte tarihi mekan içerisinde hatıra fotoğrafı çektirdi. Bakan Günay, camiden ayrıldıktan sonra aynı külliye içerisinde yer alan İsmail Ağa Medresesi'ni, ardından tarihi bedesteni gezdi. Burada fotoğraf sanatçılarının çektiği bölgeye ait fotoğrafların yer aldığı sergiyi gezen Bakan Günay, ardından yıkılmaya yüz tutan tarihi Kale Kapısı'nı ziyaret etti.

BAKAN'DAN ÇEVRE TEMİZLİĞİ TEPKİSİ

Bakan Günay ve beraberindekiler daha sonra Sadıkhacı beldesinde bulunan dünyada eşi ve benzeri olmadığı belirtilen Hititler döneminden kalan Eflatunpınar Anıt ve Havuzu'nu ziyaret etti. Bakan Günay, burada kendisine eşlik eden Konya Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa Çıpan, Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, Beyşehir Belediye Başkanı İzzet Taşcı ve Sadıkhacı Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Yusuf Çelik'ten tarihi mekan hakkında bilgiler aldı. Tarihi mekanın bakımsız halini görünce morali bozulan

Bakan Günay, yetkililere tepki gösterirken, "Yazık, günah çok güzel anıtmış" diye konuştu. Günay, tarihi mekanın bakımının yapılamadığını belirten yetkililere, "Bakan gelirken biz bak böyle, bu kadar sen de gerisine sahip çık diye bir çevre temizliği yapardın. Ben olsam yapardım" tepkisi gösterdi. Bakan Günay, havuz içerisinde ve dışında çöp, şişe ve naylonların, inek ve köpek pisliklerinin olduğunu belirterek, "Temizliği yapsak, şuraya geldiğim zaman ben şu havuzun geometrik biçimini görsem, şu anıtı bu

bitkilerden temizlenmiş biçimde görsem, sağında solunda hayvan pisliği olmasa, atılmış poşet olmasa, havuzun ilerleri açılsa da su seviyesi biraz daha düşse ve karşıdaki figürler ortaya çıkabilse" diyerek, mekanın hemen temizlenmesi ve bakımsızlığının giderilmesi talimatını verdi. Günay ayrıca, mekanın ilk etapta çevre düzeninin yapılarak, etrafının çevrilmesi ya da mantolama şekliyle koruma önlemi alınmasını da istedi.

Bakan Günay, yetkililere bu mekanın tertemiz yapılması talimatını verirken, "İki ay sonra gelip bakacağım. Eflatunpınar'ın bugünkü halini hiç beğenmedim. Acil müdahale edeceksiniz, ortaya çıkaracaksınız" dedi. Eflatunpınar ziyaretinin ardından gazetecilere açıklamada bulunan Bakan Günay, Eflatunpınar'ın ilginç bir su anıtı olduğunu ifade ederken, bir su kaynağının etrafında Hititlerin su kaynaklarını değerlendirdiğini ve anıtsal bir saygı gösterdiğinin anlaşıldığını söyledi. Burada daha önce tarihi

havuzu ortaya çıkaran bir arkeolojik çalışmanın yapıldığını hatırlatan Bakan Günay, şu değerlendirmelere yer verdi:

"Ama sonraki yıllarda burası ihmal edilmiş. Şu anda ihmalin izleri var. Yosun tutmuş, su seviyesi yükselmiş, suyun giderleri temizlenmemiş ve çevre bakımsız. Dünden beri yol boyunca gördüğüm şeyler beni hem heyecanlandırıyor, hem de üzüyor. Biz bu değerleri ne yazık ki yeteri kadar sahiplenmemişiz, yeteri kadar önce kendi insanımıza sonra dünyaya sunamamışız. Buranın çevre düzeni yapılsa, gereken temizlikler yapılsa, koruma önlemleri alınsa çevrede bu yapı işgalleri olmasa, sanıyorum ki Konya'dan,

Isparta'dan, Antalya bölgesinden buraya gelenlerin sayısı, kasabanın ekonomik olarak yükselmesine katkı sağlayabilir. Ama ne yazık ki bu konuda büyük ihmaller var. Gördüğüm manzaradan çok üzüldüm. Şimdi arkadaşlarımla, il müdürüm ve kaymakam beyle konuştuk. En kısa zamanda ben buraya maddi kaynak göndereceğim, burayla ilgili koruma planları çevre düzenleme planları ne gerekiyorsa uygulamaya çalışacağım. Çok etkileyici bir anıt burası, en kısa zamanda buranın çevre temizliğini çevre düzenini sağlayacağız.''

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, daha sonra Beyşehirli işadamı Ali ve Kamil Akkanat kardeşlerin Selçuk Üniversitesi bünyesinde yaptırdığı uygulama otelini gezerken yüksekokulun devam eden ek bina inşaatında incelemelerde bulundu. Ali Akkanat MYO Müdürü Prof. Dr. Hasan Kürşat Güleş burada Bakan Günay'a devam eden çalışmalar hakkında bilgi verdi ve günün anısına bir ibrik hediye etti.

KUBADABAD SARAYLARINI İLK KEZ BİR BAKAN ZİYARET ETTİ

Günay'ın Beyşehir gezisindeki son durağı ise Beyşehir Gölü kenarındaki tarihi Kubadabad Sarayları oldu. Gölyaka beldesinde bulunan tarihi mekanı ziyaretinde Bakan Günay ve beraberindekileri, bölgede 30 yıldan bu yana kazı çalışmalarını yürüten 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüçhan Arık karşıladı. Prof. Dr. Arık, Bakan Günay'ı, tarihi mekanı ilk kez bir bakanın ziyaret ettiğini belirtti. Bakan Günay, Kubadabad Sarayları'nda devam eden kazı çalışmaları ve beklentileri

konusunda bilgi aldı. Günay, gezinin sonunda gazetecilere açıklamalarda bulundu. Türkiye'de turizm konusunda iyi yerlere geldiklerini, dünyada gelir bakımından 8'nci, gelen turist anlamında ise 7'nci sırada olduklarını ifade eden Günay, önceki yıl ülkeye 27 milyon turistin geldiğini yineledi. Günay, şu açıklamalara yer verdi:

"Gelen turistlerin bir kısmı denize girip gidiyor ve birçoğu hangi ülkeye dahi geldiğini bilmiyor. Biz bu tarihimizi, kültürümüzü, ören yerlerimizi, damak tadımızı, turizmin sunumu i inin yapılarak, etrafının çine kattığımız zaman gelenler Türkiye'nin farkına varacaktır. Bir kez daha gelmek isteyecek, başkalarına anlatacaklar. En önemli tanıtım da zaten milyonlarca para vererek başka ülkelerin duvarlarına astığımız resimler değil, bence gelenlerin burada edindiği kanaat, burada gördükleri ve

hissettikleridir. Onun için kültür varlıklarını tarihin hangi döneminde olursa olsun, hangi dönemden kalmış olursa olsun ayrım yapmaksızın hepsini sahiplenmemiz, gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Bu bakış açısıyla arkadaşlarımla bir görev anlayışını paylaşıyorum."

"ARKEOLOJİDE TÜRKİYE'YE ALTIN ÇAĞI YAŞATMAK İSTİYORUZ"

Arkeolojide Türkiye'ye altın çağını yaşatmak istediklerini de vurgulayan Bakan Günay, şöyle devam etti:

''Arkeolojiye yeni başlayan bir hız vermek istiyoruz. Elimden gelirse arkeolojiye Türkiye'de altın çağını yaşatmak istiyorum. Bu toprakların altındaki zenginlikler hem dünya için, hem de bizim için çok önemli, bugün bizim için ekonomik bir gelir kapısına dönüşüyor. Ama aynı zamanda tarihine önem veren bir millet olarak Türk milletinin ve devletinin dünyadaki saygınlığını artırıyor. Bu yüzden bunları hep beraber sahiplenmemiz gerekiyor. Yöre halkından ve belediyelerden bir tek şey rica ediyorum; burayı

işgalden saldırıdan korumaya çalışsınlar temiz tutmaya çalışsınlar, gezdiğimiz yerlerde tarihi alanları en ufak temizliğini dahi yapmayıp Ankara'dan ödenek isteyenler var. Bu olmaz. Önce oranın temizliğini yapacaksın, sonra biz elimizden gelen desteği size vereceğiz. Bu topraklar bizim sınırlarımız içerisinde ise altı da üstü de bizimdir. Bunları geleceğe en güzel şekilde taşımak insanlık adına bizim görevimizdir. Bunlar bize insanlığın emanetidir. Bunu yaptığımız takdirde demokrasiyi ayakta tuttuğumuz

takdirde millet iradesini ayakta tuttuğumuz sürece toprağın altına ve üstüne sahip çıktığımız sürece dünyada herkes, Türkiye'nin adı geçtiği zaman ayağa kalkıp bizi alkışlamaması mümkün değildir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.''